Zeki Faik İzer, İnkılap Yolunda, 1933

Zeki Faik İzer, İnkılap Yolunda, 1933
Karakter Boyutu

Zeki Faik İzer, İnkılap Yolunda, 1933, 176 x 237 cm.

“İnkılap Yolunda”

Zeki Faik İzer’in “İnkılap Yolunda” adlı 176 x 237 cm. boyutlarındaki eseri 1933 yılında yapılmıştır. Sanatçının da ; “... Delacroix’den mülhem (esinlenmek) olmuştum. Aslında bu fikri bana Heykeltraş Ali Hadi (Bara) vermişti. ‘Çaldı’ dediler. Açıktı, oysaki durumumuz...” diyerek resmin öge düzeni ve şematizasyonunu Delacroix’nın “Özgürlük Halka Yol Gösteriyor” adlı tablodan esinlendiğini belirttiği resmi, kimi çevrelerce çok beğenilmiştir. Örneğin, tabloyu değerlendiren, Nurullah Berk, “... istif bakımından etkilendiğine kuşku yok. Ama acaba hangi sanatçı, mizacına uygun gördüğü bir başka yapıtı seçerek ondan esinlenmemiştir...?” diyerek; Gültekin Elibal da resmi eleştirenlere; “Ancak en azından bir düzenlemeyi temelde alarak geleneğe saygıdan yola çıkabilmek, sanıldığı kadar da sanattan uzak sayılmamalıdır” şeklindeki sözleriyle resmi ve sanatçısını savunmuşlardır. İkinci Türk Tarih Kongresi’nden sonra İstanbul Devlet Resim ve Heykel Müzesini açan Atatürk de dönemin Müze Müdürü olan Halil Dikmen’in anılarına göre bu resmi çok beğenmiştir. Hatta, Dikmen’e göre Atatürk resmin konusunu kendisine anlatmasını istemiş, Halil Dikmen de; “Eser temsili bir resimdir. Tablonun sol üst (alt) köşesinde bir insan topluluğu vardır; bu topluluk sizin gösterdiğiniz yolda ilerleyen gençliği temsil ediyor, sağ köşede de, altta bir ikinci topluluk, bu da sizin bu ileri hamleniz karşısında irticanın nasıl ezildiğini veriyor” şeklinde tablonun konusunu kendisine aktarmıştır. Atatürk de bunun üzerine “güzel” diyerek tablonun önünden ayrılmıştır. Gültekin Elibal’ın da sorduğu gibi acaba, Atatürk’ün ‘güzel’ bulduğu tablonun konusu mu? yoksa, tablonun ‘mülhem’ olduğunu bilemeyeceği kompozisyonu ile üslupsal niteliği miydi?

Zeki Faik İzer (15 Nisan 1905, İstanbul - 12 Aralık 1988 İstanbul)

İlk resim eğitimini ilkokul sıralarında Agah Efendi'den aldı. 13 yaşında şiir yazmaya başladı. Şiirleri İnsan ve Akbaba dergilerinde yayımlandı. 1923'de Sanayi-i Nefise Mekteb-i'ne girdi, temel sanat eğitimini Hikmet Onat'tan aldı. İbrahim Çallı Atölyesi'ne girdi. 1928'de Avrupa sınavını kazanarak Paris'e gitti. Andre Lhote ve Emile-Othon Friesz Atölyelerine devam etti. Paris Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'nda fresk ve seramik çalıştı. 1930'da Grand Palais "Sonbahar Sergisi"nde bir natürmortu sergilendi.

1928-1932 yılları arasında Paris'te eğitim gören İzer, 1932'de Gazi Eğitim Enstitüsü'ne resim öğretmeni oldu. Kısa süre sonra Atatürk Erkek Lisesi'ne atandı. İstifa ederek İstanbul'a döndü. 1933'de D Grubu kurucuları arasına katıldı. 1934'de ikinci kez Paris'e gitti, iki yıl kaldı.

1937'de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi fotoğraf atölyesine girdi. 1939'da CHP tarafından düzenlenen Yurt Gezileri kapsamında Eskişehir'e gitti. 1945'de İsmail Oygar Galerisi'nde ilk kişisel sergisini açtı. Çeşitli sergilere katıldı, duvar resmi uygulamaları yaptı.

1948-1952 yılları arasında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Müdürlüğü ve Resim Bölümü Başkanlığı yaptı. 1949'da İncelemelerde bulunmak üzere Fransa, Almanya ve İtalya'ya gitti.

1951'de Türk Sanat Tarihi Enstitüsü'nü kurdu. Çeşitli dergilerde sanat üzerine yazıları yayımlandı. 1968'de emekliye ayrıldı, Akademi'de adına bir sergi düzenlendi. Bu onun 13 üncü kişisel sergisiydi. 1971-1984 yılları arasında yaşamını Paris'te sürdürdü.

İlk yıllarda hocası Çallı'nın etkisiyle izlenimciliği denedi, bir süre gerçekçi ve doğaya bağlı olarak çalıştı. Paris'teki öğrencilik yıllarında Kübizm ve Ekspresyonizm etkilerini sanatında ölçülü bir biçimde uyguladı. Romantikleri inceledi. 1960'lardan sonra müzik ve resimde ritm ilişkisini öne çıkaran lirik soyutlamalara yöneldi. Resimde desen yapısından çok piktüral ve içsel olanı önemsedi. Yapıtlarında duyarlı bir ataklık ve içtenlik görülür.

1976'dan sonra televizyon ekranından çalıştığı desen ve resimlerinde devinimsel olanın ritmini ve hızını dışavurumcu bir yaklaşımla ele aldı. Devinim ve ritmi resimsel kılmak istedi. Bu yıllarda kolaj denemeleri yaptı. Başlangıçtan beri, konuyu sanat yapıtının ancak çıkış noktası olarak gördü, amaç edinmedi. Doğanın ritmini, çelişkilerini, karşıtlıkların uyumunu anlatmak istedi. Doğu-Batı etkilenimini de karşıtlıkların uyumu, devinimi ya da ritmi olarak kullanmak istedi. Çin ve Japon sanatlarından etkilendi.

Kaynak: 1. Bazı Atatürk Resimlerinden Örneklerle Cumhuriyet Resminde Figür, Yrd. Doç. Dr Seyfi Başkan, ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 63, Cilt: XXI, Kasım 2005

2. www.turkishpaintings.com

Bu yazıyı paylaş
Paylaş
Kapat
0/0
Zeki Faik İzer, İnkılap Yolunda, 1933