Anadolu Ajansı
Karakter Boyutu
"Milli Mücadelenin ve Kurtuluş Savaşı’nın her aşamasına, Cumhuriyet devrimlerine tanıklık etti."
I
ANADOLU AJANSI
KURULUŞUNDAN BUGÜNE ANADOLU AJANSI
Giriş
Anadolu Ajansı’nın tarihi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi ile adeta özdeştir. Öyle ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmadan 17 gün önce 6 Nisan 1920’de kurulan Anadolu Ajansı, devleti kuran bu kurumun çıkardığı ilk yasaları duyurdu; Milli Mücadelenin ve Kurtuluş Savaşı’nın her aşamasına, Cumhuriyet devrimlerine tanıklık etti.
Anadolu Ajansı, Atatürk adı ile de adeta özdeştir. Anadolu Ajansı muhabirleri, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün her çalışmasında yanında oldular; yurt gezilerini izlediler, halka seslenişini, gösterdiği hedefleri, en iyi biçimde duyurdular; haberleriyle Atatürk’ün gerçekleştirdiği devrimlerinin kök salması için, çaba gösterdiler. AA muhabirlerinin yazdıkları haberler, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti konularında hazırlanan kronolojilerde yer aldı; Atatürk’ün söylev ve demeçleri ile ilgili eserlerde, Atatürk’ün yurt gezilerini anlatan kitaplarda, tarih ve anı kitaplarında Anadolu Ajansının haberlerinden sıkça yararlanıldı. AA muhabirleri, Atatürk’ün, Türkiye Cumhuriyeti ve halkı için gerçekleştirdiği her güzel şeyde yaşadığı sevince, mutluluğuna tanıklık ettiler; hastalığında, O’nun sağlığına ilişkin haberleri duyururken hüzünlendiler. Atatürk’ün ölümünde ise vatandaşlara da dağıtılan ve onların gözyaşları içinde okudukları hükümetin “Resmi Tebliğ”inin yer aldığı bülteni yazmanın acısını içlerinde hissettiler.
Anadolu Ajansı’nın tarihi, Türk Basın Tarihi, Türk Edebiyatı Tarihi için de önem taşımaktadır. Türk basınının gelişmesine öncülük eden Yunus Nadi Abalıoğlu, Ruşen Eşref Ünaydın, Falih Rıfkı Atay gibi kalemler, Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi Türk Edebiyatının önemli yazarları ve araştırmacıları ve daha niceleri, Anadolu Ajansının kuruluşundan itibaren kurumda görev aldılar, onun gelişmesi için uğraş verdiler.
Anadolu Ajansı, Türk dış politikasının, Türkiye’nin sosyal, ekonomik ve günlük yaşamının da tanığıdır. O yüzden AA’nın haberleri ve fotoğrafları, bütün araştırmacılar için birinci elden kaynak niteliğini taşımaktadır.
Anadolu Ajansın’dan Önce
Anadolu Ajansı, Milli Mücadelenin başlarında, girişilen milli davanın sesinin her yana duyurulmasına yönelik doğru ve yansız haberciliğe duyulan büyük ihtiyaçtan ortaya çıktı.
Anadolu Ajansı kurulmadan önce; Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış, 30 Ekim 1918’de ağır koşullar içeren Mondros Mütarekesi’ni imzalamış Osmanlı İmparatorluğu merkezinde, Türkiye-Havas Reuter ajansı çalışmalarını sürdürmekteydi. Mondros Mütarekesi’nin ardından İstanbul’u fiilen işgal eden Müttefikler ile Damat Ferit Paşa Hükümeti arasında varılan uzlaşma gereğince yabancılara haber imtiyazı verilerek kurulan Türkiye-Havas Reuter ajansının yayınladığı haberler, Türkiye’nin çıkarlarına değildi. Mustafa Kemal Paşa da bu ajansın uydurma, karışıklık çıkarmaya ve zihinleri bulandırmaya yönelik haberlerinden rahatsızlık duymaktaydı.
İzmir’in 15 Mayıs 1919’da Yunanlılar tarafından işgalinden dört gün sonra 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkarak Milli Mücadelenin meşalesini tutuşturan Mustafa Kemal Paşa, Anadolu’da giriştiği kurtuluş hareketinin sesini duyurmak amacıyla çeşitli girişimlerde bulundu. AA’nın kuruluşundan önce, 4-11 Eylül 1919 tarihlerinde toplanan Sivas Kongresi’nde alınan kararların duyurulması amacıyla adını kendi koyduğu İradei Milliye gazetesinin 14 Eylül 1919’da yayınlanmasını sağlayan Mustafa Kemal, 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelişinden hemen sonra, ilk işlerden biri olarak gazete konusuna el attı ve 10 Ocak 1920’de yayın hayatına başlamasına öncülük ettiği Hakimiyeti Milliye gazetesinin de adını koydu.
Anadolu Ajansı Kuruluyor
İstanbul'un 16 Mart 1920'de resmen işgali ve Meclisi Mebusanın kapanması üzerine Mustafa Kemal Paşa, Ankara’da toplanacak Meclis için seçim yapılmasını bir yazı ile 19 Martta illere, komutanlıklara bildirdi. Artık İstanbul’da kalınamayacağını gören bazı aydınlar da bir süredir Milli Mücadeleye katılmanın yollarını aramaktaydı. Bu gelişme, Anadolu Ajansı’nın kuruluşunu da sağlayacaktı.
Ankara’ya doğru yola çıkan iki ayrı kafilede yer alan Yeni Gün gazetesinin sahibi Yunus Nadi (Abalıoğlu) ile gazeteci yazar Halide Edip (Adıvar), 31 Mart'ta Geyve'de buluştular. Trenle yollarına devam eden “millici” iki aydın, Geyve-Akhisar (şimdiki adıyla Pamukova) istasyonundaki mola sırasında Ankara’ya gider gitmez ilk iş olarak “bir ajans teşkilatı” kurulmasının gerekliliğini görüştüler. Yunus Nadi ve Halide Edip, ajansın adını konuşurlarken; “Türk,” “Ankara,” “Anadolu” seçenekleri arasından “Anadolu Ajansı”nda karar kıldılar.
Anadolu Ajansı ismine nasıl Karar Verildi?
Yunus Nadi anılarında, Halide Edip ile istasyondaki mola sırasında aralarında geçen konuşmayı şöyle anlatıyor1:
“Mart 31, sene 920. Geyve'ye muvasalatımızın dördüncü günü ve üçüncü sabahıdır. Bugün Ankara'ya doğru yolumuza devam edeceğiz, çünkü beklediğimiz Halide Edib hanım kafilesi dün akşam üstü Geyve’ye geldiler.
“Halide Edib hanım ile ancak Akhisar istasyonundaki bir mola sırasında ayak üstü biraz görüşebildim.”
Bu konuşma sırasında Halide Edip, Anadolu’nun haklı davasını bütün dünyaya anlatabilmek amacıyla “bir ajans teşkilatı” kurma önerisinde bulunur:
“... gider gitmez bir ajans teşkilatı kuralım, o vasıta ile dahile ve harice söyleriz.
- Birinci şart hanımefendi. Sonra tabii bunun teferruatı gelir; mesela ilk merhalede neşriyat, ki başlı başına teşkilata ihtiyaç gösterir. Sonra propagandanın envaı...
- Tabii sıra ile hepsi yapılır. Fakat benim fikrimce ilk iş ajans olmalıdır. Hatta isterseniz adını burada koyuverelim: Mesela Türk Ajansı, mesela Ankara Ajansı, mesela Anadolu Ajansı... daha da bulunabilir.
- Bana (Anadolu Ajansı) en iyi bir isim gibi görünüyor.
- Bana da öyle. Değil mi, evvela kendini ve mümkünse bütün vatanı kurtaracak olan Anadoludur. O halde kararımızı vermiş olalım: Anadolu Ajansı...
- Evet Anadolu Ajansı hanımefendi...”
Ateş Altında Haber Yolculuğu
Anadolu Ajansı’nın ateş altındaki haber yolculuğu da Yunus Nadi ile Halide Edip’in, Geyve’nin Akhisar kazası istasyonunda yaptıkları, işte bu konuşmayla başladı.
Kafile Ankara’ya 1 Nisan 1920’de ulaştı. Yunus Nadi’nin ifadesiyle “4 veya 5 Nisan akşamı” Mustafa Kemal Paşanın karargahı ''Ziraat Mektebi''nde (şimdi Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü), yemekten sonra Anadolu Ajansı’nın kurulması gündeme getirildi.
Anadolu Ajansının Kurulması Gündeme Getiriliyor
Yunus Nadi, o tarihi geceyi şöyle aktarıyor2:
“...Sonra Halide Edib hanımla Akhisar istasyonunda karar verdiğimiz Anadolu Ajansından bahsedildi. Eğer Paşa da muvafık görürse yarından tezi yok, hemen işe başlanabilirdi. Paşa, fikri çok güzel buldu. Ancak Paşa, memleket muhitine telgrafla verilmek üzere yazılacak olan haber ve yazıların ilk günlerdeki eşkalini bir kere kendisi görmek istiyordu. Takip olunan siyaset ve zihniyete muhalif bir şey olmasın diye.
-İlk günleri, diyordu, bu yazılarda gerek fikir, gerek tarzı tahrir itibarile belki bazı tashihat yapılmak lazım gelebilir. Fakat üç beş gün geçtikten sonra zaten siz takip olunan siyaseti kavramış olacağınızdan artık belki buna da hacet kalmadan iş kendi kendine yürür gider.
Ajans bahsinde kararımız şu oldu: İlk günü Paşa Anadolu Ajansını bütün memlekete takdim edecekti. Yani şu ve şu maksatlarla Ankara’da bir Anadolu Ajansı teşkil edildi. Memleketin her tarafını, şu müşkül anında, cereyan eden ahvalden haberdar edecektir. Bu ajans tebligatını şu ve şu suretlerde mümkünse ve mümkün olduğu kadar memleketin en ücra köşesine kadar yayacaksınız, diyecekti. Halide Edib hanımla ben de neşri o günlerin işine yarayacak resmi, gayri resmi, yerli ve yabancı haberleri toplayarak günde en az iki servis yapmak üzere telgrafhaneye verecektik.”
Halide Edip’in Anıları
Mustafa Kemal’in gönderdiği araba, “güçlükle sırtın tepesine doğru tırmanarak” karargah olarak kullanılan “Ziraat Mektebi”ne doğru yol alırken; Halide Edip, “İşte bu yer, yeni bir hükümeti ve yeni Cumhuriyeti yaratacak binaydı” diye geçirir içinden. Sedire karşılıklı oturdukları Mustafa Kemal Paşa, Halide Edip’e yoldaki izlenimlerini sorar3:
“Ben gerek yoldaki gerek o sabah kadınlarla konuşmamızı hatırlayarak hemen Yunus Nadi Bey’le yolda konuştuğumuz ajans meselesini açtım. Ne harici dünya, ne memleketin içi milli hareketin manasını anlamamışlardı. Çünkü bu hususta haber alamıyorlardı. Bunu Yunus Nadi Bey’le Anadolu Ajansı olarak başlamayı konuştuğumuzu anlattım. Teklifimiz, bu ajans haberlerini telgrafhanesi olan her yere göndermek ve olmayan yerlere de camilere ilan halinde yapıştırmaktı. Bundan başka da, dünya efkarını anlamak için İngilizce ve Fransızca gazetelerin en mühimlerini zamanında getirtmekti. Bu gazetelerin başında, Manschester Guardian, Times ve Lloyd George’un fikrini yayımlayan Dail Chronicle vardı.
Bu noktalar üzerinde anlaştıktan sonra (Yunus Nadi Bey’in orada hemen çıkarmaya hazırlandığı Hakimiyet-i Milliye gazetesine de yardım etmek istediğini Mustafa Kemal Paşa söyledi. Ben, bir yazı makinesi lazım olduğunu söylediğim zaman, bunu Osmanlı Bankası’ndan temin edeceğini vaat etti.”
Tarihi Genelge
Bu toplantının sabahı ise 6 Nisan 1920’de Anadolu Ajansı’nın kuruluşu gerçekleştirildi. Mustafa Kemal, Anadolu Ajansı’nın kuruluşunu duyurmak için hemen harekete geçti. Mustafa Kemal Paşa, “Heyeti Temsiliye adına” bu çalışmaları bizzat yapmakla, hem Anadolu Ajansı’nın üstleneceği işleve verdiği önemi göstermekte hem de daha başından ona etkinlik kazandırmayı amaçlamaktaydı. Mustafa Kemal, Milli Mücadelenin ateşini tutuşturduğu bütün yurda; askeri ve sivil makamlara gönderdiği “tarihi genelge” ile Anadolu Ajansı’nın kuruluşunu duyurmakla kalmadı; girişilen mücadelenin iç ve dış kamuoyuna duyurulmasının önemine de işaret etti.
Anadolu Ajansının kurulduğuna ilişkin “tarihi genelge”nin ulaştırıldığı sivil merkezlerden biri de “Sivas Kadınlar Cemiyeti”ydi. Günümüz Türkçesiyle bu telgraf şöyle4:
Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Derneği
Temsilciler Kurulu adına
M U S T A F A K E M A L
Anadolu Ajansı’nın Kurulduğu
(8.4.1920)
Sivas Kadınlar Derneği’ne
Gönderilen genelge telgrafı
Ankara: Tarihsiz. Alındığı yer: Yozgat: 9
Sivas Kadınlar Derneğine
İslamın canevi olan Osmanlı Saltanatı merkezinin düşman işgaline geçmesi, bütün ülke ve ulusumuzun en büyük tehlikeyle karşılaşması sonucu olarak bütün Rumeli ve Anadolu’nun giriştiği ulusal ve kutsal savaşım sırasında, Müslüman kişilerin iç ve dış en doğru havadis ile aydınlanmalarının zorunlu bir gereksinme olduğu önemle göz önüne alınmış, bunun sonucu, burada en yetkili kişilerden oluşan bir özel kurul yönetiminde, (Anadolu Ajansı) adı altında bir kurum kurulmuştur. Anadolu Ajansı’nın en hızlı araçlarla vereceği havadis ve bilgi aslında, Temsilciler Kurulu’muzun belgeli ve asıl kaynaklarının sonucu olacağı için, bu ajans bildirimlerinin oraca ve özellikle MüdafAAi Hukuk örgütümüzce dahi seçilecek caddelere ve toplanılacak yerlere asılması, dağıtımı, dahası bucak ve köylere dek ulaştırılması yolunda, olabildiğince çok yayınlanabilmesi için ivedili düzenlemeler yapılması, sonucundan da bilgi verilmesi önemle rica olunur. 8.4.36 (20)
Temsilciler Kurulu adına
MUSTAFA KEMAL
Mustafa Kemal Paşanın genelgesi dikkatle okununca, görülüyor ki, yalnızca “havadis” değil, “en doğru havadis” üzerinde durulmaktadır. Mustafa Kemal Paşanın, “Anadolu Ajansı’nın en hızlı araçlarla vereceği havadis” derken altını çizdiği konu, haber ajanslarının uyması gereken evrensel ilkelerin başında gelir: Bunlar, haber ajanslarının “doğru,” “tam” ve “objektif” haberleri, “hızlı” biçimde iletme zorunluluğudur. Ve zaman içinde; Anadolu Ajansının, kuruluşundaki bu ilkelerden hiç ayrılmadığı görülecektir.
Anadolu Ajansı Çalışmalarına Başlıyor
Kuruluşu tüm yurda duyurulan Anadolu Ajansı, bir süre Halide Edip’in de sözünü ettiği Mustafa Kemal Paşanın karargahı konumundaki; şimdi Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü olan Ziraat Mektebi’nde ayrılan bir odada çalışmalarını yürüttü5. Yunus Nadi de Ajans’ın ilk çalışmalarını anlatırken, Hakimiyeti Milliye’ye “yeni bir ruh ve şekil” vermeye çalıştığından söz ettikten sonra, Ajans’ın ilk günlerinde yapılanları şöyle anlatıyor6:
“Aynı zamanda Halide Edip hanımla Anadolu Ajansının servislerini yapmağa başladık. O sene Ankara'nın kırk ikindi yağmurları kesretle yağıyor ve adeta bazen kış manzarası verdiği oluyordu. Ajans için Paşanın karargahı olan Ziraat Mektebinde bir oda olarak merkez ittihaz ettik. Her gün oraya çıkıyorum ve Halide hanımla çalışıyoruz. Bu işte çok geçmeden İstanbul mebusu Ali Rıza beyde bize iltihak etti.”
Ajans'ın İlk Günleri
Halide Edip de Ankara’ya geldiğinin beşinci günü “Karargah”ta, “dar ve uzun odalardan biri”nin kendisine ayrıldığını anlatıyor. Buranın eşyası, “dosya rafları, sandalye, iki masa ve eski bir yazı makinesi”nden ibarettir. Halide Edip, Anadolu Ajansı’nın ilk bürosu sayılabilecek bu odada, daha önce sözünü ettiği İngilizce gazetelerin siyasete ilişkin kısımlarını tercüme ediyor, Mustafa Kemal Paşanın katibi Hayati Beyin getirdiği telgraflar arasından Anadolu Ajansı veya Hakimiyeti Milliye gazetesi için gerekli parçaları kesiyor, bundan başka da Mustafa Kemal’in diğer haberleşmelerine ilişkin yazıları hazırlıyordu. Bu işlerde Halide Edip’e, Afganistan’dan gelmiş, Abdurrahman adında, bir parmağıyla, fakat başarıyla yazı makinesi kullanabilen genç bir Afgan yardım ediyordu7.
Ajans, Ziraat Mektebi’nden sonra, Ulus’ta Öğretmen Okulu binasının bodrum katında8 çalışmalarını yürüttü ve çalışmalarını birkaç yer değiştirerek sürdürdükten sonra da akıbeti bilinmeyen Samanpazarı’ndaki iki katlı binaya taşındı*.
İlk Haberler
AA’nın iç ve dış dünya haberleri, 12 Nisan 1920’den itibaren, Mustafa Kemal’in, Halide Edip’e Osmanlı Bankası’ndan temin edeceğini vaat ettiği daktilo makinesiyle yazılarak, “Anadolu Ajansı Tebligatı’’ başlığı altında kamuoyuna duyuruldu. Anadolu Ajansı’nın görevine başladığını duyurduğu ve ilk haberlerin yer aldığı, “Anadolu Halkına Çağrı” niteliği taşıyan 12 Nisan 1920 tarihli yayının ilk paragrafı şöyleydi9:
“Anadolu Ajansı 12 Nisan 1920
Devlet Merkezimizin düşman işgali altına geçmesi üzerine Anadolu ve Rumeli’nin Müdafaa-i Hukuk azim ve kararlılığı içinde yiğitçe harekete geçtiği şu sıralarda din ve vatan kardeşlerimizin en doğru haber ve bilgiler alabilmelerini sağlamak için kurulan Anadolu Ajansı bugünden itibaren göreve başlıyor. Bugün alınan haber ve bilgilerin oralarda da mümkün olduğu kadar fazla kimse tarafından okunup bilinmesi gereğini arz ve açıklamağa yer yoktur. Bu amaçla oralarda dahi özel örgütler meydana getirerek her gün vereceğimiz bilgilerin telgrafhane kapılarında siyah levhalar üzerine yazılması ve yeterli araç olan yerlerde basılması, yayınlanması ve dağıtılması, nahiyelere ve hatta köylere kadar gönderilmesi hususlarının yerine getirilmesini hepinizin vatan ve millet sevgisinden ve yardımlarından rica ederiz. Bu başlangıçtan sonra, bugünkü son bilgiler aşağıdadır: (...)”
Mustafa Kemal'in AA'ya İlişkin Yazışmaları
AA’nın kuruluşuna öncülük eden Mustafa Kemal Paşa, Anadolu Ajansı’nın yurt çapında etkinlik kazanması ve işleyişiyle de yakından ilgilendi. Çeşitli merkezlere bu konuda uyarılar içeren telgraflar gönderdi; Mustafa Kemal bu telgraflarından birinde Anadolu Ajansı’nın haberlerinin iletilmesinde doğabilecek kusurların “vatan suçu” oluşturabileceğine de dikkati çekti. İnebolulu gençlerin, Milli Mücadeleyle ilgili haberleri öğrenebilmek amacıyla 4 Nisan 1920’de Mustafa Kemal Paşaya gönderdikleri yazı, Anadolu Ajansı’nın ne denli önemli bir işlev üstlendiğinin de göstergesidir. Mustafa Kemal, 20 Nisan’da verdiği cevapta, Anadolu’nun gereksinim duyduğu haberlerin artık Anadolu Ajansı tarafından sağlandığını duyuruyor ve gençlerden, bu haberleri köylere kadar yaymalarını rica ediyordu.
İlk Haberlerdeki Başarı
Kısıtlı olanaklarına karşın, kısa zamanda, küçümsenemeyecek ölçüde başarılı çalışmalar ortaya koyan Anadolu Ajansı’nın birinci görevinin halka siyasi olaylar hakkında bilgi vermek olduğu belirtilir; çünkü halk arasında uydurma haberler yayılmaktadır10. İlk yayınlarıyla bunun önüne geçilmesini sağlayan Anadolu Ajansı’nın Büyük Millet Meclisi’nin toplanmasına ve ilk Bakanlar Kurulunun oluşmasına kadar yaptığı bu çalışmalar; o günler için büyük önem taşıyan şu iki nokta üzerinde odaklanır:
“Türk kamuoyunu yanlış yollara sürükleyerek, milli birliği tehlikeye düşürmek amacıyla içten ve dıştan yapılmakta olan tahrik ve tezvirlere karşı milleti uyanık tutmak. Milli kurtuluşu sağlayacak karar ve hareketleri, halka vaktinde bildirmek.”11
AA İle İlgili İlk Yasal Düzenleme
Anadolu Ajansı ile ilgili ilk yasal düzenleme, kuruluşundan iki ay sonra, 7 Haziran 1920’de çıkarılan “Matbuat ve İstihbarat, Neşriyat Müdüriyeti Umumiyesi Teşkiline Dair Kanun” ile yapıldı. 4 maddelik bu yasanın 4'üncü maddesinde; ''Ajans müdürü'', sonradan Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğüne dönüşecek bu genel müdürlük için öngörülen kadro cetvelinde gösterildi. “Ajans Müdüriyeti”nin, “Matbuat ve İstihbarat Müdüriyeti Umumiyesi” kadrosunda yer alması üzerine, Etem Hidayet (AKIMSAR) “Anadolu Ajansı ve Matbuat Şubesi Müdürü” sıfatıyla ilk Ajans Müdürü oldu. 25 Aralık 1920 tarihli yasada ise Matbuat Müdüriyeti Umumiyesi (İstihbarat ibaresi kaldırılır), Dışişleri Bakanlığı'na bağlandı.
Kurtuluş Savaşın'nda AA
Mustafa Kemal’in, kuruluşu ve çalışmaları üzerinde titizlikle durduğu Anadolu Ajansı, O’nun bu çabalarını karşılıksız bırakmadı ve o günün koşullarında, elinden geldiğince; daha o günden haberlerini her yana ulaştırmaya çalıştı. AA’nın haberleri birçok merkeze el altından gizlice gönderiliyordu. Türkiye’nin İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Anadolu Ajansı’nın kuruluşunun 50. Yılı dolayısıyla hazırlanan “Özel Bülten” için kendisiyle yapılan röportajda, “Bizim de bir ajansımız var. Dünyaya haber verebiliyoruz diye pek çalımlıydık” diyor ve AA’nın haberlerinin İstanbul’a gizli gönderildiğini belirtiyordu.
Anadolu ile irtibatın sağlandığı İzmit ve Zonguldak’tan İstanbul’a işgal güçlerine yakalanma pahasına, bin bir güçlük ve gizlilikle ulaştırılan Anadolu Ajansı bültenleri, Babıali’de bir kitapevinin bodrum katında pedallı teksir makinesiyle (şapirograf) çoğaltılıyordu. Makine yetersiz kaldığında, bültenin altına kopya kağıdı yerleştirilerek, elle yazılan kopyalar telgrafhaneye gönderiliyordu. Yunus Nadi ve Halide Edip’ten sonra Hamdullah Suphi’nin de destek verdiği ve on kadar personelle işlerini yürütmeye çalışan AA, ilk haberlerini yalnızca telgraf aracılığıyla yayabiliyordu. Bültenleri atlı görevliler, çeşitli merkezlere ulaştırılıyor, kara tahtalara asılıyordu.
Anadolu Ajansı, cepheden haberler veriyor; Kurtuluş Savaşı’nın başarılarını duyuruyordu. İkdam gazetesinin 9 Ağustos 1921 tarihli sayısında, Anadolu Ajansı’ndan kullandığı, 5 ve 6 Ağustos 1921 çıkışlı haberlerde, Mustafa Kemal Paşanın “Başkomutanlığa” getirildiği bildiriliyordu. 27 Ağustos 1922 tarihli Hakimiyeti Milliye de manşetinde, “Dün Sabahtan İtibaren Bütün Cephelerde Kahraman Ordularımız, Can Düşmanla Çarpışmaya Başladı” deniliyordu. Türk Orduları, İzmir yolunda iken; 6 Eylül 1922 tarihli Hakimiyeti Milliye’nin, eski harflerle (I.I) AA kaynaklı manşeti: “Yunanlılar Bir Mütareke Rica Ediyorlar” şeklindeydi. Türk ordularının İzmir’e girdiğinin ertesi günü Kastamonu’da Vali Süleyman Necmi Bey, zaferi halka Anadolu Ajansı’nın haberini okuyarak duyuruyordu.
AA, Kurtuluş Savaşı’nda çok zor bir görevi yerine getirdi. İçeride, savaşan ve dış dünyadan habersiz kalmış bir halkı ülke ve dünya olaylarından haberdar kılmak, bazı yabancı ve İstanbul gazetelerinin teslimiyetçi tutumlarıyla mücadele etmek gerekiyordu. Dışarıda, ulusal mücadeleyi savunmak, Türkiye’nin haklı istekleri konusunda kamuoyunu aydınlatmak ve ona karşı bazı çevrelerin yürüttüğü oyunları boşa çıkarmak zorunluydu.
Bu amaçla ülke içinde İstanbul, Zonguldak, İnebolu, Antalya ve İzmit’te; yurtdışında Londra, Paris, Berlin, Viyana, Cenevre ve New York’ta irtibat büroları açılmıştı. Günün çeşitli saatlerinde bültenler yayınlanıyor; bunlar telgrafla hemen çeşitli merkezlere gönderiliyordu. Kurtuluş Savaşı’nı anlatmak için kitap ve broşürler çıkarılıyordu.
Türkiye’nin Üçüncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar, o yılları anımsarken, Anadolu Ajansı’nı, “Anadolu’nun ve İhtilalin Sesi” olarak kurmaya karar verdiklerini anlatıyordu12:
“Anadolu Ajansı’nı, Anadolu’nun ve ihtilalin sesi olarak kurmaya karar verdik. (...) O zaman Anadolu Ajansı, ihtilalin en büyük ihtiyaçlarından birisini temin etmiştir. Hem bizi; ihtilalin maksat ve gayesini Anadolu’nun görüşlerini harice aksettirmiştir hem de hariçte hakkımızda ne gibi bir muamele cereyan ediyor, onları bize bildirmek suretiyle iki başlı mühim bir vazife yapmıştır.”
Cumhuriyet Yılları
Lozan barış görüşmelerini başarıyla yansıtan Anadolu Ajansı, Cumhuriyet’in ilânı ve aşama aşama her devrimde, bunları gerçekleştiren Atatürk’ün adeta sesi konumundaydı.
Cumhuriyet’in ilânının ardından, 3 Mart 1924’te Halifelik kaldırıldı ve Tevhidi Tedrisat (eğitimin birleştirilmesi) Kanunu kabul edilir. 20 Nisan 1924’te de Türkiye Cumhuriyeti, yeni Anayasasına kavuştu. Bütün bu çağdaş devlete yönelişin adımları Anadolu Ajansı’nın haberleriyle izlendi.
Atatürk’ün devrimlerini halka anlatmak amacıyla çıktığı yurt gezilerinde de AA muhabirleri hep yanındaydı. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in 22 Eylül 1924’te Öğretmenler Birliği’nce, Samsun İstiklâl Ticaret Mektebi’nde onuruna verilen çay partisinde söylediği, her zaman yol gösterici nitelikteki ünlü sözleri, AA bülteninde şöyle yer aldı:
“Dünyada her şey için, uygarlık için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak aymazlıktır, bilgisizliktir, doğru yoldan sapmaktır.”
“Benim Naçiz Vücudum...”
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’i hedef alan İzmir suikastının 17 Haziran 1926’da ortaya çıkarılışı, resmi bir bildiriyle Anadolu Ajansı tarafından kamuoyuna duyuruldu. Mustafa Kemal’in 1926’da yaptığı bu İzmir gezisini Anadolu Ajansı Başmuharriri Kemalettin Kamu izlemektedir. Atatürk, İzmir Suikast girişimi konusunda 19 Haziran 1926’da AA’ya verdiği demeçte, tarihi sözünü söyledi: “Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Anadolu Ajansı Şirketleşiyor
Anadolu Ajansı, 1925 yılına gelindiğinde yapısal değişikliğe uğrayarak, şirket statüsüne kavuştu. Bu gelişme, Atatürk’ün, “ehliyetli zevat”tan yakın bir arkadaş grubunu, Anadolu Ajansı’nı Batılı anlamda bir haber ajansı kimliğine kavuşturmakla görevlendirmesiyle13 başladı.
Anadolu Ajansı’nın bir şirkete dönüştürülmesi konusu, TBMM’nin 22 Mart 1924 tarihinde yaptığı Matbuat Müdüriyeti Umumiyesi 1924 (1340) yılı bütçesi görüşmelerinde gündeme geldi.
Bu gelişmelerden bir yıl sonra, 1 Mart 1925’te “Anadolu Ajansı Türk Anonim Şirketi” kuruldu. O tarihlerde, Batı ülkelerinde bile örneği görülmeyen böyle bir yapılanmayla Anadolu Ajansı, özerk statüye kavuştu. 45 maddeden oluşan “Anadolu Ajansı Türk Anonim Şirketi Nizamname-i Dahilisinin (İçtüzüğü) başlangıcı ve birinci maddesinde şöyle denilmektedir:
ANADOLU AJANSI TÜRK ANONİM ŞİRKETİ İÇTÜZÜĞÜ
BİRİNCİ BÖLÜM
ŞİRKETİN KURULUŞU, AMACI, ADI VE MERKEZİ BİLDİRİMİNDEDİR.
Birinci madde: Dünyanın her yanından telli ve telsiz telgraf ve telefonla çeşitli şekilde ve araçlarla elde edeceği; siyasi, askeri, mali ticari, iktisadi, sınai, zirai, (içtimai)* ve genellikle uluslararası nitelikte bütün olaylara ilişkin haberleri; Türkiye vesair memleketler içinde, keza çeşitli araç ve şekillerde yayınlamak ve bildirmek ve bu amaçla yerel ihtiyaçlara göre günde bir veya birkaç bülten ve servisler ve yazışmalar yayımlamak, ilâncılık yapmak, basan ve yayınlayan olmak gibi özellikleri yerine getirmek üzere, aşağıda imzaları bulanan; Ankara’da oturur Büyük Millet Meclisi yüce üyeleri Kars Milletvekili Ağaoğlu Ahmet (AĞAOĞLU), Siirt Milletvekili Mahmut (SOYDAN), Mardin Milletvekili Yakup Kadri (KARAOSMANOĞLU), Karahisar Milletvekili Ruşen Eşref (ÜNAYDIN), Bolu Milletvekili Fatih Rıfkı (ATAY) beyefendilerle, Ankara’da oturur Tevfik Kâmil (KOPERLER) ve Hikmet (BAYUR) ve şimdiki Ajans Genel Müdürü Alâaddin, Ajansın İstanbul Temsilcisi Ethem Hidayet (AKIMSAR), Ajansın Edirne Temsilcisi Enver Nurettin ve Ajansın Başmuharriri Kemalettin Kâmi (KAMU) beyler ile düzenleyerek çıkarılması aşağıda kararlaştırılan pay sahipleri arasında bir Türk Anonim Şirketi kurulmuştur.
Hisselerin Dağılımı
20.000 Türk Lirası olarak belirlenen şirketin sermayesi her biri on lira değerinde iki bin hisseye bölünür ve hisse senetlerinin yarısı Ajans’ta çalışanlara dağıtılır.
Buna göre, AA’nın kuruluşunda hisselerin dağılımı şöyledir:
Tevfik Rüştü (ARAS) Dışişleri Bakanı 1.000
Ahmet (AĞAOĞLU) Kars Milletvekili 75
Mahmut (SOYDAN) Siirt Milletvekili 75
Yakup Kadri (KARAOSMANOĞLU) Mardin Milletvekili 75
Falih Rıfkı (ATAY) Bolu Milletvekili 75
Ruşen Eşref (ÜNAYDIN) Karahisar Milletvekili 75
Tevfik Kamil (KOPERLER) İstanbul Milletvekili 25
Hikmet (BAYUR) Belgrat Büyükelçisi 25
Toplam: 1.425
Alaeddin Bey AA Genel Müdürü 75
Etem Hidayet (AKIMSAR) AA İstanbul Temsilcisi 75
Kemallettin (KAMU) Yazı İşleri Müdürü 50
Cemil Zühtü AA Muhasebe Müdürü 50
AA’da çalışan 32 personele dağıtılan 325
Toplam: 2.000
Hisselerin Durumu
“20 bin lira sermaye ile kurulan Anadolu Ajansı Türk Anonim Şirketi’nin 44 hissedarı bulunmaktadır. Hisse sahiplerinin 41’i Ajans’ta fiilen çalışan ve Ajans’ın o tarihteki kadrosunu oluşturan kişilerdi. Ajans dışından üç hissedar ise İstanbul Milletvekili Tevfik Kâmil Koperler, Belgrat Ortaelçisi Yusuf Hikmet Bayur ile şirketin kurulmasına öncülük eden, hisse sayısının yarısını almakla birlikte Ajans’ta görev üstlenmeyen Dışişleri Bakanı ve İzmir Milletvekili Tevfik Rüştü Aras’tır. Her biri 10 lira değerindeki 2000 hissenin yarısı diğer hissedarlar arasında pay edildi. Tevfik Rüştü Aras, 9 Ağustos 1951 tarihli İdare Meclisi kararıyla tüm hisselerini Maliye Bakanlığı’na devretti. Kuruculardan İskender Ferit’in bilâ varis vefatı üzerine 50 TL değerindeki 5 hisse de 9 Ağustos 1951 tarihli İdare Meclisi kararıyla Maliye Bakanlığı’na devredildi, aynı kararla Ajans’taki devlet payının yüzde 50’nin altında tutulması amacıyla Maliye Bakanlığı’na devrolunan hisselerden 50’si Hulusi Timur’a aktarıldı. Böylece 2000 hisseden 955’i Hazine’de, diğer hisseler de şahıslarda kaldı.
AA, bugün hisselerinin yüzde 52,25’i şahıslarda, yüzde 47,75’i Hazine’de olan bir Anonim Şirket olarak faaliyetini sürdürmektedir. Özel hisselerin çoğu vefatlar sebebiyle ortada değildir.
1 Mart 1925 tarihli Anadolu Ajansı Türk Anonim Şirketi Nizamname-i Dahiliyesi’nin bazı maddelerinde 1927, 1950, 1952, 1973, 1975, 1980 ve 1985 ve 1986 yıllarında değişiklikler yapıldı. Anadolu Ajansı’nın bugünkü statüsünü düzenleyen Ana Sözleşme 8 Ağustos 1986 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul’da kabul edilerek, 11 Eylül 1986 tarih ve 1564 sayılı Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlandı.
1 Temmuz 1960 tarih ve 7 sayılı Kanun ile Anadolu Ajansı TAŞ, Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirketlere ait intibak hükümleriyle sermaye miktarının beş yüz bin TL’den az olamayacağına dair 272. maddesi hükümlerinden istisna edildi. Bu Kanun uyarınca Anadolu Ajansı TAŞ’nin kuruluşunda belirtilen 20 bin liralık sermaye geçerliliğini sürdürmektedir. İbraz edilemeyen hisseler yüzünden tüm hissedarların muvafakatı alınamadığı için sermaye artırımı da mümkün olamamaktadır.”14
Sürekli Gelişme
Anadolu Ajansı, kurulduğu günden bu yana hep en iyi şekilde yayın yapabilmek amacıyla kendini sürekli yenileme yoluna gitti.
AA’nın şirket haline gelişinin 10’uncu yıldönümünde çıkarılan kitapçığa göre, Matbuat Umum Müdürlüğü döneminde, Londra, Paris, Berlin, Viyana ve Cenevre gibi Avrupa’nın başlıca merkezleri ile ABD’de temsilcilikler oluşturuldu. AA’nın kuruluşunu, ilk dönemini ve 1925-1935 arasını değerlendiren bu kitapçığa göre, şirket olunduğunda, dar bir kadro ile bülten yayınlanıyor, İstanbul Temsilciliği ile İzmir, Adana gibi sınırlı birkaç yerde muhabirlikler bulunuyordu. 1935 yılına gelindiğinde ise İstanbul’da bir müdürlük oluşturuluyor, İzmir’de bir temsilcilik kuruluyordu. Her iki merkezde bölgenin gereksinim ve zorunlulukları uyarınca teknik donanım ve geniş kadroyla çalışılıyordu. 1935 yılında AA, günlük Türkçe, Fransızca siyasi ve genel bültenlerle mali ve spor bültenleri yayınlamaktaydı.
Bundan başka; “Memleket içi haberlerini toplayarak dışarıya vermek ve dış haberlerini memleket içinde yaymak” amacıyla Ajans, “Memleket içi istihbaratı” ve “Memleket dışı istihbaratı” olarak örgütleniyordu.
Şirkete dönüştüğünde, “küçük bir telsiz telgraf ahizesiyle 1925’te işe başlamış olan AA, Ankara ve İstanbul merkezlerini son sistem telsi telgraf cihazları ile donattı; günlük Borsa haberleri için de İzmir temsilciliğinde bir telsiz ahizesi kuruldu.
Yine Ankara ile İstanbul arasında, telgraf hatlarının kaldırabildiği derecede sınırlı bir miktarda yapılabilen haber alışverişini, karşılaştırılamayacak şekilde artıran Tikers (Bültenlerin hazırlanmasında ve telgraf hattı ile bağlı iki merkez arasında, haberlerin aynı anda yazılıp basılmasıyla karşılıklı haberleşmeyi sağlayan o günlerin gelişmiş makineleri) “Tele-emprimör” makineleriyle sağlanması başarıldı.
AA, 1925-1935 döneminde; Genel Siyasal Servis, Mali Servis, Spor Servisi, Balkan Servisi, Posta Servisi , Hususi Servis, Vilayet ve Radyo Servisleri ile yayınlarını sunmaktadır.
25. YIL: Anadolu Ajansı’nın, 1945 yılında çıkardığı “25. Yıl 1920-1945” adlı yayında, örgütlenmenin yine “İç İstihbarat ve Dış İstihbarat” teşkilatları şeklinde yapıldığı görülmektedir. Ancak, İkinci Dünya Savaşı dolayısıyla Dış İstihbarat teşkilatının daha bir önem kazandığı göz önündedir. Cenevre, Berlin ve Kahire muhabirliklerine ek olarak 1943’ten itibaren, Peşte, Bükreş ve Sofya’ya yeniden muhabirler gönderen AA, Londra, Cezayir, Paris ve Atina’da ise yeni muhabirlikler oluşturdu.
Gece-gündüz görev yapılan Ajans’ta 100’ü aşkın görevli, “feragatle” çalışmaktadır. AA’nın kablo ile aldığı dışında, doğrudan telsiz kanalıyla aldığı haberler, 60 bin kelimeyi bulmaktadır.
AA’nın 1945 yılındaki servisleri ise Siyasi Servis, Basım Servisi, Yazdırma (Dikte) Servisi, Mali Servis, İktisadi Servis, İktisadi Tetkikler Servisi şeklindedir. 1935 yılında yeni kurulan “Posta Servisi”ne ise İkinci Dünya Savaşı yüzünden ara verilmiştir; ancak yeniden devreye sokulacağı duyurulmaktadır. Bir başka yeni servis de Foto ve Sinema servisleridir. 1935 yılındaki Balkan Servisi de “şimdilik” yayımlanmamaktadır. Hususi Tetkikler Servisi ise belirli zamanlarda yayımlanmaktadır.
50. YIL: 6 Nisan 1970’te yayınlanan “50. Yıl Özel Bülteni”nde ise AA’nın geçirdiği aşama gözler önündedir15.
Dünya ile 24 saat irtibat halinde olan AA’nın Ankara’daki merkezinden başka İstanbul, İzmir ve Adana’da birer şubesi bulunmaktadır. Şubeler, merkeze teleks hatlarıyla bağlıdırlar. Ankara merkezi ve şubeler aracılığıyla bütün gazeteler, resmi ve özel kuruluşlar ile TRT’ye “iç ve dış haberler, parlamento haberleri ile iktisadi konular” dakikası dakikasına ulaştırılmaktadır. AA’nın merkez ve şubelerden ayrı olarak 600’e yakın yurt muhabiri bulunmaktadır.
AA, İç Haberler bülteni, Dış Haberler Bülteni, İstanbul Haberleri Bülteni, Parlamento Haberleri Bülteni ve yabancı dilde hazırlanan haber bülteni olmak üzere günde 190 bin kelimelik haber yayını yapmaktadır. Ayrıca dış ülkelere verici istasyonu aracılığıyla günde 4 bin kelimelik haber yayınlanmaktadır.
AA, dünyanın belli başlı ajanslarıyla sözleşmeler yaparak, haber alma kaynaklarını dünya çapında genişletmiştir. AA’nın AFP (Fransa), Reuter (İngiltere), DPA (Federal Almanya), AP (Birleşik Amerika), TASS (Sovyetler Birliği), ANSA (İtalya), PAP (Polonya), Tanjug (Yugoslavya), Agerpress (Romanya), Pars (İran), Mena- Ortadoğu haber ajansı (Birleşik Arap Cumhuriyeti) ve Pakistan haber ajanslarıyla anlaşmaları vardır. AA, bu kuruluşlarla 24 saat radyo-teletype sistemiyle bağlantı halindedir.
Bu arada, AA, çeşitli ülkelerin milli ajanslarıyla da radyo-teletype ve öteki araçlarla haber mübadelesi yapmaktadır. AA’nın belli başlı başkentlerde özel muhabirleri de bulunmaktadır.
AA, bir süre önce (6 Nisan 1970’ten), Ankara’ya 29 kilometre uzaklıkta, Gölbaşı’nda bir verici istasyon kurmuştur. Bu istasyon sayesinde “Endonezya’dan İngiltere’ye kadar” hat üzerindeki ülkeler, Türkiye’nin sesini duyabilmektedirler.
Fotoğraf Servisini devreye sokan Anadolu Ajansı, haberlerin yanı sıra olayların fotoğraflarını da en seri şekilde abonelerine ulaştırmaktadır. Radyo foto imkanına sahip olan Gölbaşı verici istasyonunda, “f-4” denilen kanalın kullanılması halinde, yurtiçine ve yurtdışına fotoğraf göndermek de mümkün olabilmektedir.
Geleceğe Yöneliş
Anadolu Ajansı, doğru, hızlı ve tarafsız habercilik ilkesini, ilk günkü heyecanla sürdürürken, teknolojik gelişmeleri de yakından izlemektedir. Büyük Millet Meclisi açılmadan çalışmalarına başlamasıyla genç Türk Devleti’nin “ilk ulusal kurumu” olma özelliğini taşıyan Anadolu Ajansı, işgal altındaki bir ülkede, ulusal kurtuluş mücadelesine omuz vererek, basit bir “şapiograf” makinesiyle başlattığı yayınını, bugün, aynı heyecanla en ileri bilgisayar teknolojisiyle sürdürmektedir.
1940'lı yıllarda teleks kullanmaya başlayan, 1960'lı ve 1970'li yıllarda haber ağını giderek genişleten Anadolu Ajansı, 7 Eylül 1986 tarihinde bilgisayar çağının teknolojisine uyum sağladı. AA'nın tüm yurdu ve yurtdışı temsilciliklerini kapsayan bilgisayar haber ağı, 2000'li yılların teknolojisiyle hizmet sunmaktadır.
Habercilikte son yıllarda kaydedilen büyük gelişmeleri göz önünde bulunduran Anadolu Ajansı, 30 yılı aşkın süreyle hizmet verdiği Sıhhiye Hanımeli Sokak'taki binasından, 1998 yılının Şubat ayında Tandoğan'daki yeni hizmet binasına taşındı. AA’nın yeni binasında, Konferans Salonunun girişinde profesyonel bir anlayışla Sanat Galerisi de kuruldu.
Anadolu Ajansı'nın bugün yurtiçinde 28 bölge ve büro müdürlüğü, yurtdışında ise 22’si temsilcilik olmak üzere 30 merkezde muhabirleri bulunuyor. AA, yurda ve dünyaya yayılmış bu muhabirlerince üretilen günde ortalama 700 haberi abonelerine ulaştırmaktadır.
Anadolu Ajansı, “veri yayıncılığı” adı verilen VBI sistemini de 1999’da devreye soktu. Anadolu Ajansı, bugün bu sistem sayesinde Türkiye'nin her noktasına ulaşmakla kalmadı, Avrupa'dan Türk cumhuriyetlerine, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'ya kadar, geniş bir coğrafyaya uzandı.
Anadolu Ajansı yazılı ve görsel basının yanı sıra gelişen iletişim teknolojisini dikkate alarak GSM şirketleri ve internet kuruluşlarına da hizmet vermeye başladı.
Anadolu Ajansı, fotoğraf hizmeti alanında da bugün en ileri teknolojiyi uygulayan dört büyük ajanstan biri olma özelliğini taşımaktadır. Bilgisayar sistemi ve uydu hattıyla her gün 150'yi aşkın kaliteli fotoğrafı, büyük bir hızla abonelerine ulaştırmaktadır.
Anadolu Ajansı, 6 Nisan 2002’de, ilk prestij kitabı olan Atatürk ve Anadolu Ajansı’nı yayınladı. Bu yayını 1 Ekim 2003’te Muhabirin El Kitabı ve Cumhuriyet’in kuruluşunun 80. yıldönümü dolayısıyla hazırlanan Türkiye Cumhuriyeti 80. Yıl Kronolojisi (Mart 2004) izledi.
Uluslararası İşbirliği
AP (ABD), Reuters (İngiltere), AFP (Fransa), DPA (Almanya), EFE (İspanya), ANSA (İtalya), XİNHUA (Çin Halk Cumhuriyeti) gibi uluslararası ajansların yanı sıra yaklaşık 100 ülkenin ulusal haber ajanslarıyla işbirliği yapan Anadolu Ajansı'na, bu kaynaklardan her gün binlerce haber akmaktadır. Bu haberleri medyanın hizmetine sunan Anadolu Ajansı, söz konusu yabancı ajanslara da Türkiye'deki gelişmeleri aktarmaktadır.
Anadolu Ajansı ayrıca “Avrupa Ajanslar Birliği”nin üyelerinden biridir. Akdeniz'i çevreleyen ülkeler haber ajanslarının, “Akdeniz Haber Ajansları Birliği” çatısı altında birleşmesine de öncülük eden Anadolu Ajansı, daha sonra genç, kardeş Türk Cumhuriyetlerinin haber ajanslarıyla işbirliği yaparak, Türkiye'nin sesini Orta Asya'ya ulaştırmak ve bu ülkelerdeki gelişmeleri, Batı medyasına taşımak amacıyla “Türkçe Konuşan Ülkeler Haber Ajansları Birliği”nin kurulmasını sağladı.
Balkan Haber Ajansları Birliği'nin de kurucusu olan AA, Asya-Pasifik Haber Ajansları Birliği'nin üyesidir.
Anadolu Ajansı, ilk kez toplanan “Dünya Haber Ajansları Zirvesi”ne ev sahipliği de yaptı. İstanbul’da, 15-17 Nisan 2003’te toplanan; 58 haber ajansından 113 delegenin katıldığı zirvenin “Sonuç Bildirgesi”nde, “haber ajanslarının, doğru, yansız, yorumsuz haber akışını sağlamalarının önündeki tüm yasal, teknik ve psikolojik engellerin kaldırılması” istendi.
Anadolu Ajansı, hem Anadolu insanına hem de bütün dünyaya Milli Mücadelenin gerçeklerini anlatmak, aktarmak amacıyla 6 Nisan 1920’de çıktığı “Ateş altında haber yolculuğu”nu, dürüst, hızlı habercilik anlayışıyla; Türkiye Cumhuriyeti var oldukça sürdürecektir.*
1 NADİ, (ABALIOĞLU), Yunus:Ankaranın İlk Günleri, Sel Yayınları, Dördüncü Kitap, 10 Nisan 1955, İstanbul, s: 77
2 NADİ, (ABALIOĞLU), Yunus: Ankaranın İlk Günleri, s: 93-94
3 EDİP, (ADIVAR), Halide: Türkün Ateşle İmtihanı II (İstiklal Savaşı Hatıraları), Cumhuriyet Gazetesi Y., İstanbul, Eylül 1998, s: 13.
4 Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’TEN BİZE, Söylevleri, Konuşmaları, Söyleşileri, Anıları, Genelgeleri, Yazışmaları. (1903-1938), Cilt: I (1903-22/4/1920), Türkçeleştiren: M. Sunullah Arısoy, Hürriyet Vakfı Yayınları, Temmuz 1987, İstanbul. S: 548.
5 ÖNDER, Mehmet: Atatürk Evleri-Atatürk Müzeleri, s: 79.
6 NADİ, (ABALIOĞLU), Yunus: Ankaranın İlk Günleri, s: 101.
7 EDİP, (ADIVAR), Halide: Türkün Ateşle İmtihanı II, s: 17.
8 ŞAPOLYO, Enver Behnan: Türk Gazetecilik Tarihi ve Her Yönü İle Basın, Güven Matbaası, Ankara 1969, s: 291.
9 “Nisan 1920 Anadolu Ajansının Kuruluşu ve Düşman Propagandası ile Mücadele, Mustafa Kemal (Atatürk)”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi (Dün / Bugün / Yarın, Aylık Dergi) , Sayı: 20, Ekim 1986, s: 4. Kazım Karabekir: İstiklal Harbimiz, Türkiye Yayınevi (01448), İstanbul 1959-1960, s: 619. KOLOĞLU Orhan: Havas – Reuter’den Anadolu Ajansı’na, Çağdaş Gazeteciler Derneği Yayınları No: 13, Birinci Baskı, Ankara Aralık 1994 , s:48-49.
10 KALEMCİ, Ali: “Anadolu Ajansı Nasıl Kuruldu?”, Kitap Belleten, Yıl: 1, Sayı: 2, Aralık 1960, s: 25.
11 ÇINGAY, İbrahim: Anadolu Ajansı 50. Yıl Özel Bülten, 6 Nisan 1970, (Anadolu Ajansı 25. Yıl 1920-1945, s: 6.)
12 SEÇKİN Nalan: Anadolu Ajansı 50. Yıl Özel Bülteni, 6 Nisan 1970.
13 BENGİ, Dr. Hilmi: “Türkiye’de Haber Ajansçılığı”, Yeni Türkiye Dergisi, Cumhuriyet Özel Sayısı Eylül-Aralık 1998, c: I, ss: 2807-2816.
14 BENGİ, Dr. Hilmi: “Türkiye’de Haber Ajansçılığı”, (Anadolu Ajansı TAŞ Hisse Kayıtları)
15 ÇINGAY, İbrahim: “50. Yıl Özel Bülten.”, s:2-3
* TEKELİ, Safa: Atatürk ve Anadolu Ajansı, Anadolu Ajansı Yayınları - 1, Birinci Basım, İstanbul - Nisan 2002
Kaynak: http://www.aa.com.tr/
II
Milli Mücadelede "Anadolu Ajansı"nın Kuruluşu ve Faaliyetlerine Ait Bazı Belgeler
Ulusal Kurtuluş Savaşının kazanılmasında ve o tarihlerde Türk kamuoyunun bu düşünce etrafında toplanmasında hiç şüphesiz Türk basınının ve Anadolu Ajansı’nın önemi büyüktür. Basının önemini Mustafa Kemal, henüz Ulusal Kurtuluş Savaşının başlangıcında anlamış ve bunun için gazete çıkarılması yolunda girişimlerde bulunmuştu.
Ulusal Kurtuluş Savaşının başlarında İstanbul’da yayınlanan gazeteler, Padişahın ve Hükümetin baskısı altında olduklarından millî bağımsızlık lehinde, hele Padişahın yönetimi dışında bir yönetim kurulması yolunda yazılar yazamamaktaydı; zira bu tip yazıların yazılmaması konusunda basına karşı ağır bir sansür ve olağanüstü baskı sürüp gitmekteydi. Bu yüzden İstanbul gazetelerinin pek çok sütunu boş bırakılarak yayınlanmaktaydı.
Padişah kuvvetinin dışında bir kuva-yı milliye oluşturulması ve millî girişimlerde bulunulması, Padişahın ve İstanbul Hükümetinin politikasına uygun düşmemesi sebebiyle, İstanbul gazetelerinin Ulusal Kurtuluş Savaşını desteklemeleri olanaksızdı. Buna karşın, İstiklâl Savaşının başarılı bir şekilde sürdürülmesi üzerine, İstanbul’un bazı gazeteleri Ulusal Kurtuluş Savaşı lehinde yazılar yazmaya başlamışlardır. İstanbul’a uzak olan Anadolu şehirlerinde ise, mahallî basının önemli bir kısmı Millî Mücadeleyi desteklemişlerdir. Bu gazetelerin dış kaynaklı haberleri, özellikle İtalyanların egemen durumda bulundukları Antalya, Zonguldak gibi sahil şehirlerinden sağladıklarını gösteren pek çok belge mevcuttur.
Mustafa Kemal, Ulusal Kurtuluş Savaşının esaslarını, bu konuda yapılacak işleri, memleketin durumunu kamuoyuna anlatabilmek için daha Sivas Kongresi sona ererken, 11 Eylül 1919’da bir gazete çıkarmak fikrini ortaya atmıştı. Bazı girişimlerden sonra, sorumlu müdürlüğünü Selâhaddin’in yaptığı ve ismini Mustafa Kemal’in koyduğu “İrade-i Milliye” adlı gazete Sivas’ta çıkmaya başlamıştı. 1
Bu gazetenin isminin “İrade-i Milliye” olması bir tesadüf eseri değildi. Bu “millî irade” fikrini Mustafa Kemal, daha önce belirtmişti. 22 Haziran 1919 Amasya Tamiminin 3. maddesinde, “Milletin istiklâlini gene milletin kendi azim ve kararının kurtaracağı”nı, 4. maddede, milletin hak isteyen sesini dünyaya duyurmak, duruma çare bulmak için her türlü etki ve kontrolden uzak bir millî heyetin kurulması gerektiğini ifade etmiş, Erzurum Kongresi Beyannamesinin 2. maddesinde, vatanın bütünlüğü, milletin istiklâlinin sağlanması için kuva-yı milliyeyi âmil ve millî iradeyi hâkim kılmanın şart olduğunu, 8. maddede ise millî meclisin kurulması gereğini savunmuştur. Sivas Kongresi Beyannamesinin 2. ve 6. maddelerinde de aynı hususları yineleyerek açıklamıştı. Esasen Mustafa Kemal, bütün Kurtuluş Savaşı boyunca ve yaşadığı sürece millî irade esaslarını halka benimsetmek yolunda büyük gayret sarfetmişti. 14 Eylül 1919’da Sivas’ta yayınlanan İrade-i Milliye tamamen Mustafa Kemal’in direktifi ile yazılmıştı.2 O’nun Sivas’tan Ankara’ya hareketi ile 18 Aralık 1919’daki sayısından itibaren İrade-i Milliye Gazetesi Mustafa Kemal’in kontrolünden çıktı. 3 Ama bu gazete, bütün İstiklâl Savaşı boyunca millî hareketi destekledi ve kamuoyunun İstiklâl Savaşının yanında yer almasını sağladı.
Mustafa Kemal Ankara’ya geldiğinin ikinci günü, yine bir gazete çıkarma girişiminde bulundu. Bu gazetenin ismini de kendi koydu. Bu isim de, “İrade-i Milliye” gibi, halkın iradesini ortaya koyan bir ad idi: “Hâkimiyet-i Milliye.” İlk sayısı 10 Ocak 1920’de çıkmış olan Hâkimiyet-i Milliye, Ankara’da Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi adına Mustafa Kemal tarafından yazdırılmış olup Ulusal Kurtuluş Hareketinin sözcüsü durumunda olması bakımından Büyük Millet Meclisi Hükümetinin yarı resmî organı sayılır. Sonradan Ulus adını almıştır. 4
Hâkimiyet-i Milliye’nin hemen her sayısında Mustafa Kemal’in bir tamimi, beyannamesi olduğu gibi, bazı sayılarında da bunların birkaç tanesi yer almaktadır. Gazetede ayrıca, Millî Mücadeleyi destekleyen Anadolu basınından alıntılar büyük yer tutmaktadır. 5
Mustafa Kemal, hangi gazetenin halka dağıtılması, hangisinin dağıtılmaması konusunda da uzun uzadıya durmuştur. Halkın ruhunu rencide edecek zararlı yayın ve gazetelerin Anadolu’ya sokulmaması konusunda çeşitli tarihlerde direktifler vermiştir.
Mustafa Kemal, zararlı gazetelerin Millî Mücadele bölgelerine girmemesi için büyük gayret sarfediyor ve bunların bu bölgelere girmesini yasaklayan beyanname ve tamimler yayınlıyordu. Mustafa Kemal’e göre, vatanın yaşama mücadelesi verdiği bu dönemde düşman elinde ve emrinde bulunan bir kısım İstanbul basınına karşı pek ciddî tedbirler alınmalıdır. Mustafa Kemal, 12 Nisan 1919’da, Bursa 56. Fırka Kumandanlığına çektiği telgrafta, İstanbul basınının ek posta ile gazete satıcı ve dağıtıcılarına yollanan gazetelerden Bursa’ya gönderilenlerin kontrol edilmesini ve zararlı olanlarının Bursa’ya sokulmamasını istemekteydi: 6
Şifre telgraf. 12.4.36
Bursa 36’ıncı Fırka Kumandanlığına,
İstanbul matbuatının gerek posta ile ve gerek müvezziler ve bayiler için elden Bursa’ya gelenlerinin askerî bir kontrol tesisi ile mahzurdan salım olmayanlarının meni idhal ve intişârlarının temini mercûdur.
Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal
Bu da, zararlı yayın konusunda Mustafa Kemal’in ne kadar titiz davrandığını ortaya koymaktadır. Mustafa Kemal, şüphesiz ki bu düşüncesinde çok haklıdır. Çünkü, Millî Mücadelenin yaygınlaştığı ve büyük ilerleme kaydettiği bu dönemde, halkın moral bakımından üstün tutulması, Millî Mücadelenin kazanılmasında önemli bir faktördür. Bu yüzden, Mustafa Kemal zararlı yayınların halka ulaşmaması için büyük bir gayret sarfetmektedir. Samsun Rumlarının Rumca gazeteleri okuduğunu öğrenen Mustafa Kemal, 20 Nisan 1920’de Samsun Mutasarrıflığına çektiği bir telgrafta, özellikle buna izin verilmeyeceğini belirtmiştir. Bunun için de, posta yoluyla ve diğer yollarla Samsun’a gelebilecek olan İstanbul basınına karşı çok ciddî ve kesin tedbirler alınmasını rica etmiştir: 7
Şifre telgraf. 20.4.36
Samsun Mutasarrıflığına,
Vatanın şu hayat ve memat cidalinde İstanbul’da düşman elinde ve emrinde olan payitaht matbuatına karşı pek ciddî bir kontrol tatbiki taht-ı elzemiyettedir. Samsun Rumlarının Rumca gazeteleri alıp okuduklarından bahsediliyor. Bilhassa buna asla cevaz olamaz. Binaenaleyh posta ile veya sûver-i şâire ile gelebilecek İstanbul matbuatına karşı pek ciddî ve kat’î tedâbir alınması lüzumunu tekrar beyan ederiz efendim.
Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal
Ulusal Kurtuluş Savaşını desteklemek amacıyla gazete çıkarılması yeterli değildi. Bu gazetelerin gereksinimleri olan haberlerin ve gereçlerin de sağlanması zorunlu idi. Millî Mücadele davasını, yurda ve dünyaya duyurmak, Anadolu halkına Ulusal Savaş konusunda doğru ve düzenli bilgiler vermek ve Türk ulusunun özgürlük savaşını dünya kamuoyuna duyurmak ve tanıtabilmek amacıyla Halide Edip (Adıvar) Hanım ve Yunus Nadi Bey’in çalışmalarıyla Ankara’da “Anadolu Ajansı” adıyla bir kurum kurulması yolunda çalışmalar yapıldı.
Osmanlı İmparatorluğunda daha önceleri “Osmanlı Telgraf Ajansı” mevcuttu. Bu ajansın kurulmasına kadar olan sürede, haber kaynakları yabancı ajanslardan oluşuyordu. 1911’de kurulan Telgraf Ajansı, ulusal olmaktan çok ticarî nitelikte idi. Daha sonra “Osmanlı Millî Ajansı”na dönüşen Telgraf Ajansı, Birinci Dünya Savaşı sonunda tarih sahnesinden çekilmişti. 1918 Ekiminde “Türkiye Havas-Reuter” bileşimini görmekteyiz. Bu ajansın Türkiye ile ilgisi isim benzerliğinden başka bir şey değildi. 8
Kurtuluş Savaşı sırasında kurulan Anadolu Ajansı, Yunus Nadi ile Halide Edip, (Adıvar) in çalışmaları ile gerçekleştirilmiştir. 31 Mart 1920’de, Yunus Nadi ile Halide Edip buluştuklarında Anadolu Ajansı sorununu konuşmuşlardı. Halide Edip, Yunus Nadi’ye ajans teşkilatı kurulması ve bu yolla haberlerin iç ve dış dünyaya ulaştırılmasını önerdiğinde, Yunus Nadi ilk şart olarak bunun kurulmasının geldiğini söylemişti. Halide Edip ajansın adı konusunda öneriler yapmış ve Türk Ajansı, Ankara Ajansı, Anadolu Ajansı adlarını belirtmiş, “daha da bulunabilir” demişti. Yunus Nadi en iyi adın Anadolu Ajansı olabileceğini belirtince, Halide Edip de “Evvelâ kendini ve mümkünse bütün vatanı kurtaracak olan Anadolu’dur. O halde kararımızı vermiş olalım: Anadolu Ajansı...” deyince Yunus Nadi de bunu kabul etmiştir. Böylece Anadolu Ajansının başlangıç fikri Geyve Kazasının Akhisar Nahiyesi İstasyonunda doğmuştur. 9 Ankara’ya geldiklerinde, 4-5 Nisan 1920’de 10, Yunus Nadi ve Halide Edip ajans fikrini Mustafa Kemal’e açtılar. Halide Edip ne dış dünyanın, ne de iç dünyanın millî hareketin manasını anlayamadıklarını, bu konularda gerekli haberlerin her yere ulaşamadığını, Yunus Nadi ile yolda Anadolu Ajansı kurulması konusunda konuştuklarını anlatarak, bu ajans haberlerinin, telgrafhanesi olan her yere ve olmayan yerlerde de camilere ilân halinde yapıştırılmasını önerdi. Ayrıca, dünyanın ne düşündüğünü anlamak için İngilizce ve Fransızca gazetelerin en önemlileri (Mancherter Guardian, Times vb.)’nin zamanında getirtilmesini önerdi.
Görüldüğü gibi kurulacak ajansın adı konusunda çeşitli görüşler ortaya atılmış, ancak, Anadolu Ajansı dışındaki adlar benimsenmemiştir. 12 Mustafa Kemal’in yanında Anadolu Ajansı konusu tartışılırken Yunus Nadi ve Halide Edip’in dışında Adnan ve Cami Beyler de vardı. Mustafa Kemal Paşa bu fikri çok güzel buldu. Ancak, memleket içine telgraf ile verilmek üzere yazılacak haber ve yazıların ilk günlerde şeklini bir kere de kendisi görmek istedi ve “İlk günleri bu yazılarda gerek fikir, gerek tarz-ı tahrîr itibarıyla belki bazı tashihat yapılmak lâzım gelebilir. Fakat, üç-beş gün geçtikten sonra zaten siz takip olunan siyaseti kavramış olacağınızdan artık belki buna da hacet kalmadan iş kendi kendine yürür, gider” dedi.
Bu konuşmalar sonucu ajans konusunda şu kararlara varıldı: İlk gün Mustafa Kemal Paşa, Anadolu Ajansını bütün memlekete tanıtacak, Ajansın kuruluş amacını açıklayacaktı. Mustafa Kemal Paşa, ajansla ilgili olarak “memleketin her tarafını şu müşkül anında, cereyan eden ahvalden haberdar edecektir. Bu ajans tebligatını şu ve şu suretlerde mümkünse ve mümkün olduğu kadar memleketin en ücra köşesine kadar, yayacaksınız” diyecekti. Yunus Nadi ve Halide Edip de, o günlerin işine yarayacak resmî veya resmî olmayan, yerli ve yabancı haberleri toplayarak günde en az iki kere servis yapmak üzere telgrafhaneye vereceklerdi. Çalışma programı bu şekilde düzenlenmişti. 13 Alınan bu kararlardan sonra, Mustafa Kemal Paşa’nın beyanatı ile 6 Nisan 1920’de Anadolu Ajansı kuruldu.14
Mustafa Kemal Paşa, 8 Nisan 1920’de, Sivas Kadınlar Cemiyeti’ne 15, aynı tarihte, kolordulara, vilâyetlere, sancaklara, Müdafaa-i Hukuk idarelerine gönderdiği diğer bir tamimde, bütün Anadolu ve Rumeli’nin giriştiği Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında iç ve dış haberlerin halka ulaşması, halkın aydınlanması amacıyla yetkili kişilerin yönetiminde Anadolu Ajansının kurulduğunu bildirmiş ve bu kurumun süratle vereceği haberlerin, esasen Heyet-i Temsiliye’nin de inanılır ve gerçek kaynakları olacağını, bu ajans haberlerinin basılıp çoğaltılarak dağıtımını, köylere ve nahiyelere kadar gönderilmesini istemişti. 16
Anadolu Ajansı, Türk kamuoyunu yanlış yollara sürükleyecek, millî birliği tehlikeye düşürecek iç ve dış yayınlara karşı milleti uyarmak, millî kurtuluşu sağlayacak karar ve hareketleri, Büyük Millet Meclisi’nin kararlarını günü gününe halka ulaştırmak suretiyle, hükümetle halk arasındaki bağlantıyı temin etmekte idi.
Anadolu Ajansı kurulduktan sonra hemen faaliyete geçti. 13 Nisan 1920’den itibaren iç ve dış dünya haberleri “Anadolu Ajansı Tebligatı” başlığı altında yayınlanmaya başladı. 17
Mustafa Kemal, İstanbul ve yabancı basınla ilgili haberleri Bursa üzerinden öğrenmek ve Ulusal Kurtuluş Savaşı ile ilgili bilgilerin ve Heyet-i Temsiliye’ye ait evrakların Bursa yoluyla İstanbul’a ulaşmasını arzu etmekteydi. Çünkü, Bursa diğer yerlere göre İstanbul’a daha yakın olduğu gibi, daha emin ve güvenilir bir yer olarak da görülmekte idi. Ayrıca, Bekir Sami Bey’in orada Tümen Komutanı oluşu kuva-yı milliye açısından da çok önemliydi. Bu bakımlardan Mustafa Kemal, Bursa’da 56. Tümen Komutanına, 12 Nisan 1920’de çektiği telgrafta, İstanbul’daki durum hakkında alınacak güvenilir bilgilerin Anadolu Ajansına esas olmak üzere sürekli olarak bildirilmesini istediği gibi:18.
Bursa’da 56. Fırka Kumandanlığına,
12.4.36
İstanbul’daki ahval ve vaziyet hakkında alınabilen malûmat-ı mevsukanın Anadolu Ajansına esas olmak üzere muntazaman işarı mercûdur.
Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal
Bursa’da ele geçebilecek İstanbul ve yabancı basına ait gazetelerden birer tanesinin Ankara’ya gönderilmesini, ayrıca, Bursa yoluyla İstanbul’a Heyet-i Temsiliye tarafından gönderilecek evrakların hiçbir şekilde kendi aleyhlerinde olanların eline geçmeyecek şekilde yollanmasının mümkün olup olmadığını da sormuştu: 19
12.4.36
Bursa’da 56. Fırka Kumandanlığına,
Orada ele geçirilebilecek İstanbul ve ecnebi matbuatından birer nüshasının heyetimize gönderilmesi. Bir de Bursa tarikiyle İstanbul’a Heyet-ı Temsiliyece gönderilecek evrakın hiçbir suretle ele geçmeyecek veçhile sevk ve isâli kabil midir? İşarı mercûdur.
Heyel-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal
Mustafa Kemal, yabancı basının da Ankara tarafından öğrenilmesini istemekteydi. Bu bakımdan Afyonkarahisar’daki İtalyan Ajansı ile ilişki kurmak düşüncesindeydi. Bu bakımdan, 14 Nisan 1920’de, Afyonkarahisar’daki Miralay Refet (Bele) Bey’e çektiği telgrafta, İtalyan Ajansının devamlı olarak Ankara’ya gönderilmesini istemişti: 20
Telgraf. 14.4.36
Afyonkarahisar’ında Miralay Refet Beyefendiye,
Mıntıkanız dairesinde İtalyan Ajansı tebligatı ile havadis-i hariciye’ye ıttılaın mümkün olduğunu farz ediyoruz- Mezkûr ajans tebligatının muntazaman buraya da iblâğ ettirilmesini rica ederiz.
Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal
6 Mayıs 1920’de, İcra Vekilleri Heyeti Kararnamesi ile İstanbul ile yapılacak her çeşit resmî haberleşme yasaklandı ve İstanbul’dan gelecek resmî yazılar, gazeteler ve dergilerin derhal geri gönderilmesi öngörüldü. 19 maddelik bir yönetmelik ile Anadolu’nun iç kısmında ve sahil bölgelerindeki sansür merkezleriyle ilgili memurların ve sansür müfettişlerinin görevleri de saptandı.
6 Nisan 1920’de Anadolu Ajansı kurulduktan sonra, Ajansın işlerini yürütmekle görevlendirilen Yunus Nadi, bu kurumun Anadolu’da örgütlenmesini ve dış dünya ile ilişkilerini sağlamak amacıyla derhal çalışmalara başladı. Yunus Nadi, Avrupa ile ilişki kurmak, özellikle dış dünyaya Ulusal Kurtuluş Savaşı ile ilgili haberleri süratle ulaştırabilmek için Antalya ve Rodos’ta bir merkeze sahip olmak gereğini duyuyordu. Bu amacını gerçekleştirebilmek için 12 nisan 1920’de, Afyonkarahisar’daki Miralay Refet Bey’e bir telgraf çekerek, Antalya’da bir merkez kurup kurmadığını, Rodos’da işe yarar ve kendisinin tanıdığı Türkler bulunduğunu, Rodos’un haberleşme kablosunun Marmaris’te son bulduğunu sandığını, kendisinin Rodos’taki görevliler ile anlaşmasının mümkün olup olmadığının öğrenilmesini, özellikle Rodos’taki bir kişinin italyanlar tarafından benimsendiğini belirtmişti:21
Şifre 12.4.36
Afyonkarahisar’ında Miralay Refet Beyefendiye,
Avrupa ile temas etmek, bilhassa âlem-i hariciyeye bizden mümkün olduğu kadar sık haber ulaştırmak için Antalya’da ve Rodos’ta birer merkeze mâlik olmayı pek elzem addediyorum. Antalya için siz böyle bir merkez ihzar edebildiniz mi? Rodos’a gelince, orada benim yakından tanıdığım ve işimize yarayacak Türkler vardır. Zannederim ki, Rodos’un kablosu Marmaris’e müntehidir. Acaba Rodos’taki bu zevat ile telgrafla anlaşmaklığım kabil olur mu? Hususiyle onlardan biri İtalyanlar nezdınde mergup ve muteberdir.
Yunus Nadi
Anadolu Ajansı Ankara’da kurulmadan önce de Ulusal Kurtuluş Savaşı konusundaki haberlerin Anadolu’ya ulaşması konusunda yoğun bir istek mevcuttu. İnebolulu gençler, 4 Nisan 1919’da, haberleri zamanında öğrenebilmek amacıyla Mustafa Kemal’e bir yazı yazmışlardı. Mustafa Kemal Paşa, 20 Nisan 1920’de, verdiği cevapta, Anadolu’nun gereksinim duyduğu haberlerin artık Anadolu Ajansı tarafından sağlandığını, bu haberleri gençlerin köylere kadar yaymalarını rica etmişti: 22
İnebolu’da Gençler Mahfiline,
Tel. 20.4.36 4 Nisan tarihli tahrîratınızın cevabıdır:
Anadolu’nun muhtaç olduğu havadis ihtiyacını Anadolu Ajansı tatmin ediyor. Ajans tebligatını muntazaman ve meccanen alırsınız. Vazifenin sizlerce de takdir edildiği memnuniyetle görülen ehemmiyetine binaen tebligat-ı vakıanın mümkün olduğu kadar geniş bir sahada, hatta köylere varıncaya kadar neşr ve tamimine himmet edeceğinizi ve bunu rica eyleriz.
Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal
Anadolu’nun dış dünya ile ilişkilerinin kesildiği Ulusal Kurtuluş Savaşının bu döneminde, Anadolu Ajansı da gerekli haberleri millete ulaştıramazsa, şüphesiz Ulusal Kurtuluş Savaşının anlamının ve amacının halk tarafından anlaşılması güç olurdu. Üstelik Anadolu Ajansının haberlerinin gerçekten de bazı yerlere ulaşamadığı öğrenilmişti. Mustafa Kemal Paşa, bu konuda hiçbir şekilde ihmal ve geciktirme olmasına izin vermemekteydi. Anadolu Ajansı haberlerinin günü gününe gerekli merkezlere yazılması Mustafa Kemal Paşa tarafından önemli bir mesele olarak görülmekteydi. Ama, Konya Postanesinde bazı engellemelerin olduğu da ortaya çıkmıştı. Mustafa Kemal Paşa, bunların önlenmesi için, 18 Nisan 1920’de, Konya Posta ve Telgraf Müdürlüğüne çektiği bir telgrafta, haber dağıtımının engellenmesinin sebeplerinin ve bu konuda savsaklamada bulunan kişilerin isimlerinin bildirilmesini istemişti: 23
18.4.36
Konya Posta ve Telgraf Başmüdüriyetine,
Anadolu Ajansı haberlerinin günü gününe icap eden merkeze yazılması son derece şayân-ı ehemmiyet bir mesele olduğu halde, idareniz dahilindeki merakizde bu bapta bazı tehirat vaki olduğu haber alınmıştır. Men-i tekerrürü esbabının temini ile neticesinin işarı ve bu bapta müsamaha eden memurların isimlerinin bildirilmesi mercûdur.
Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal
Mustafa Kemal Paşa Ulusal Bağımsızlık Savaşının yürütülmesinde ve haberlerin Anadolu’ya ve Rumeli’ye ulaştırılması konusunda büyük yararlıklar gösteren postane memurlarına çok güvenmekteydi. Nitekim, 18 Nisan 1920’de, Anadolu Telgraf Merkezine yolladığı tamimde, Anadolu Ajansının bazı yerlere ulaşamadığını öğrendiğini, milleti haberlerden yoksun bırakmamak için bütün telgrafçıların gerekli hizmeti yapmaları ve vatanı habersiz bırakmamak için çalışmalarını ve bu konuda ihmalde bulunmamalarını istemekteydi: 24
Anadolu Telgraf Merakizine tamim,
18.4.36
Anadolu Ajansının bazı yerlere sevk edilemediği yolunda şikâyetler alıyoruz. Anadolu’nun hariç ile alâkası munkatı olunduğu şu sıralarda efrâd-ı milletin bütün bütün havadissiz kalmaması maksadıyla deruhde olunan bu hizmetin bilumum telgrafçılarımızca da terviç ve lesrî edileceğini şüphesiz addeder ve mamafih bu bapta vuku bulabilecek taksiratın gayr-i kabil-i ihmal ve cürm-ü vatan teşkil edebileceğini beyan ederiz.
Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal
Bütün bu çabalara rağmen Anadolu Ajansı haberlerinin ulaşamadığı yolunda çeşitli yerlerden Ankara’ya haberler gelmekteydi. Diyarbakır’da, Palu Müdafaa-i Hukuk Merkezi’ne de Anadolu Ajansı haberlerinin düzenli olarak ulaşamadığı öğrenilmişti. Bu da, gerçekten Anadolu Ajansı haberlerinin bazı yerlere ulaşamadığını doğrulamaktadır. Bunun üzerine Mustafa Kemal 21 Nisan 1920’de, Diyarbakır Posta ve Telgraf Başmüdürlüğüne çektiği telgrafta, Anadolu Ajansı haberlerinin Palu’ya ulaşamadığının öğrenildiğini, durumun incelenerek sonucunun bildirilmesini ve düzenli olarak Anadolu Ajansının bütün merkezlere verilmesini emretmişti: 25
Tel.21.4.36
Diyarbakır fosta ve Felgraj Başmüdüriyetine,
Palu Müdafaa-i Hukuk Merkezinin muntazaman Anadolu Ajansını alamadıkları şikâyet ediliyor. Bundan Ajansın birçok merakize verilmediği anlaşılıyor. Keyfiyetin tahkikîkiyle neticesinin inbası ve muntazaman ajansların bilumum merakize kadar verilmesi esbabının temini mercûdur.
Palu Müdafaa-i Hukuk Riyasetine,
c-Ajansın muntazaman verilmesi için Diyarbekir Posta ve Telgraf Müdürüne tebliğ edildi.
Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal
Büyük Millet Meclisinin açılmasından sonra Ulusal Kurtuluş Savaşı konusu daha da bilinçli olarak hızlanacak ve genişleyecekti. Mustafa Kemal Paşa, Büyük Millet Meclisi açılmadan önce, haberlerin yaygınlaştırılarak her yere dağıtılmasını öngören çalışmalarını hızlandırmıştı. Mustafa Kemal, İstanbul’dakilerin Anadolu’daki mücadeleden günü gününe haberdar olmasını istemekteydi. Bu yüzden, 21 Nisan 1920’de Balıkesir’deki 64. Fırka Komutanına26 ve ayrıca Mudanya Kaymakamlığına çektiği telgraflarda27, Büyük Millet Meclisinin açılmasından sonra Anadolu’nun kazanacağı olağanüstü ilgi sebebiyle İstanbul halkının, Anadolu’daki olaylardan haberdar olması için Anadolu Ajansının günlük bildirilerinin aksamadan, Bandırma ve Mudanya’dan güvenilir kayıkçılar ve gemi kaptanlarıyla düzenli bir teşkilât içersinde İstanbul’a yollanmasını istemişti:
Tel. şifre 21.4.36
Balıkesir’de 61. Fırka Kumandanlığına,
Büyük Millet Meclisinin küşadından sonra Anadolu vaziyetinin kesp edeceği ehemmiyet-i fevkalâdeye mebnî İstanbul halkının burada cereyan edecek vekâyiden bigâne kalmamaları için Anadolu Ajansı tebligat yevmiyesinin muntazaman Bandırma’dan emin kayıkçılar ve vapur kaptanlarıyla bir teşkilât-ı muntazaman Bandırma’dan emin kayıkçılar ve varup kaptanlarıyla bir teşkilât-ı muntazama dahilinde İstanbul’a irsali mercûdur.
Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal
Tel. şifre 21.4.36
Mudanya Kaymakamlığına,
Büyük Millet Meclisinin küşadından sonra Anadolu vaziyetinin kesp edeceği ehemmiyet-i fevkalâdeye mebnî Anadolu Ajansı tebligat-ı yevmiyesinin muntazaman emin kayıkçılar ve vapur kaptanlarıyla bir teşkilât-ı muntazama dahilinde İstanbul’a irsali hamiyyet-i muslihanelerinden muntazırdır efendim.
Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal
Ulusal Kurtuluş Savaşı ile ilgili çalışmalardan İstanbul halkının mutlak şekilde haberdar olmasını isteyen Mustafa Kemal, bunu gerçekleştirmek amacıyla, Ankara’nın İstanbul’a olan uzaklığını da düşünerek, Anadolu Ajansının tebliğlerinin Bursa’da basılmasını düşünmüştü. Bu amaçla da, Bursa’da 14’ncü Kolordu Kumandanlığı Vekilliğine, 21 Nisan 1920’de çektiği telgrafta, Anadolu Ajansının tebliğlerinde yer alan İstanbul için önemli sayılabilecek haberlerin Bursa’da basılıp çoğaltılması ve yeterli sayıda İstanbul’a gönderilmesini duyurmuştu: 28
Tel-şifre 21.4.36
Bursa’da 14. Kolordu Kumandanlığı Vekâletine,
Anadolu Ajansı tebligatından İstanbul için mühim sayılacak havadisin oraca tab ve teksiri ile nüsha-i kâfiyesinin İstanbul’da malûm olan adrese irsali mercûdur.
Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal
Görülüyor ki Mustafa Kemal, gerek Anadolu’nun gerekse İstanbul’un Anadolu Ajansı haberlerinden muhakkak yararlanmasını ve böylece halkın Ulusal Kurtuluş Savaşının amacını ve ruhunu kavramasını ve kendilerinin yanlarında bulunmasını arzulamakta ve bu yolda büyük gayret sarfetmektedir. Mustafa Kemal’in bu amacı 1920 Nisanından sonra Anadolu Ajansının iyice örgütlenmesi, Anadolu’da ve Avrupa’da şubeler kurması ile gerçekleşmiş, bu suretle Anadolu Ajansının haberleri yurt içine ve yurt dışına yeterince ulaştırılabilmiştir. Ancak, biz burada yalnızca 1920 Nisanı olaylarına değinmemiz nedeniyle bu faaliyetler konumuz dışında bırakılmıştır.
1 Fuat Süreyya Oral; Türk Basın Tarihi (1919-1965), c. II, Ankara, 1968, s. 40, Özkaya, Yücel; Türk istiklâl Savaşı ve Cumhuriyet Tarihi, Ankara, 1968, s. 163, Coşar, Ömer Sami; Milli Mücadelede Basın, Basım Tarihi yok, Öztoprak, İzzet; Kurtuluş Savaşında Türk Basını, (Mayıs 1919-Temmuz 1921), Ankara, 1981, s. 11.
2 İrade-i Milliye (Sivas), 14 Eylül 1919.
3 Fuat Süreyya Oral; Türk Basın Tarihi (1919-1965), c. II, Ank. ig68, s. 41.
4 İzzet Öztoprak; Türk Kurtuluş Savaşında Türk Basını, (Mayıs 1919-Temmuz 1921), Ankara 1981,5. 11-12.
5 Hâkimiyet-i Milliye, 13 Nisan 1336 (1920), No. 21. “Sungurlu Tehlike Karşısında”, Millet Yolu (Bursa), “Hadise-i Ma’lûme Karşısında”, İzmir’e doğru (Balıkesir), Anadolu’nun Sesi, İşçi (Eskişehir), İş Başına, Öğüt (Konya), İstanbul’un İşgali Münasebetiyle, Azim ve Emel (Eskişehir), Milletin Azim ve Emeli, vb.
6 Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı İstiklâl Arşivi, Klasör 259. Dolap 5, Dosya 19, Fihrist 76.
7 Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, İstiklâl Arşivi, Klasör, 259, Dosya 19, Fihrist 89.
8 İzzet Öztoprak, Kurtuluş Savaşında Türk Basını, (Mayıs 1919-Temmuz 1921) Ankara, 1981, s. 29-30.
9 Yunus Nadi, Ankara’nın İlk Günleri, İstanbul, 1959, s. 77-78.
10 Yunus Nadi, günü tam olarak hatırlayamadığını, konunun 4 ya da 5 Nisan günü konuşulduğunu belirtiyor. Bak. Yunus Nadi, Ankara’nın İlk Günleri, İst. 1959, s. 93.
11 Halide Edip Adıvar, Türkün Ateşle İmtihanı, İstanbul, 1983, s. 108.
12 İhsan Güneş, Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisinin Düşünce Yapısı (1920-1923), Doktora tezi. No. 269, s. 271. Anadolu Üniversitesince basılmaktadır.
13 Yunus Nadi, Ankara’nın İlk Günleri, İstanbul, 1959, s. 93-94.
14 Hâkimiyet-i Milliye: 10 Nisan 1336 (1920), sayı, 20. Bununla ilgili olarak pek çok kitap ve ansiklopedide, Ajansın yıldönümleri ile ilgili tebliğlerde bilgi vardır.
15 Nimet Arsan, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, c. IV, Ank. 1969, s. 286-287.
16 Klasör 259, Fihrist 14.
17 Hâkimiyet-i Milliye, 13 nisan 1336, No. 21.
18 Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, İstiklâl Arşivi, Klasör 259, Dosya 19, Fihrist 78.
19 Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, İstiklâl Arşivi, Klasör 259, Dosya 19, Fihrist 78.
20 Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, İstiklâl Arşivi, Klasör 259, Dosya 19, Fihrist 80.
21 Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, İstiklâl Arşivi, Klasör, 259 Dosya, 19, Fihrist 77.
22 Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, İstiklâl Arşivi,i Klasör 259, Dosya 19.
23 Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, İstiklâl Arşivi, Klasör 259. Dosya 19, Fihrist 87.
24 Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, İstiklâl Arşivi, Klasör 259. Dosya 19, Fihrist 86.
25 Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, İstiklâl Arşivi, Klasör 259. Dosya 19, Fihrist 97.
26 Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, İstiklâl Arşivi, Klasör 259. Dosya 19, Fihrist 98.
27 Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, istiklâl Arşivi, Klasör 259. Dosya 19, Fihrist 96.
28 Klasör 259, Dosya 19, Fihrist 100.
Prof. Dr. Yücel Özkaya
Kaynak: ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 2, Cilt: I, Mart 1985