Zülüflü İsmail Paşa

Zülüflü İsmail Paşa
Karakter Boyutu

Zülüflü İsmail Paşa

Zülüflü İsmail Paşa

Antalya’ya gidiş, Yozgat’tan dönüş, kar, kış... Çankaya köşkünün rahat ve sıcak salonlarına dönen Mustafa Kemal Atatürk çevresindekilere şu hikâyeyi anlatır:

-“Biz Harbiye’de öğrenci iken, Okul’un sobaları yanmazdı. Bütün kış, titreşir dururduk. Nihayet bir gün arkadaşlar beni müdüre çıkmak için seçtiler. Müdür Zülüflü İsmail Paşa adında bir saray adamı idi. İzin aldık, huzura çıktık; önce Padişah’a sonra Müdür’e dualarımızı arz ettik. Nihayet, konuya geldik, işi anlatmak istedik. Ama müdür, daha ilk cümlelerde kükredi:

-‘Ne soğuğu be nankörler! Padişah nimeti gözünüze dizinize dursun.’

-‘Görmüyor musunuz? Sobalar nasıl gürül gürül yanıyor.  Defolun buradan! Gerçekten,  Müdür’ün sobası gürül gürül yanıyordu. Müdür, buram buram terliyordu, sıcaktan, göğsünü bağrını açmıştı ve zannediyordu ki, bütün okulun sobaları da böyle yanar... Çocuklar, biz bu Çankaya Köşkü’nde, bazen, galiba bu Zülüflü İsmail Paşa gibi kendimizi anlatıyoruz...’ ”

İşte Mustafa Kemal Atatürk sadece gerçekçi değil, öz eleştiriden çekinmeyen açık sözlü bir gerçekçi idi.

Zaman zaman gerçekten, kendini çevresinde esen havaya kaptırmayan lider yoktur. Bütün liderlerin yaşamlarında bir an gelir ki, liderle gerçeklerin arasına, her liderin bilinçaltında yaşayan insani içgüdülerinin hatta insani zayıflıklarının perdesi girebilir. Ama gerçek lider odur ki, yapay olan, eğreti olan perdenin arkasında kalmaz ve eriyip gitmez.1

1 Hikmet Bil, Atatürk’ün Sofrasında, Uncu yayınları, İstanbul 1981, s. 62-65

Kaynak: Atatürk ve Unutulmaz Anıları, Ahmet Gürel, Bülent Türker, Nisan 2009  

Bu yazıyı paylaş
Kapat
0/0
Zülüflü İsmail Paşa