Söğütözü’nde Bir Kulübe

Söğütözü’nde Bir Kulübe
Karakter Boyutu

Söğütözü’nde Bir Kulübe

Söğütözü’nde Bir Kulübe

Hasan Rıza Soyak’tan bir anı:

“Orman çiftliğinim arazisi içinde; Balgat köyünün altında Söğütözü denilen bir yer vardır; burada oldukça bol su, bir küçük havuz ile ilk zamanlarda belki yüz kadar yetişmiş söğüt ağacı vardı.

Atatürk çok beğendiği bu yerde küçük bir köy evi, daha doğrusu, O’nun değişiyle bir Koliba (kulübe) ve çardak yaptırmak istedi.

-‘Ya Paşam istediğin bir kulübe olsun hemen yaparız şuraya’ demişler.

-‘Buradaki ağaçlara ne olacak peki.’

-‘Paşam buradakiler söğüt ağacı; arsız ağaçtır. Sökeriz başka bir yere dikeriz, mutlaka tutar’ demişler. Atatürk bir an durur:

-‘Bir tek şartla teklifinizi kabul ederim. Burada yetecek kadar söğüt ağacını kendi ellerimle sökeceğim, kendi ellerimle dikeceğim, önce tuttuklarını göreceğim, sonra kulübe yapımına izin vereceğim.’

Atatürk'ün doğa ile başbaşa kalmak için Söğütözü’nde yaptırdığı kulübe. (1936)

Atatürk'ün doğa ile başbaşa kalmak için Söğütözü’nde yaptırdığı kulübe. (1936)

Çiftlikten yeteri kadar işçi seçildi; bir gün kendisi başta, çalışmaya geçildi. Önce yerleri değiştirilecek ağaçlar için yeni çukurlar açtırıldı; sonra ağaçlar sökülüp açılan çukurlara dikilmeye başlandı.

Sabahları çok erken iş yerine geliyor akşam oluncaya kadar işçilerle beraber çalışıyordu. Öğle yemeklerini orada yiyordu; paydos zamanları da yere serilen hasır ve seccadeler üzerinde dinleniyordu… Günlük resmi işleri de orada görüyor, hazırlanan evrakı yine orada imzalıyordu.

Çalışma sırasında işçiyle arasında bazı anlaşmazlıklar da oluyordu; çukurlar açılır yahut ağaçlar dikilirken işçilere verdiği emirlerde; paralel yahut dikey gibi kelimeler kullanıyordu; işçi anlamadığından sinirleniyor, koşup bizzat durumu düzeltiyordu.

… Böylece birkaç gün çalışıldı… Bir akşam artık iş bitmiş, kulübe için seçtiği yer açılmıştı… Kendisi memnun olmakla beraber biraz düşünceli, yere çömelmiş, etrafı gözden geçiriyordu; ben ayakta duruyordum. Başını kaldırıp sordu:

-‘Ne dersin çocuk; acaba bu ağaçlar tutacak mı?’

-‘Kesin bir şey söyleyemem Paşam’ dedim… ‘Yalnız bana öyle geliyor ki, önümüzdeki kış çiftlik, yakacak bakımından sıkıntı çekmeyecek.’

Yüzü pembeleşti; bıyık altından gülmeye başladı:

-‘Bana da öyle geliyor, hele bakalım…’ Dedi. Yerinden kalktı, köşke dönmek üzere otomobile bindik…

Ne dersiniz, yerlerini değiştirdiği bütün ağaçlar tutmuştu; o günlerden bugüne aradan 30 seneden fazla bir zaman geçmiş bulunuyordu. Şimdi Söğütözü’nde, o vakit Atatürk’ün, çiftlikte sebze bahçelerinde çalışan Bulgarlara, kendisi için yaptırdığı, ocaklı, çardaklı kulübeyle yanında yine o tarzda inşa edilmiş küçük bir bina, etrafında da bir fidanlık, bir de küçük orman var.

Sık sık oraya gider, bazen orada yemek yer, sonra ot minderli sedire uzanarak rahat, sakin uyurdu.

Buraya birkaç yıl önce ziyaretimde yeri değiştirilen söğütlerden birkaçının çürüyüp kurumaya yüz tuttuğunu gördüm…”1

1 Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Anılar, İstanbul 1973, s. 34–35.

Kaynak: Atatürk’ten Gençliğe Unutulmaz Anılar, Ahmet Gürel, Mayıs 2009

Bu yazıyı paylaş
Kapat
0/0
Söğütözü’nde Bir Kulübe