Mustafa Kemal’in Yaptığı İlk Yenilik
Karakter Boyutu
Mustafa Kemal’in Yaptığı İlk Yenilik
Mustafa Kemal’in Yaptığı İlk Yenilik
Mustafa Kemal’in bu aradaki çalışmaları, O’nun mücadele tarihinde bütün ayrıntılarıyla yer almamıştır. Biz, Milli Mücadelede büyük yararlıklar göstermiş Ziya Kılıç’tan tarihimizde gizli kalmış bazı gerçekleri aktaracağız; Ziya Kılıç, bu hatıraları bize şöyle naklediyor:
“1910 yılındayız. Beşinci Kolordu Genel Kurmayına bağlı Kolağası Mustafa Kemal de Selanik’te bulunuyor. Beşinci Kolorduya mensup 38. Merkez Alayı Kumandanı Miralay Sadettin Bey tedavi için İstanbul’a gidiyor ve izin alıyor.
Sadettin Bey’in kimi vekil bırakacağını herkes merak etmekteydi. Biz ve kumandanlar bu merak içinde iken hayretle gördük ve öğrendik ki, Kolağası Mustafa Kemal kendisine vekillik edecektir. Hayret ettik. Çünkü Mustafa Kemal kıdemli yüzbaşı idi, hâlbuki kendisinden çok üstün rütbede olanlar vardı.
Büyük rütbeli subayların bu hayretleri çabuk geçti ve yerine büyük bir merak başladı. Mustafa Kemal, kendisini son derece sevdirmişti. Onun şehir içindeki bazı jestler, herkesi kendisine bağlamıştı. Şimdi, onun işbaşına geçmesini merak ediyorduk.
Alayın teslim alınış gününü, tarihimizin mühim bir dönüm noktası olarak kabul etmemiz lâzımdır. O gün Atatürk beyaz bir ata binerek gelmişti. Bütün gözler onda idi. Alayın önünde kılıcını çekerek selâm vaziyeti aldı. Sonra atından hızla yere atladı, şimdi;
Selâmünaleyküm asker, demesini bekliyorduk. Fakat hiç beklemediğimiz bir durum ortaya geldi.
-‘Merhaba asker...’
Bu, ilk defa meydana gelen olay idi. Askerler nasıl karşılık vereceklerini bilemiyorlardı. Bu birkaç saniyelik sessizliği, İstanbullu askerler doldurdular:
-‘Merhaba beyim.’
Ordu, ilk defa bir kumandandan ‘Merhaba Asker’ selamını alıyordu. Mustafa Kemal, alayı teslim aldıktan sonra sert bir sesle rahat emrini veriyor. Sonra bölük kumandanlarından birisi yaklaşıyor. Bölüğünü derin kol ile hareket ettirerek takım kolunda kendisine cephe almak üzere sevk etmesini emrediyor.
O zaman orduda birçok alaylı kumandanlar vardı. Çoğu askeri yönetmeliğin birçok maddelerini bilmiyor ve hatta tatbik edemiyorlardı. Bunu Mustafa Kemal, tam fırsatını bulmuştu.
Verdiği emrin tatbik edilmediğini tahmin edebilirsiniz. Gedikli ve alaylı kumandanlar, emri bile anlayamamışlardı.
Mustafa Kemal kaşlarını çattı ve yüksek bir sesle bölük kumandanlarına:
-‘Subay adayı yetiştiren ordugâh Vaytmanı1 emrini verdi.’
O zaman orduyu düzenleme için Almanya’dan getirilen ve Selanik’te bulunan talimgâhta, bu gibi alaylı ve yetersiz subayların eğitimiyle meşgul olunuyordu.
Mustafa Kemal bir saat içinde bütün alayı ve yetersiz bölük kumandanlarını ayırmış ve hepsini talimgâha yollamıştı.
Yaptığı bu ayrımda, Üsteğmen rütbesine kadar çıktı. Mustafa Kemal, kendi rütbesinden üstün rütbe taşıyanlara aynı davranış da bulunmamış, bu şekilde alay kumandanı vekâleti vazifesini, rütbesine yakışır bir jestle idare etmiş, kendi rütbesinden üstün rütbede olanlara karşı da saygı göstermiştir. Üsteğmen rütbesine kadar ordunun Raşit ağaları, Mehmet ağaları, geri hizmetlerde ve mekkâre2 alaylarında görevlendirilmek üzere talimgâha göndermiş, yerlerine ehliyetli subaylar almıştı.
Mustafa Kemal, alay kumandan vekâleti vazifesini üzerine aldığı iki ay içinde 13 üncü fırkaya bağlı 38 inci alayın manevra kabiliyetini kat kat arttırmış, üç alaya karşı tek alayla yaptığı manevrada hayret verici sonuç alarak galip gelmişti.”3
1 Talimgâh.
2 Orduda levazımatı taşıma ve koruma.
3 BANOĞLU, Niyazi Ahmet, Nükte ve Fıkralarla Atatürk, Garanti Matbaası, İstanbul 1967. s. 39–42.
Kaynak: Atatürk’ten Gençliğe Unutulmaz Anılar, Ahmet Gürel, Mayıs 2009