Mustafa Kemal Trablusgarp'ta
Karakter Boyutu
Mustafa Kemal Trablusgarp'ta
MUSTAFA KEMAL TRABLUSGARP’TA
Trablus
İtalyanlar, Osmanlı Afrika’sını ele geçirmek üzere 1911 tarihinde ansızın Trablus’a asker çıkardılar. Orada pek az kuvvetimiz vardı. Donanmamız zayıf olduğu için denizden, Mısır İngiliz işgali altında olduğu için de karadan asker yollayamazdık.
Mustafa Kemal Mısır yoluyla Trablus’a geçti. Emrine aldığı kuvvetlerle ilk defa Tobruk’a taarruz etti. İtalyanları durdurttu, sonra da Derne Komutanlığını üstüne aldı. Bu komutanlıkta Mustafa Kemal’in askerlik sanat değeri, oraya gitmiş olanların dikkatini çekti. Temkinli ve hesaplıydı. Duruma göre ne yapmak doğruysa, o her türlü gösterişçiliği feda ederdi.
Doktorlardan biri kendisini bir çöl karargâhında nasıl tanıdığını şöyle anlatmıştır:
“Komutan hasta, yataktadır, sizi öyle kabul edecek, kusura bakmayın, dediler. Mustafa Kemal çadırda portatif karyolasında oturuyordu. Eşyası bir portatif masa, iki iskemle ve bir de yere serilmiş kurt postundan ibaret. Bir gözünde kan var. Sık nefes alıyordu. Elini sıkarken ateşi olduğunu da hissettim. Zorlukla bir hastanede birkaç gün tedavi görmeye gönderebildik.”1
Acı ve Sıkıntılı Günler
Mustafa Kemal her şeye dayanıyor, katlanıyordu, o yönetimi bizzat eline alacağı günü bekleyecekti. Yoksulluk, sıkıntı, hastalıktan asla yılmıyordu.
Dr. İbrahim Tali Öngören2’in aşağıdaki anısı bunun en canlı örneğidir.
“1911'de Trablusgarp’a saldıran İtalyanlarla Osmanlı Devleti arasında savaş başladığı sırada Yemen’de Kevkeban’da bulunuyordum. Normal görev süremi tamamlayalı iki ay olmuş, büyük hareketler de sona ermişti. Subaylar yavaş yavaş terhis ediliyordu. Benim sıram bir ay sonra gelecekti. Genel Kumandan’a Afrika savaş bölgesine gideceğimi söyleyerek bir ay önce izin aldım. Yemen’de iki ay daha kalması gereken Doktor Operatör merhum Hüseyin Paşa için de izin istedim. Hudeyde’yi ilk defa hafif bombardıman eden Aretoza İtalyan gemisinin savuştuğu günün gecesinde Koreci Hint ortaklığının İngiliz bandıralı küçük bir vapuru ile Aden’e hareket ettik. Bir iki gün içinde British İndia vapuru ile oradan ayrıldık. Süveyş’e Osmanlı Komiserliğine başvurduk. Trablus’a yardım eden Mısırlı bir komiteye bizi tavsiye etti. İskenderiye’de Ali Çetinkaya ve Milletvekili Yusuf Şetvan Beylerle Bingazili Yüzbaşı Hüseyin ve daha bazı gönüllülerden meydana getirdiğimiz kafile ile yola çıktık. Sellum’dan sonra bir gece yolu şaşırmak, bir iki gün susuzluğa katlanmak ve son günlerde yağmurlara tutulmak gibi küçük aksaklıklarla Ekim ayının başlangıcında bir akşamüstü Derne karargâhına vardık. Enver Bey ve Nuri Conker, Mareşal Fuat Paşa oğlu Reşit Beyler ve diğer subaylar tarafından karşılandık.
Enver Bey’in üç hafta önce, Mustafa Kemal Bey’in de on gün kadar önce geçtiklerini İskenderiye’de haber almıştık. Enver Bey kumandanlık görevini üstlenmiş bulunuyordu. Nuri Bey’in Genelkurmay Başkanı, Reşit Bey’in de onun emir subayı olduğunu öğrendik. Ben hiç birisini tanımazdım. İlk tanışmamız orada başladı. Ertesi gün sabah Kumandanı ziyaret ettim. Bana Bingazi bölgesi sağlık görevini verdi. Kendisinden vazifemle ilgili olarak askeri durumu sordum. Harita üzerinde anlattı; not aldım. Doğu cephesinde Seyit Abdülaziz’de Kumandan Mustafa Kemal Bey’in bulunduğunu söylemişti. Bir gün sonra bir kılavuz alarak kendisini ziyarete gittim. Yaveriyle haber gönderdim. Yaver:
‘Kumandan Bey rahatsız yataktadır, sizi öyle kabul edecek, kusura bakmamanızı rica ediyor, diyerek beni sivri bir çadıra götürdü. Mustafa Kemal Bey portatif karyolasında oturuyor. Eşyası bir gezici masa ve iki gezici sandalye, yere serilmiş bir kurt derisinden ibaret! Kumandan Bey’in bir gözünde kan var. Sık nefes alıyor. Elini sıkarken biraz da ateşli olduğunu hissettim. Kendimi takdim ettim ve hemen ateşi ölçmeye davrandım. O bana:
‘Hoş geldiniz, nereden geliyorsunuz, yolculuk nasıl geçti?’ diye soruyordu.”3
1 ATAY, Falih Rıfkı, Babamız Atatürk, 2. Baskı, Doğan Kardeş Matbaacılık, İstanbul 1966.s. 34-35.
2 İbrahim Tali Öngören (1875-1952), Askerî doktor, 1919’da Mustafa Kemal ile beraber Samsun’a çıktı. Elçi, Milletvekili.
3 BANOĞLU, Niyazi Ahmet, Nükte ve Fıkralarla Atatürk, Garanti Matbaası, İstanbul 1967,s. 47-49.
Kaynak: Atatürk’ten Gençliğe Unutulmaz Anılar, Ahmet Gürel, Mayıs 2009