Mustafa Kemal Paşa'nın Fenerbahçe Spor Kulübü'nü ziyareti. (03.05.1918)
Karakter Boyutu
Mustafa Kemal Paşa'nın Fenerbahçe Spor Kulübü'nü ziyareti. (3 Mayıs 1918)
Mustafa Kemal Paşa'nın Fenerbahçe Spor Kulübü'nü Ziyareti
Yıl 1918, Birinci Dünya Savaşı bütün hızıyla sürmektedir. Düşman donanması, Mustafa Kemal'in başında olduğu, savunduğu Çanakkale Boğazı'nı geçememiş ve tam bir yenilgiye uğramıştır. Artık Mustafa Kemal'i başka cephelerde başka savaşlar beklemektedir. Bu arada cepheden İstanbul'a kısa bir tatile gelmiştir ve Fenerbahçe Kulübü'nü ziyaret etmek istemiştir. Bu istek bizzat o yıllarda Anafartalar Kahramanı olarak anılan Mustafa Kemal'den mi gelmiştir, yoksa yakın arkadaşı Fenerbahçe Kulübü Başkanı Sabri Toprak mı onu yönlendirmiştir bilinmemektedir.
Tarih 3 Mayıs 1918. Savaş Osmanlı Devleti'nin başkentinde direkt olarak hissedilmese de sokaklarda gezen üniformalıların çokluğu bunu anımsatmaktadır.
Öğleden sonra Moda'dan Kuşdili'ne giden yolda iki kişi yürümektedir. Bunlardan biri sivil kıyafetli sarı saçlı mavi gözlüdür. Bu, Anafartalar Kahramanı Mirliva (Tuğgeneral) Mustafa Kemal Paşa'dan başkası değildir. Yanında İttihat ve Terakki Partisi Genel Sekreteri ve Büyük Atamız'ın en sevdiği arkadaşlarından birisi olan Sabri Toprak bulunmaktadır. Mustafa Kemal Paşa bu kez de Yıldırım Orduları Grubu Komutanı olarak Filistin Cephesi'ne giderken birkaç günlüğüne İstanbul'a uğramıştır.
Kuşdili Çayırı'nın yanında ki Fenerbahçe Kulübü'nün Kuşdili Lokali'ne gelirler. Çanakkale'de düşmana geçit vermeyerek ünlenmiş artık herkes tarafından tanınan Yıldırım Orduları Komutanı Mustafa Kemal Paşa ile Kulübü ziyarete geleceklerini Sabri Bey önceden bildirdiği için Fenerbahçeliler onu beklemektedir. Önce yorgunluk kahvesi içilir. Ardından da Dr. Hamit Hüsnü ve Elkatipzade Mustafa Beyler ile birlikte lokalin ikinci katında kupaların olduğu bölüm gezilir. Daha sonra Elkatipzade Mustafa Bey kendisine kulüp hatıra defterini uzatır.
Mustafa Kemal Paşa'nın Fenerbahçe Spor Kulübü'nü ziyaretinde şeref defterine yazdığı not. (3 Mayıs 1918)
Mustafa Kemal Paşa'nın Fenerbahçe Spor Kulübü'nü ziyaretinde şeref defterine yazdığı not. (3 Mayıs 1918)
"Fenerbahçe Kulübü'nün her tarafta mazhar-ı takdir olmuş bulunan asarı mesaisini işitmiş ve bu kulübü ziyaret ve erbab-ı himmeti tebrik etmeyi vazife edinmiştim.
Bu vazifenin ifası ancak bugün müyesser olabilmiştir. Takdirat ve tebriklerimi buraya kayd ile mübahiyim."
Ordu Kumandanı
M. Kemal
3.5.1334 (3.5.1918)
"Fenerbahçe Kulübünün her tarafta beğenilip değer verilen, ortaya çıkmış eser ve çalışmalarını duymuş ve bu kulübü ziyaret edip bu işte emeği, yardımı olanları tebrik etmeği görev edinmiştim.
Bu görev ancak bugün yerine getirilebilmiştir. Takdir ettiğimi ve kutladığımı buraya kaydetmekle övünüyorum."
Ordu Kumandanı
M. Kemal
3.5.1334 (3.5.1918)
Atatürk'ün Fenerbahçe Kulübü'nü ziyaretini canlandıran balmumu heykeller.
Son olarak kulüpten ayrılmadan önce limonata içen Ulu Önder Fenerbahçe Kulübü'nde yaklaşık iki saat kadar kalmıştır.
Dönüş zamanı geldiğinde bu kez Fenerbahçe Kürek Şubesi'nin beyaz renkli iki çifte yarış teknesine (fıta) Kurbağalıdere kenarındaki kulübün iskelesinden binilmiştir. Kürekte Elkatipzade Mustafa Bey bulunmaktadır. Mustafa Kemal Paşa Fenerbahçeli'lere son söz olarak:
"Fenerbahçe'ye sonsuz muvaffakiyetler (başarılar) dilerim, Allahaısmarladık" diyerek kulübten ayrılmıştır.
Atatürk Fenerbahçe Kulübü'ne Yardım ediyor:
5 Haziran'ı 6 Haziran 1932'ye bağlayan gece Fenerbahçe'nin Kuşdili'nde ki ahşap lokalinde yangın çıkmıştır. Kulüp binası içindeki, tarihsel fotoğraflar, tüm branşlara ait malzemeler, kulübün tüm evrakları, kütüphane ve mobilyalar bina ile birlikte tamamen yanmıştır. Çok az eşya kurtarılabilmiştir.
Fenerbahçe Kulübü yuvasız kalmıştır. Gazeteler yardım kampanyaları açar. Örneğin Cumhuriyet Gazetesi her gün bağış yapanları adları ile yayınlar. 20 Haziran 1932 pazartesi günü yapılan bağışlarla o güne kadarki bağış toplamının 791 Lira'yı bulduğunu Cumhuriyet Gazetesi'nden öğreniyoruz. 21 Haziran 1932 Salı gününe ait 2917 no'lu Cumhuriyet Gazetesi'nin 1. sayfanın sağ üst köşesinde bir haber dikkati çekmektedir.
"Gazi Hazretleri Fenerbahçe'ye 500 Lira teberru ettiler."
Atatürk'ün Fenerbahçe Kulübüne yaptığı yardımın belgesi.
Atatürk bu tür harcamalarını kesinlikle hep kendi maaşından, hesabından yapardı. Gazeteyi incelediğimizde 10-12 günde yapılan toplam bağış miktarının 791 Lira olduğu görülüyor. Atatürk tek başına 500 Lira göndermiş ve miktar bir anda 1300 Lira'ya çıkmıştır.
Fenerbahçe Kulübü Müzesi'nde yer alan Atatürk'ün bal mumu heykeli.
Fenerbahçe Kulübü Müzesi'nde yer alan Atatürk'ün özel eşyaları.
Fenerbahçe Kulübü Müzesi'nde yer alan Atatürk'ün tabancası.
Fenerbahçe Kulübü'nde Atatürk büstü:
Atatürk büstlerinin her tarafa konulması ve heykelerinin dikilmesi konusunda hassastı. Gösterişli törenlerle yurdun dört bir yanını büstler heykellerle donatmak belli ki o eşsiz kahramana ters geliyordu. Yaşamı boyunca bu tip davranışları özendirmemiş uygun bulmamıştı. İnsanlar onun fikirlerini özümsemeli devrimlerinin bekçisi olmalıydı. Ancak bu konuda istisnalardan bir tanesini Fenerbahçeliler yaşamıştır. Fenerbahçe Kulübü'nün 1 Haziran 1934 yıldönümünde stadına ant içerek bir Atatürk büstü koymak için istemiştir, izini bizzat yine Atatürk kabul etmiş ve olur vermiştir. Fenerbahçe Stadı Türkiye'de Atatürk'ün büstünün konmasına izin verdiği tek stad olma özelliği ve onurunu hala taşımaktadır.
Fenerbahçe Kulübü Müzesi'nde yer alan Atatürk büstü.
Fenerbahçe Stadı'nın 10 yıl süre ile kulübe devrini öngören Gazi Mustafa Kemal imzalı belge.
General Harrington Kupası
Fenerbahçe’nin işgal kuvvetlerine karşı en büyük zaferlerinden biri de “General Harington Kupası” maçıdır. Maç 29 Haziran 1923 günü, Taksim Stadı’nda çok büyük bir seyirci topluluğu önünde oynanmıştır.
Türk gençleri işgal kuvvetleri ile spor, özellikle de futbol sahalarında büyük bir rekabete girişmiştir. İşte Fenerbahçe’de, bu her sınıftan düşman birlikleri içinde pek çok tanınmış futbolcusu bulunan, İngiltere ve Fransa liglerinin hemen hemen en ünlü takımlarında forma giymiş futbolculardan oluşan birbirinden güçlü takımlarla maçlar yapmış ve oynadığı 50 maçın 41’ini kazanıp, 4’ünde berabere kalarak işgal altında bezmiş, ezilmiş Türk halkının yüreğinde bir nebze olsun teselli ve umut tohumları yeşertmiştir.
İşgal Orduları Başkomutanlığı, Fenerbahçe Kulübü'ne karşı özel bir düşmanlık duymaktadır. Çünkü Fenerbahçe takımı yalnız işgal kuvvetlerine mensup takımları peş peşe yenerek halkın milli duygularını şahlandırmakla kalmıyor, aynı zamanda düşman açısından “hayli zararlı” faaliyetlerde de bulunuyordu. İstanbul işgal altındayken Fenerbahçeliler, Kurbağalıdere kenarında kulüp binasının önündeki iskeleye yanaşan motorlarla Anadolu’ya silah kaçırmaktadırlar. Fenerbahçe kulübünün kayıkhanesi bir silah ve cephane deposu haline getirilmiştir. Geceleri gizlice bu kayıkhanenin önündeki ahşap iskeleye yanaşan motorlar buradan yüklenip, gizlice Moda koyuna açılıp, oradan İzmit’e geçerek Anadolu’ya silah ve cephane götürüyorlardı. Fenerbahçe kulübünün bu “zararlı(!) faaliyeti” İşgal Orduları Başkomutanlığı tarafından haber alınır, ancak bunun farkına varan Fenerbahçeliler kayıkhaneyi derhal boşaltarak cephaneyi çevredeki üye ve sporcu evlerine taşımışlardır. Kulübü basan işgal kuvvetleri birlikleri ortada delil bulamamışlardır. Ancak yine de Başkomutanlık tarafından Fenerbahçe kulübüne süngülü bir müfreze bırakılmış ve Fenerbahçe kulüp binası haftalarca işgal altında tutulmuştur.
Tüm çabalara rağmen bir şey elde edememiş olmak, işgal ordularının İngiliz Başkomutanı General Harrington’u oldukça öfkelendirmiştir. Fenerbahçe’ye; hiç olmazsa futbol sahasında acı bir darbe indirebilmek için elinden geleni yapmaktan geri kalmamıştı. Başkomutan Harrington amacına ulaşabilmek için ortaya altın madalyalar konulmuş bir turnuva düzenlenmiş ve turnuva sonunda üç takım ön plana çıkmıştı: Irish Guards, Grenadiers Guards ve Goldstream Guards... Bu üç takımın en seçkin elemanları sıkı bir çalışmaya tabi tutulmuştu.
Bu arada Cebelitarık ve Mısır’daki İngiliz askeri kuvvetlerinden, hepsi de profesyonel birer futbolcu olan dört önemli oyuncu getirtmiş ve adeta bir “İngiltere Milli Takımı” oluşturmuştur. Hedef o kadar büyüktür ki, ortaya konan bir metreye yakın, gümüş işlemeli kupa Başkomutan “General Harrington” adı verilmiştir. “Goldstream Guards” adı altında oluşan bu takım özel şekilde kampa alınarak sıkı bir çalışmaya tabi tutulmuştur. Ve bundan sonra General Harrington tarafından İstanbul gazetelerine şöyle bir ilan verilmişti:
“Gardler Muhteliti Türk kulüplerine meydan okuyor. Galibine, Başkumandanın adını taşıyan büyük bir kupa verilecek bu maça Türk kulüpleri diledikleri gibi takviye de alabilirler.”
Fenerbahçeliler bu meydan okumanın direkt olarak kendilerini hedef aldığını hemen anlamışlardır. Ve yine gazeteler aracılığı ile hemen gereken cevabı vermişlerdir:
“Fenerbahçe Kulübü yalnız kendi kadrosuyla bu maçı şartsız olarak kabul eder.”
İstanbul’da büyük bir heyecan uyandıran bu maç 29 Haziran 1923 günü, Taksim Stadı’nda çok büyük bir seyirci topluluğu önünde oynanmıştır. Bu maçı izlemek üzere “Iron Duck Zırhlısı” ile özel olarak gelen Malta Valisi Lord Plummer’de İşgal Orduları Başkomutanı General Harrington’la birlikte şeref köşesindeki yerini almıştır. Şeref köşesinin önündeki masanın üzerinde de maçın galibine verilecek olan “General Harrington Kupası” durmaktadır.
Fenerbahçe bu tarihi maça, hiç gol yemeden İstanbul şampiyonluğunu kazanan şu ünlü kadrosuyla çıkmıştır:
Şekip Kulaksızoğlu - Hasan Kamil Sporel, Cafer Çağatay - Kadri, İsmet, Fahir - Sabih, Alaeddin Baydar, Zeki Rıza Sporel, Ömer Tanyeri, Bedri Gürsoy.
Büyük bir çekişme içinde başlayan ve hep aynı çekişmeyle geçen maçın ilk yarısını 1-0 yenik kapatan Fenerbahçe, ikinci yarıda coşmuş ve klasik futbolunu ortaya koymaya başlamıştı. 60. dakikada Zeki Rıza’nın golüyle beraberliği yakalayan Sarı-Lacivertli takım bundan sonra daha da açılmıştı. 74. dakikada yine Zeki Rıza (Sporel) çok sert bir şutla Fenerbahçe'yi galip duruma yükseltmiş ve bundan sonra oyunda Sarı-Lacivertli takımın baskısı daha da artmıştı ve Fenerbahçe, güçlü rakibini eze eze yenmişti bu tarihi maçta. Maçtan sonra işgal orduları Başkomutanı General Harrington, adını taşıyan bu büyük gümüş kupayı Fenerbahçe takımı kaptanı Hasan Kamil Sporel’e verirken Taksim Stadı'nda fesler havada uçuşur ve yer yerinden oynar adeta. Fenerbahçeli futbolcular, ellerinde General Harrington Kupası olduğu halde seyircilerin omuzları üzerinde stattan çıkarılmışlar ve Beyoğlu caddelerinde, büyük sevgi gösterileri arasında dolaştırılmışlardır. Bu galibiyet, milli bir zafer etkisi uyandırmıştır. Maç gecesi Lozan Konferansı'nda bulunan Türk Heyetine de bu galibiyet haberi ulaştığında heyet başkanı İsmet Paşa tarafından Fenerbahçe kulübüne; “Heyetimiz namına hepinizi meserretle tebrik eder, gözlerinizden öperim.” diye bir kutlama telgrafı gönderilmişti.
General Harrigton Kupası
Kaynak:
1- Zaman Tünelinde Fenerbahçe, Alp Bacıoğlu, İleri Yayınevi 2007. Sayfa:10-43
2- Cem Ertuğrul, NTV-MSNBC
3- "Fenerbahçe" Dergisi Mart 2003,
Fenerbahçe Spor Kulübü ve Müze Müdürü Alp Bacıoğlu'na katkılarından dolayı teşekkür ederiz.