Mustafa Kemal Paşa Alman Cephesinde
Karakter Boyutu
Mustafa Kemal Paşa Alman Cephesinde
Mustafa Kemal Paşa Alman Cephesinde
Veliaht Vahdettin’le beraber Almanya gezinde ve ateş altında cepheyi gezen Mustafa Kemal Paşa:
“Alman Batı cephesinde Türk ordusuna moral ve güven verecek önemli savaş manzaraları görmek üzere gezdiriliyorduk. Cephede bir karargâha ulaştık. Cephenin en yüksek rütbeli komutanı, renklendirilmiş harita üzerinde hepimize cephenin durumunu açıklıyordu. Sözler, açıklamalar, parlak ve sanatkâraneydi. Vahdettin bu açıklama karşısında etkilendi ve yakınında bulunan bana, kulağıma eğilerek:
-‘Ya buna ne dersin?’ dedi. Derhal karşılık verdim:
-‘Haritada gösterilen bu durumu yerinde görmek istediğinizi belirtiniz.’ Öylede oldu; asıl ateş cephesine gittik. Orada, bize sevgi gösterisin de bulunan küçük ve büyük rütbeli komutanlarla karşılaştık. Bizim cephenin neresini göreceğimizi ve oraya nereden gideceğimizi hemen planlamışlardı. Ben bu planı gördükten sonra, cephe komutanı bize genel durumu açıkladı.
İçinde bulunduğumuz cephe, bize anlatılan cephedir. İzin verir misiniz, bu yaptığınız planı bırakalım ve benim göstereceğim yere gidelim.’ O anda bir karışıklık oldu. Vahdettin, hazırlanan plana göre istenilen yöne yürüdü. Bende de bir asker inadı uyandı, onların peşinden gitmedim. Edinmiş olduğumuz haritalara göre, ateş hattının bir noktasına doğru yürüdüm ve ateş hattı gerisinde bir ağacın altında durdum. Orada genç bir subay ağaç üzerinde gözetleme yapıyordu. Bana eşlik eden Alman subayları da vardı. Gözetleme yapan subay aşağıya indi, gözlemlerini anlattı:
-‘İzin verir misiniz, ben o ağaca çıkayım’ dedim.
-‘Hayhay! Karşılığını verdiler.’ Çıktım, subayın söylediklerini aynen gördüm. Fakat asıl söz konusu edilmesi gereken konu; karşı alınan önlemlerdi. Onu sordum:
-‘Bu düşman karşısında kuvvetiniz, düzeniniz, yedekleriniz nedir? Lütfen açıklar mısınız?’ Ateş hattının saf olan bu subayları ve komutanları, Türk müttefiklerinin bir komutanına gerçeği söylediler. Gerçek şu idi; Piyade kuvvetleri hemen hemen yetersiz bir konumdaydı. Süvari iken piyade gibi kullanmaya mecbur oldukları bir kuvvetten söz ettiler. O da birinci hattın savaşından sonra, yedek kuvvet özelliğini kaybetmişti. Bu bilgiyi aldıktan sonra hayretle, kendilerine pervasızca şöyle seslendim:
-‘O halde tehlikedesiniz!’
-‘Öyle, dediler.’ Bu ateş hattını terk ederken, Vahdettin’in İmparator tarafından eşliğinde memur edilen bir kolordu komutanı beni izliyordu. Günlerden beri ilişki kurduğumuz bu zat benimle ilk defa ilgilenir göründü. Otomobille gideceğimiz noktaya kadar atla gidiyorduk, Alman Kolordu Komutanı yanıma yaklaştı, sordu:
-‘Siz Veliahtın yaveri misiniz?’
-‘Hayır’ dedim.
-‘Ne görevle yanında bulunuyorsunuz?’
-‘Böyle bir görev aldığım için…’
-‘Askeri durumlardan çok iyi anlıyorsunuz. Türkiye’de hiçbir kuvvete komutanlık yaptınız mı?’ Olumlu yanıt verdim:
-‘Mutlaka alaya kadar komuta etmiş olacaksınız’ dedi. Alaya komuta etmiş olduğumu söyledim:
-‘Tümene de komuta ettiniz mi?’ dedi. Sorusuna tekrar ‘evet’ yanıtını alınca:
-‘Beni affediniz, ben Kolorduya Komutanıyım ve sizin babanız yaşındayım. Lütfen en son komuta ettiğiniz kuvveti söyler misiniz?’ Bu temiz kalpli insanı meraktan kurtarmak istedim:
-‘Ben tümen ve kolorduya komuta ettikten sonra, birçok ordulara da komutanlık yapmış bir arkadaşınızdır.’ Bu karşılık, Alman Kolordu Komutanını benim hiç tahmin etmediğim şekilde duygulandırdı:
-‘Affedersiniz şimdiye kadar size yanlış hitapta bulunuyormuşuz. Demek siz ‘Ekselans’sınız!’
Ve Alman ordusunda kolordudan büyük kuvvetlere komuta edenlere ‘Ekselans’ denildiğini de açıkladı. Bu güzel kalpli askerin, konukseverlik süresinin sonuna kadar, yaş farkını unutarak bize çok saygılı olduğunu söylemek isterim.”1
1 Kemal Arıburnu, Atatürk’ten Anılar, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1976. s. 179-182
Kaynak: Atatürk ve Unutulmaz Anıları, Ahmet Gürel, Bülent Türker, Nisan 2009