Mustafa Kemal Fransa’da
Karakter Boyutu
Mustafa Kemal Fransa’da
Mustafa Kemal Fransa’da
Mustafa Kemal komite adamları için bir yük, dayanılması güç, daima tehdit eden bir kimse haline geliyor. Birkaç zaman olsun uzaklaşabilmesini sağlamak gayesiyle kendisini Fransa’daki sonbahar manevralarına gönderiyorlar.
Rahmetli Abidin Daver1 Atatürk’e ait bir hatırasını şöyle anlatmıştı:
“Atatürk’ü ilk defa 1908 yazında henüz Kolağası Mustafa Kemal Bey iken Selanik’te küçük bir gazinoda görmüştüm. Kim olduğunu bilmediğim bu genç, yakışıklı ve girgin kurmay subayı, tılsımlı bir cazibe ile ruhumu kendisine çekmişti.
Onunla ikinci defa, 1910 Eylül’ünde Paris’te Lunapark’ta karşılaştım. Yanında Fethi (Okyar) Bey de vardı. İkisi de smokin giymişlerdi.
Mustafa Kemal Bey Fransız ordusunun Picardie’de yaptığı manevralarda bulunduğu için, çocukluğumdan beri varolan askerlik merakıyla manevralar hakkındaki izlenimlerini sordum;
-‘Uçaklar savaşta önemli roller oynayacaktır. Fransız sahra topçusu mükemmeldi. Fakat Fransız piyadesi kırmızı donlarıyla çok iyi bir hedef teşkil eder. Fransız ordusu lüzumundan fazla ateşli ve atılgan bir saldırma ruhuyla yetiştirilmiştir.’
Havacılık o zaman henüz yeni tutunmuştu. Sadece, o da hava çok elverişli olduğu zaman keşif hizmetlerinde kullanılmakta idi. İtiraf edelim ki, havacılık hakkındaki görüşlerinde isabet olduğuna inanmamıştım Çünkü o yıllarda uçak, henüz yavru bir kuş gibi mütemadiyen boş bir ölüm oyuncağından başka bir şey değildi.
Dört yıl sonra Birinci Dünya Savaşı başladığı zaman onun bütün görüşleri doğru çıktı.”
Mustafa Kemal’in Fransa’dan dönüşünde durum büsbütün fena oluyor. Aykırı görünmesi, durup dinlenmeden dilekçeler yağdırması, bilhassa orduda düzen istemesi iktidardakileri son derece rahatsız ediyor. Her ağızdan çıkan sözün arkasından harekete geçilecek olsaydı, halimiz ne olurdu? Galiba o zaman konuşmaktan vazgeçilecek, sırf icraatla her şey halledilecekti.
Bütün bu olaylar yetişmiyormuş gibi, komite ajanları tarafından Selanik’ten verilen bir habere göre de “Mustafa Kemal Selanik’te bir çevre edinmiş. Buraya devam edenler de sırf alay subaylarından oluşuyormuş.” Keskin tenkitleri yüzünden garnizon subaylarını, Jöntürklere karşı hazırlamakta olduğunu kabul etmek lâzım geliyordu. Bu ebedi asi insana karşı düpedüz mücadele edilemezdi. Fakat komitenin aleyhinde konuşmanın ne demek olduğunu da bir kere kendisine göstermek gerekiyordu.2
1 Abidin Daver, (1886-1954), Galatasaray kulübünün kurucularındandır.
2 Niyazi Ahmet Banoğlu, Yayınlanmamış Belgelerle Atatürk’ün Siyasi ve Özel Hayatı, İlkeleri, 2. Baskı, İstanbul 1981, s. 38-39.
Kaynak: Atatürk’ten Gençliğe Unutulmaz Anılar, Ahmet Gürel, Mayıs 2009