Kazım Karabekir

Kazım Karabekir
Karakter Boyutu

Kazım Karabekir 'in Hayatı

MUSA KAZIM KARABEKİR

Ailesi ve Öğrenim Hayatı
Musa Kazım Karabekir miladi 1882 - Rumi 1298 - yılında İstanbul’un Küçük Mustafa Paşa semtinde dünyaya gelmiştir. Babası, Osmanlı Ordusu’nda paşalığa kadar yükselmiş olan Mehmet Emin Paşa, annesi ise Hacı Havva Hanımdır. Mehmet Emin Paşa görevi nedeniyle pek çok şehir dolaşmış ve son görev yeri olan Mekke’de kolera hastalığına yakalanarak; henüz Kazım beş yaşındayken 1893 yılında vefat etmiştir. Kazım Karabekir’in annesi ise Mehmet Emin Paşa ölünce İstanbul’a göç etmiş ve 1917’de İstanbul’da vefat etmiştir. Kazım Karabekir, ailesiyle birlikte Mekke’ye göç etmeden önce İstanbul’un Zeyrek semtinde İlkokula başlamıştı.

Böylece öğrenim hayatı boyunca Kazım Zeyrek adıyla anıldı. Kazım Karabekir‘de İstanbul’da ailesinin oturduğu Zeyrek semtinden dolayı Kazım Zeyrek adıyla anılmıştır. 1894 yılında İstanbul’da Fatih Askeri Rüştiyesi’ne giren Kazım Karabekir, 1896 yılında bu askeri ortaokulu bitirerek, 1897 yılında da Kuleli Askeri İdadisi’ne girdi. Kazım Karabekir, Askeri Lise’yi 1899’da bitirdi ve ardından askeri lisenin devamı niteliğindeki Pangaltı Harbiye Mektebi’ne 14 Mart 1900 tarihinde girdi. Harbiye’den 6 Aralık 1902’de Mülazım-ı Sani (Teğmen) rütbesiyle, sınıfının birincisi olarak mezun oldu. Kazım Karabekir, bu okulun ardından Harb Akademileri’nin karşılığı olan ve kurmay subay yetiştiren Erkan-ı Harbiye Mektebi’ne devam ederek, 5 Kasım 1905’te bu okulu Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle bitirdi. 10 Kasım 1905’te Edirne'deki II. Ordu’ya daha sonra da 11 Ocak 1906’da III. Ordu’ya verilen Kazım Karabekir; XIII. Süvari Topçu Alayı, XV. Süvari Avcı Taburu ve Manastır Mıntıka Kom.’ lığı Erkan-ı Harbiyesi'nde görev aldı.

Birinci Dünya Savaşı'na Kadar Askeri Faaliyetleri
Daha öncede belirttiğimiz gibi askerlik görevine Manastır’da başlayan Kazım Karabekir, stajını tamamladığı bu bölgede Manastır Mıntıkası Kurmay Başkanlığı’nda görev aldı. Daha sonrada Manastır Mıntıka Müfettişliği’ne tayin olan Kazım Karabekir bu görevi sırasında Rum ve Bulgar çeteleri ile yapılan çatışmalarda bulundu ve Bulgar çetesinin imhasında gösterdiği başarılardan dolayı 19 Ağustos 1907‘de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) rütbesine yükseltildi. Kazım Karabekir bu başarısının ardından 6 Eylül 1907’de İstanbul Harb Okulu Tabiye Öğretmen Yardımcılığı’na atandı. 19 Kasım 1908 tarihinde Edirne’deki II. Ordu’nun III. Piyade Tümeni Kurmay’lığında görev alan Kazım Karabekir, 31 Mart Vakası’nın meydana gelmesi üzerineHarekat Ordusu’na katılarak Mürettep II. Fırkanın Kurmay Başkanı olarak İstanbul’a geldi. 1 Nisan 1910’da Arnavutluk Ayaklanması’nın bastırılması için düzenlenen Mürettep Kolordu’da I. Şube Müdürü ve 15 Ocak 1911’de X. Edirne Tümeni Kurmay Başkanlığı’nda görevlendirildi. Soyadı kullanımının gerçekleşmediği bu döneme kadar Kazım Zeyrek olarak anılan Kazım Karabekir, 15 Nisan 1911’de Harbiye Bakanlığı’na verdiği dilekçe ile atalarının ismi olan Karabekir namını soyadı olarak aldı. Kazım Karabekir, 9 Nisan 1912’de Bulgar Hududu Edirne Kısmı Komiserliği’ne atandı ve 27 Nisan 1912’de Binbaşı rütbesine yükseltildi. I. Balkan Savaşı sırasında Edirne/Kale Muharebeleri’nde (18 Ekim 1912 - 26 Mart 1913) X. Tümenin Kurmay Başkanlığı’nı yapmıştır. Bu savaş sırasında Edirne Kalesi’nin teslim olması ile 28.500 kişi  Bulgarlar tarafından esir edildi. Kazım Karabekir’de 22 Nisan 1913’te Bulgar’lara esir düştü.

21 Ekim 1913’te Bulgaristan ile imzalanan antlaşma sonucu esirlikten kurtulan Kazım Karabekir; 2 Aralık 1913’te Balkan Savaşı sırasında, Rus halkının uğradığı zararın tespiti için oluşturulan Türk – Bulgar - Rus karma komisyonunda Türk Temsilcisi olarak bulunan Kazım Karabekir daha sonrada General Liman Von Sanders başkanlığında, Türk Ordusu’nun ıslahı amacı ile gönderilen Alman Askeri Heyeti İstanbul’a gelince, 11 Ocak 1914’te Genel Kurmay İstihbarat Şubesi Müdür Yardımcılığı’nda görevlendirildi. 28 Mayıs 1914’te Birinci Dünya Savaşı öncesinde Kazım Karabekir, uzunca bir dönem Avrupa’ya gönderildi. Bu görev Viyana, Münih, Hamburg, Paris ve İsviçre’yi kapsıyor ve buralardaki Askeri Ataşelerin nasıl çalıştıklarını yerinde incelemek amacını taşıyordu.

Birinci Dünya Savaşı Başlarında Askeri Faliyetleri
Avrupa’nın genel bir savaşa sürüklendiği bu dönemde Kazım Karabekir görevli olarak Paris’te bulunmaktaydı. Fakat bu durumu fark eden Kazım Karabekir, 14 Temmuz 1914’te İstanbul’a geri dönerek; 3 Ağustos 1914’te Genel Kurmay II. (İstihbarat) Şube Müdürü olarak görevlendirildi. Karabekir’in savaş konusundaki düşünceleri; “İstanbul ve Çanakkale boğazlarını kuvvetlendirmek, Boğazlardaki kuvvetleri desteklemek, Savaşa girmekten mümkün olduğunca kaçınmaktı.” Kazım Karabekir, Genel Kurmay’daki görevini devam ettirirken, Konya’ya bir soruşturma sebebiyle gönderilmişti. 9 Aralık 1914’te Yarbay rütbesine yükseltildi. Yarbay Kazım Karabekir, 6 Ocak 1915’te Mürettep I. Kuvve-i Seferiye Komutanı olarak İran Harekatına gönderildi. Karabekir, Halep’e geldiğinde, III. Ordu’nun Sarıkamış’da büyük bir felakete uğramış olduğunu, komutasına verilen kuvvetlerin Doğu Cephesi’ne kendisinde Süleyman Askeri Bey’in yerine Irak Havalisi Kuvvetleri Komutanlığına ve Basra Valiliğine atandığını öğrendi. Böylece Süleyman Askeri Bey’in yerine geçmek üzere İstanbul’a geldi.

Çanakkale Cephesi’nde Askeri Faliyetleri
Karabekir Paşa, 6 Mart 1915 tarihinde İstanbul’a gelince V. Kolordu’ya bağlı İstanbul - Kartal’da bulunan XIV. Tümen Komutanlığına atanmıştır. Bu görevde bulunduğu esnada Kazım Karabekir, Maramara Denizi ve Karadeniz kıyılarının tahkimatı ile uğraşmıştır. Ancak XIV. Tümen’in Çanakkale‘ye - Gelibolu’ya - gönderilmesi ile bu bölgede Seddülbahir ve Kereviz Deresi’ndeki (12-13 Temmuz 1915) savaşlarda bulunmuştur. Kazım Karabekir’in Kereviz Dere’de bulunduğu sıralarda Fransızlar, Haziran’dan itibaren Zığın Dere ve Kereviz Dere bölgelerinde taarruzlar yapmakta idi. Fransızların amacı; Türk Ordusu’nun dikkatini güney bölgesine çekmekti. Böylece Ağustos ayında Anafartalara yapılacak olan çıkarmanın başarısını garanti altına almak istiyorlardı. Fransızların planı amacına ulaştı ve Türk Kuvvetleri’nin çoğu güney bölgesine kaydırıldı. Bu amacın gerçekleşmesi için İngilizler I. Tüm. ile Türk kanadına, Kereviz Dere bölgesine, 12 Temmuz sabahı saat 07:00’de taarruza başladılar. Türk Tümenleri batıdan itibaren XI., I., VII. ve IV. Tüm.’ler cephede, VI. Tüm. geride bekletilmekte idi. VII. Tümen cephesine taarruz eden İngiliz Tüm.’nin her iki günündeki taarruzları da başarısızlıkla sonuçlandı. IV. Tümen cephesine taarruz eden Fransızların taarruzları ise beklemedeki VI. Tüm.’inde bölgede kullanılması üzerine gelişme gösteremedi. Birkaç metrelik ileri geri hareketler şeklinde gelişen muharebede oldukça fazla kan döküldü ve Türk kaybı 9700 kişiye ulaştı. Karabekir, Kereviz Dere Muharebeleri sırasında V. Kolordu Komutanlığına bağlı – yarbay rütbesiyle - XIV. Tümen Komutanı olarak bulunmaktaydı. Bu görevi sırasında 6 -13 Ağustos 1915 Muharebelerinde de görev almıştır. Bu muharebeler sırasında düşman Arıburnu ve Anafartalar bölgesine, çıkarma ile takviye ederek yapacağı taarruza karşılık güney cephesinden Türk Kuvveti kaydırılmasın diye 6 - 7 Ağustos günleri bu cephenin merkezine Kirte istikametine taarruzlar düzenlediler. Ancak her iki taarruzda zayiat verilerek püskürtüldü. Sonraki küçük çaptaki taarruzlarda sonuçsuz kaldı. Bundan sonrada bu cephede düşmanın tahliyesine kadar mevzii muharebeleri devam etti. Böylece düşman, çıkarmanın ilk günü almayı planladığı Alçıtepe’yi ele geçiremedi. Her yönden sayıca üstün olmasına karşın Türk direnişi karşısında sadece 5. Km. ilerleyebildi. Bu muharebeler sırasında düşmana karşı 3,5 ay başarıyla savaşan Karabekir, askeri kişiliği açısından takdir topladı. Kazım Karabekir Paşa, Eylül 1915 - 9 Ocak 1916 Mevzi Muharebeleri’nde Güney Grubu Komutanlığına bağlı II. Bölge Komutanlığı’nda XIV. Tümen Komutanı olarak görevlendirildi. Muharebeler devam ettiği sırada XIV. Tümen 11 Ocak 1916’da bölgeden ayrıldı.

1915 Sonrası Askerı Faaliyetleri
Çanakkale Cephesindeki taarruz savaşlarının, siper muharebelerine dönüşmesi ile birlikte Karabekir Paşa, Gelibolu’dan alınarak 26 Ekim 1915’te İstanbul’daki I. Ordu Kurmay Başkanlığı’na atandı. Bu görevinden Liman Von Sandersd’in çabalarıyla alındı. Kazım Karabekir’ den daha kıdemli Alman subayların olduğunu söyledi. Daha sonrada Irak Cephesine gönderildi. Bu arada Kazım Karabekir Paşa, Gelibolu’daki başarılarından dolayı 14 Aralık 1915’te Miralay ( Albay ) rütbesine yükseltildi. 24 Nisan 1916’da Kut’ül Amara’yı kuşatmakta olan XVIII. Kolordu K. olarak görevlendirildi. Kazım Karabekir, Cafer Tayyar ile o yıllarda yapılabilen karşılıklı yer değiştirme usulü ile Kafkas Cephesindeki II. Kor. Kom. Olarak atandı. Bu Kolordu; Van Gölü’nün güney mıntıkası, Bitlis, Muş, Murat Çayı arazisini müdafaa etmekle yükümlüydü. Bu dönemde Osmanlı Devleti, toplam dört kolordusu olan iki ordusunu Van gölü ile Karadeniz arasında bulundurmaktaydı. Bu orduların en aşağı tarafta olanı Kazım Karabekir’in komutanı olduğu II. Kolordu idi. Bu kolorduda on aya yakın bir süre görev yaptı ve oldukça başarılı oldu. 31 Ekim 1920’de Ferik ( Korgeneral ) rütbesini aldı. İstiklal harbimiz esnasındaMustafa Kemal’e Erzurum’da emrindeki askerleriyle destek olmuş Yunan taarruzlarında ön saflarda yer almıştır. 3 Aralık 1921’de TBMM Murahhası sıfatıyla Gümrü Antlaşması’nı imzaladıktan sonra; 18 Ekim 1921‘de biten Kars Konferansı’na Türkiye Baş Murrahası olarak katıldı. Ayrıca bu konferansa başkanlık yaparak; 13 Ekim 1921’de Kars Antlaşmasını imzaladı.

15 Ekim 1922’de Ankara’ya gelen Kazım Karabekir, Edirne Milletvekili sıfatı ile meclis çalışmalarına devam etti. 17 Şubat 1923’de – Türkiye’de ilk defa - toplanan İzmir İktisat Kongresine başkanlık yaptı ve 29 Haziran 1923’de TBMM’nin İkinci Devresi’nde İstanbul Milletvekili seçildiği dönemde; Doğu Cephesi komutanlığı görevini de fiili olarak devam ettirmekte idi. 21 Kasım 1923’de “Milli Mücadelemizde Siyasi ve Savaş Yararlılığı” görülenlere verilen yeşil ve kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi. Kazım Karabekir, 21 Ekim 1923’de son askeri görevi olan I. Ordu Müfettişliği’’ne atandı. 26 Ekim 1924’de bu görevinden istifa ederek sadece siyasi alanda faaliyet gösterdi.

Başkomutan Mustafa Kemal, annesi Zübeyde Hanım'ın mezarını Mareşal Fevzi Çakmak ve Kazım Karabekir Paşa'larla ziyaret ediyor. (27 Ocak 1923)

Başkomutan Mustafa Kemal, annesi Zübeyde Hanım'ın mezarını Mareşal Fevzi Çakmak ve Kazım Karabekir Paşa'larla ziyaret ediyor. (27 Ocak 1923)

Siyasi Faliyetleri
Kazım Karabekir, 17 Kasım 1924’de TPCF (Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası) kurucuları arasında yer alarak; bir süre sonrada bu partinin başkanı oldu. İsmet (İnönü) Bey Hükümeti’nin Takrir-i Sukün Kanunu çıkarmasından sonra Doğuda Şeyh Sait İsyanı çıkmış ve bu isyanda TPCF’nin de rolü olduğu iddia edilmişti. Böylece 5 Haziran 1925’de Bakanlar Kurulu kararı ile TPCF kapatıldı. Ayrıca Kazım Karabekir, bu dönemde Mustafa Kemal’e düzenlenen (İzmir’de) suikast ile ilgili olarak İstiklal Mahkemesi’nde yargılanıp, beraat eti. Bu dönemde İsmet İnönü tutuklanalarının hepsinin Terkki Perver partisi üyeleri olmalarından dolayı telaşa kapılmış ve hiçbir delil bulunmayışını göz önünde bulundururak Paşaların serbest bırakılmalarını İstiklal mahkemelerinden istemişti. Fakat bu kabul olunmadığı gibi İsmet Paşa’nın da tevkifine kalkışıldı. Duruma Mustafa Kemal el koyarak bu yanlışlığı düzeltti Kazım Karabekir TBMM’nin ikinci Dönemi sona erince milletvekilliğine son verilmiş ve ordu açığında iken 5 Aralık 1927’de emekli olmuştur. Bu dönemden sonra uzun bir süre politikadan uzaklaşarak inzivaya çekilen Karabekir Paşa, yönetimle olan anlaşmazlığı yüzünden sıkıyönetim altında tutulması istenen 84 kişilik listenin başında yer aldı. Belki de en sıkıntılı yıllarını bu dönemde geçiren Kazım Karabekir, sıkıntılı günlerin ardından 1939’da İstanbul Milletvekilliği’ne seçildi. 1943 - 1946 yıllarında milletvekili olarak yerini korudu ve 5 Ağustos 1946’da yapılan BMM başkanlık seçimlerimde Meclis Başkanı seçildi. Kazım Karabekir, 26 Ocak 1948 yılında - 66 yaşında iken - geçirdiği bir kalp krizi sonucu, Ankara’da vefat etti. Kazım Karabekir Paşa, askerlik yaşamı boyunca önemli başarılar kazanmış bir Türk Komutanı ve siyasi bir kişiliktir. Askerlik yaşamı boyunca M. Kemal’in askeri yönden Kazım Karabekir Paşa’dan ordunun her kademesinde yararlandığını görmekteyiz. Mustafa Kemal Hilafet konusunda bir fikir ayrılığı yaşadığını saymazsak Mustafa Kemal ile aynı fikirde bir yolda ilerlediğini söyleyebiliriz.

 Kurtuluş Savaşı'nın kahraman komutanları ve I. Ordu'nun subayları. (18 Ocak 1923)

 Kurtuluş Savaşı'nın kahraman komutanları ve I. Ordu'nun subayları. (18 Ocak 1923)

Eserleri
Bulgarca, Fransızca, Almanca ve Rusça bilen Kazım Karabekir’in eserleri şunlardır:
• Sırp-Bulgar Seferi,
• Osmanlı Ordusunun Taarruz Fikri,
• Ermeni Mezalimi,
• Erkan-ı Harbiye Vezaifinden İstihbarat,
• İstiklal Harbimizin Esasları,
• Cihan Harbine Neden Girdik? Nasıl Girdik? Nasıl İdare Ettik?,
• İttihat ve Terakki Cemiyeti,
• Paşaların Kavgası,
• Paşaların Hesaplaşması,
• Ermeni Meselesi,
• Sarıkamış-Kars ve Ötesi,
• İstiklal Harbimiz I-II

Nişan Madalya ve Takdirnameleri
• Beşinci Rütbeden Mecidi, İkinci Rütbeden Kılçlı Mecidi ve İkinci Rütbeden Kılıçlı Osmani Nişanları
• Harp Gümüş Muharebe Liyakat, Gümüş Muharebe İmtiyaz, Altın Muharebe Liyakat, Altın Maarif Madalyaları,
• Alman İkinci ve Birinci Rütbeden Demir Salip, İkinci Rütbeden Kron Dö Prus, Avusturya- Macaristan üçüncü sınıf Askeri meziyet Salip ve İkinci Rütbeden demir Taç Nişanları
• İstiklal Madalyası

Bu yazıyı paylaş
Kapat
0/0
Kazım Karabekir