Halep’te Türk Ordusu’na İhanet
Karakter Boyutu
Halep’te Türk Ordusu’na İhanet
Halep’te Türk Ordusu’na İhanet
Mustafa Kemal Paşa bir müddet doktorların ısrarı üzerine Viyana ve Karlsbad’da tedavi edildikten sonra, 4 Ağustos 1918 tarihinde İstanbul’a döndü. Padişah ölmüş, yerine Vahdettin geçmişti. Mustafa Kemal Paşa seyahatteyken ona yapmış olduğu telkinlerden bir netice çıkacağını umuyordu. Padişah Başkomutanlığı doğrudan doğruya üstüne alabilir, memleketini felaketten kurtarmak çabasında bulunabilirdi. Fakat yeni Padişahtan hiçbir şey beklemek doğru olmadığını anlamakta gecikmedi.
Suriye’de durum kötüydü. Alman generali geri alınmış, fakat yerine yine bir Alman generali getirilmişti. Mustafa Kemal Paşa’yı tekrar Yedinci Ordu Komutanlığına tayin ettiler. İstanbul’dan hiçbir ümidi kalmadığı için, orduya faydalı olabilecek son görevlerini yapmak üzere komutanlığı kabul etti ve Suriye’de Nablus’a gitti.
Cepheyi biraz dolaştıktan sonra gördü ki artık her şey bitmiştir. İngilizler hücuma kalktıkları zaman yapabilecek hiçbir şey kalmamıştır. Kendisi diyor ki:
-“Düşününüz, yüzlerce kilometre uzanan bir cephe üzerinde üç ordu. İsimleri ordu… Zayıf, dağınık bir takım kuvvetler.”
İlk işi elindeki kuvvetleri bir araya toplamak olmalıydı. Karlsbad’da tam tedavi görmediği için de hastaydı. On beş gün yatakta kaldı.
Bir gün kendisine İstanbul’dan gelen raporları okuyorlardı. Bu raporlarda bir İngiliz esirin söyledikleri dikkatini çekti:
-“Bir daha okuyunuz” dedi.
Anladı ki, İngilizler hemen o günler de bütün cephe boyunca hücuma geçeceklerdi.
-“Biraz sonra ordu kurmay heyetini görmek istiyorum” dedi.
Yatağından kalktı, giyindi. İş odasına gelerek bir ordu emri hazırlattı. Bu emirde düşmanın 19 Eylül’de hücuma geçeceğini söyleyerek, ordunun alacağı önlemlerin ne olacağını bildiriyordu. Ordusuna verdiği emri, Ordular Gurubunun başındaki Alman komutanına da yollamıştı. Mustafa Kemal Paşa’nın tahminlerine inanmadı ve güldü.
Ama o, kendi kuvvetlerine emirlerini verdi. 19-20 Eylül gecesi İngilizler top ateşiyle hücuma geçtiler, Yedinci Orduların sağındaki orduyu yardılar ve esir ettiler. Düşman süvarileri, boş kalan cepheden geçerek Gurup Komutanı Alman Mareşalinin karargâhını bastı. Komutan kendini güç kurtarabildi.
Mustafa Kemal Paşa bin güçlük içinde, nehirden geçerek, çöllerden aşarak ordusunu Şam’a kadar getirdi. Hemen sezdi ki şehir, Türkleri arkadan vurmak üzeredir.
Bu sırada ona Şam’daki Yedinci Orduyu başkasına bırakıp, Rayak’taki kuvvetlerin başına geçmesi için emir verdiler. Trenle Rayak’a gitti. Kuvvetler darma dağınıktı. Askerlerini güvendiği subayların idaresinde derledi, toparladı.
Şam’daki komutan, kuvvetleri bırakarak kaçmıştı. Mustafa Kemal Paşa gördü ki orduda emir komuta kalmamıştı. Herkes başının çaresine düşmüştü. Şam ve Rayak’taki kuvvetlerin hepsini kendi idaresine alarak, Halep’e doğru çekip kurtarmaya karar verdi. Kuvvetleri Halep’te topladı. Yüzyıllardan beri Türklerin idaresinde yaşayan Filistin’i, Suriye‘yi ve daha önce de Hicaz’ı kaybetmiştik. Türklüğün Arap dünyasıyla artık alakası kalmamıştı.1
1 ATAY, Falih Rıfkı, Babamız Atatürk, 2. Baskı, Doğan Kardeş Matbaacılık, İstanbul 1966, s. 54-57.
Kaynak: Atatürk’ten Gençliğe Unutulmaz Anılar, Ahmet Gürel, Mayıs 2009