Ali Fuat Cebesoy

Ali Fuat Cebesoy
Karakter Boyutu

Ali Fuat Cebesoy'un Hayatı

ALİ FUAT CEBESOY

Korgeneral Ali Fuat Cebesoy**, Atatürk’ün yakın arkadaşlarındandı. Birinci Dünya Harbi’nde Atatürk, 7’nci Ordu Komutanı iken Ali Fuat Paşa da bu ordunun kuruluşundaki 20’nci Kolordu’nun komutanıydı.

Ali Fuat, İstiklal Harbi’nin ilk yıllarında Atatürk’ün Batı’daki dayanağıydı. Memleketin, içinde bulunduğu koşulları dikkate almayan Padişah’ın ve İstanbul Hükümetinin baskılarına boyun eğmeyerek askerlikten ayrılan Mustafa Kemal Paşa’ya bağlılığı sürmüş ve isteklerini emir sayarak bütün gücüyle yerine getirmeye çaba sarfetmiştir. Sonraları bazı konularda anlaşamamışlarsa da Atatürk’e sevgi ve saygısı asla eksilmemiştir.

Barış döneminde, askerlikle, politikacılık arasında kararsız tutumu, özellikle “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası” Genel Sekreteri olmasına rağmen gericilerin bu partide yuvalanmasına mâni olamayışı Atatürk’ü çok üzmüştü. Atatürk’e karşı düzenlenen suikast olayına adının karışması da bu üzüntünün artmasına neden olmuştur.

Ali Fuat Paşa’nın ve diğer yakın arkadaşlarının aklanması üzerine, zamanla Atatürk’le eski yakınlıkları tekrar oluşmuş; Milletvekili, Bakan ve Meclis Başkanı olarak hizmet olanağına kavuşmuştur.

A. ALİ FUAT CEBESOY’UN YAŞAMI 1. Doğumu ve Orta Öğrenimi:

Ali Fuat Cebesoy, 1882 (1298) yılı Eylül ayında İstanbul’da doğmuştur. Türkiye Cumhuriyeti ilk Bayındırlık Bakanı E. Korgeneral İsmail Fazıl Cebesoy’un oğludur. Evlenmemiştir. İlk öğrenimini Erzincan’da, orta öğrenimini İstanbul’da Saint Joseph Lisesinde yapmıştır.

2. Ali Fuat Cebesoy’un askerî yaşamı:

1899 (1315) de imtihanla Harp Okulu’na girmiş 9 Ocak 1901’de okulu bitirmiş, Harp Akademisi’nde öğrenimini sürdürerek 11 Ocak 1905’te Kurmay Yüzbaşı olmuş ve 5’nci Orduya atanmıştır. Bu ordu karargahında bir süre çalışmış, Beyrut 3’ncü Nişancı Taburu’nda, Selanik’teki 28’nci Süvari ve 15’nci Topçu Alaylarında stajlarını yaptıktan sonra 1906’da Kolağası olmuş, 1908 yılına kadar Selanik’te 3’ncü Ordu Müfettişliği Karargahı’nda çalışmıştır.

13 Mart 1908, 9 Ocak 1909 tarihleri arasında 3’ncü Süvari Tümeni Kurmay Başkanlığı’nda ve Karaferya Bölgesi Komutanlığı’nda bulunmuş ve eşkiya takibinde gösterdiği başarı nedeniyle dördüncü rütbeden Mecidi Nişanı ile ödüllendirilmiştir.

1909 yılı başında Roma Askerî Ataşeliği’ne atanmış, 1 Ekim 1911 ‘e kadar orada kalmış, 1911’de Binbaşı olmuştur. Trablusgarp Harbi sırasında Adriyatik sahillerinde toplanan kuvvetlere silâh ve cephane göndermek üzere Avrupa’da ek görevler almıştır.

Ali Fuat Bey, Manastır’daki Ordu ve Üsküp’te 3’ncü Kolordu Karargahlarında bulunmuştur. Bu sırada, Tugay Komutanı olarak Arnavutluk ayaklanmasına katılmış, gösterdiği başarılar nedeniyle dördüncü rütbeden Osmanî ve üçüncü rütbeden Mecidi Nişanlarıyla ödüllendirilmiş rütbesi de Binbaşılığa yükseltilmiştir.

1 Ekim 1911’de Garp Ordusu 1’nci Şube Müdürlüğü’ne, 20 Şubat 1912’de 1’nci Kolordu Kurmay Başkanlığına, sonra da 7’nci Kolordu Kurmay Başkanlığı’na atanmıştır. İpek ve Yakova’nın asilerden arındırılması için 7’nci Kolorduca teşkil edilen müfrezenin komutanlığını yapmış, 10 Kasım 1912 - Mart 1913 tarihleri arasında 23’ncü Tümen Komutan Vekili olarak Yanya savunmasına katılmıştır. Bu harekatta üç yerinden yaralanan Binbaşı Ali Fuat Bey Yarbaylığa yükseltilmiştir.

Yanya Kalesi’nin düşmesine rağmen Ali Fuat Bey’in komutasındaki Pizani kahramanları mevzilerini sonuna kadar savunmuşlar, ancak Başkomutanlığın emriyle çekilmişlerdir.

15 Ocak - 19 Eylül 1914 tarihleri arasında Şam’daki 8’nci Kolordu Kurmay Başkanlığı’nda bulunan Yarbay Ali Fuat Bey, Birinci Dünya Harbi’nin başlaması üzerine 19 Eylül 1914’te Şam’daki 25’nci Tümen Komutanlığına atanmış ve tümeniyle Birinci Kanal Harekatı’na katılmıştır. Buradaki başarıları nedeniyle 1915’te Albay olmuş, Harp ve Muharebe Gümüş Liyakat Madalyalarıyla ödüllendirilmiş, Alman Devleti de İkinci Demir Salip Nişanı’nı vermiştir.

Tümeniyle Çanakkale bölgesine intikal eden Albay Fuat Bey, Seddülbahir Muharebelerinin son safhasına katılmış ve Muharebe Gümüş İmtiyaz Madalyası ile ödüllendirilmiştir.

20 Ocak - 30 Eylül 1916 tarihleri arasında 14’ncü Tümen Komutanı olarak Kafkas Cephesi’ndeki muharebelere katılan Albay Ali Fuat Bey, Çapakçur Muharebelerinde gösterdiği başarı nedeniyle Altın Liyakat Madalyası ile ödüllendirilmiştir.

30 Eylül 1916’da 5’nci Tümen Komutanlığı’na İkinci Gazze Muharebesi’nden sonra 20’nci Kolordu Komutanlığına atanmıştır. Alman Devleti tarafından kendisine ikinci rütbeden Kılıçlı Askerî Liyakat Nişanı verilmiştir.

12 Ocak - Nisan 1917 tarihleri arasında 2’nci Ordu Kurmay Başkanlığı, Nisan -30 Haziran 1917 tarihleri arasında, Üçüncü Gazze ve Filistin Muharebelerinde Cephe Komutan Yardımcılığı ve Kudüs müdafiliği yapmış Muharebe Altın İmtiyaz Madalyası ile ödüllendirilmiş. 1917’de Mirliva (Tümgeneral) olmuş, Alman Devleti de Birinci Demir Salip Nişanı’nı vermiştir.

30 Haziran 1917 - 9 Eylül 1919 tarihleri arasında tekrar 20’nci Kolordu Komutanlığı yapan Ali Fuat Paşa bir süre 7’nci Ordu Komutanlığı’na da vekâlet etmiştir.

Birinci ve İkinci Salt Muharebelerinde gösterdiği başarı nedeniyle 1918’de Kılıçlı İkinci Mecidi ve Kılıçlı İkinci Osmanî Nişanlarıyla ödüllendirilmiş, Alman Devleti Kırmızı Kartal, Avusturya -Macaristan İmparatorluğu da Demir Taç Nişanı vermişlerdir.

Eylül 1919 - Haziran 1920’de 20’nci Kolordu Komutanlığı görevi saklı kalmak üzere Batı Anadolu Genel Kuva-yı Milliye Komutanı olarak görev yapmış; 26 Haziran - 10 Kasım 1920’de Batı Cephesi Komutanı adı altında görevini sürdürmüş aynı zamanda TBMM üyesi (milletvekili) olmuştur. Buradaki hizmetleri nedeniyle Kırmızı Yeşil Şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir.

20 Kasım 1920 - Nisan 1922’de TBMM Hükûmeti’nin Moskova Büyükelçiliği görevinde bulunmuş, dönüşünde 21 Ekim 1923’e kadar TBMM İkinci Başkanlığı yapmış Cumhuriyet’in ilanından sonra rütbesi Korgeneralliğe yükseltilerek 2’nci Ordu Müfettişliğine atanmıştır. (Meclis kararıyla, buradaki görevleri saklı kalmak üzere süresiz izinli sayılmıştır.)

31 Ekim 1924’te Ordu Müfettişliği’nden istifa etmiş ve Ankara Milletvekili olarak Meclis’e dönmüştür.

1 Ekim 1927’de, yasama görev süresi sona erdiğinde, ordu açığına alınmış 5 Aralık 1927’de askerlikten emekliye ayrılmıştır.

Sivil Hayattaki Görevleri:

Büyük Millet Meclisi’nin IV, VIII. dönemlerinde Konya Milletvekili, IX. dönem Eskişehir Bağımsız Milletvekili, X. ve XI. dönemlerde Bağımsız İstanbul Milletvekili, 3 Nisan 1939-9 Mart 1943’te Bayındırlık Bakanı, 9 Mart 1943-5 Ağustos 1946’da Ulaştırma Bakanı, 20 Ocak 1948 - 1 Kasım 1948’de Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı oldu. 10 Ocak 1968’de İstanbul’da öldü. Geyve Ali Fuat Paşa Camiî avlusunda yatıyor.

Fransızca ve Almanca biliyordu.

Ali Fuat Paşa’nın eserleri: Milli Mücadele Hatıraları, Moskova Hatıraları, Birüssebi - Gazze Meydan Muharebesi ve 20’nci Kolordu, Sınıf arkadaşım ATATÜRK, Siyasi Hatıralar, Mustafa Kemal Milli Lider.

B. ALİ FUAT CEBESOY’UN KURMAYLIK VE KOMUTANLIK NİTELİKLERİ:

1. Kurmaylık Nitelikleri:

Ali Fuat Bey, ciddî, çalışkan, dürüst, bilgili, cesur, iki lisan bilen ve eser veren bir kurmay subaydır.

Çeşitli karargahlardaki kurmay görevlerinde başarılı olmuş, kendisini astlarına saydırmış, üstlerine sevdirmiştir.

2. Komutanlık Nitelikleri:

Tümen ve kolordu komutanı olarak birliğini ağır muharebe şartlarında selâmete ulaştırmıştır. Yaşadığı dönemde cereyan eden harplerin ve muharebelerin hemen tümüne katılmış, tecrübeli bir komutandı.

İstiklal Harbi’nin başlangıcında Genel Kuva-yı Milliye Komutanı olarak başarılı olmuş, fakat Batı Cephesi Komutanıyken, Genelkurmay Baş-kanı’nın karşı çıkmasına rağmen Gediz taarruzunu yapması ve birliğinin yenilgiye uğrayarak çekilmesi nedeniyle astlarının güvenini kaybetmiş ve Cephe Komutanlığından alınmıştır. Moskova Büyükelçiliği’nden dönüşünde 1’nci Ordu Komutanlığı’nı kabul etmeyip, sonradan politikadan hoşlanmadığını söyleyerek 2’nci Ordu Komutanlığını istemesi bir yıl geçince Meclis’teki görevine döneceğini söyleyerek ordu komutanlığından istifa etmesiyle eski ve yakın arkadaşı Mustafa Kemal Paşa’nın güvenini kaybetmiştir.

(İstiklal Harbi sırasında ve savaştan sonraki dönemde Mustafa Kemal Atatürk’le aralarında beliren anlaşmazlıkları, ilgili bölümde göreceğiz)2

C. ALİ FUAT CEBESOY’UN KATILDIĞI HARPLER VE MUHAREBELER: 1. Osmanlı - İtalyan Harbi’nde Ali Fuat Cebesoy

1911’de Trablusgarp Muharebesi sırasında Adriyatik sahilinde toplanan kuvvetlerin bağlı olduğu Manastır’daki Ordu ve Üsküp’teki 3’ncü Kolordu Karargahlarında bulundu, sonra Trablusgarb’a silâh ve cephane sağlamak üzere Avrupa’ya gönderildi.

Üsküp’te bulunduğu sırada çeşitli birliklerden kurulan bir tugaya komuta etmiş ve Arnavutluk isyanının ilk safhasının bastırılmasında rol oynamıştır.

2. Balkan Harbi’nde Ali Fuat Cebesoy

Kur. Bnb. Ali Fuat Bey, 1 Ekim 1911’de Garp (Batı) Ordusu Harekât Şube Müdürlüğü’ne atanmış 20 Şubat 1912’de bu görevden ayrılarak çeşitli kurmay görevlerinde bulunmuştur. 29 Eylül - 10 Kasım 1912’de Batı Ordusu kuruluşundaki İşkodra, sonra Yanya Kolordularının Kurmay Başkanlıklarını, 10 Kasım 1912 - Mart 1913’te de Yanya Kolordusu kuruluşundaki 23’ncü Tümenin Komutan Vekilliği’ni yapmıştır. (Yanya Kolordusu Yunan Cephesi’ndeki birliklerdendir.) Batı Ordusu, 16 Ekim 1912’de harekete geçtiğine göre Kur. Bnb. Ali Fuat Bey, Balkan Harbi süresince 23’ncü Tümen’e komuta etmiş sayılır. Bu kuruluşun hemen her kademesinde görev yapmış bir kurmay subay olarak da birliğine ve harekât plânlarına egemendi.

Balkan Harbi, Sırp ve Bulgarların 14 Ekim 1912’de nota vermeleri ve birliklerinin sınırlarımıza tecavüzleri üzerine 16 Ekim 1912’de, Doğu ve Batı Ordularının harekete geçmeleriyle başladı.

Sırplar Türk ordusunun bu beklenmedik taarruzu karşısında, hareketlerini plana göre değil, Türk taarruzunun etkisine göre idare ettiler.

Yunanlıların hedefi Selanik’ti. Bu şehir alındıktan sonra, Sırpların karşısında bulunan Vardar Ordusunun gerisine düşeceklerdi.

Karadağlıların hedefi ise İşkodra’ydı. Sonra Şardağı batı bölgesini işgal edeceklerdi.

Bulgar plânının gerçekleşmesi, Türklerin yığınak yerlerini ileriye almaları ve vaktinden önce taarruz etmeleri nedeniyle kolaylaşmıştı.

İç ve dış siyaset bakımından gerekli hazırlıkları yapmadan ve kuvvetlerinin yarısını bile yığınak yerine toplayamadan, Edirne - Kırklareli genel hattının üzerinde ve bu hattın kuzeyinde Bulgar kuvvetleriyle yapılan muharebelerde Türk Doğu Ordusu, Pınarhisar - Lüleburgaz genel hattına çekilmek zorunda kaldı.

Batı Ordusu da, Komonova’da yapılan muharebeyi kaybetmiş ve Manastır üzerine çekilmişti. Edirne Müstahkem Mevkii, Yanya ve İşkodra’daki Türk birlikleri savunmalarına devam ediyorlardı. 23’ncü Tümenin “Pis-ta” ve “Pizani” deki başarıları övülmeye değer.

Binbaşı Ali Fuat Bey, bu muharebede üç yerinden yaralanmış ve başarıları nedeniyle Yarbaylığa yükseltilmişti. Yanya Kalesi’nin düşmesine rağmen Pizani kahramanları direnmiş ancak Başkomutanlığın emri üzerine çarpışmaya son vermişlerdi.

Başkomutanlığın emirleriyle Çatalca mevzii gerisine çekilen Doğu Ordusu da buradaki birlikleri bu mevzii geçilmez bir müstahkem mevki haline getirerek Bulgar taarruzlarını kırmış, bu başarı siyasî ve askerî bakımdan çok yararlı olmuştu.

26 Kasım 1912’de başlayan mütareke görüşmeleri, 3 Aralık 1912’de taraflarca (Yunanistan hariç) imza edildi. Londra Antlaşması’nı müteakip, 3 Haziran 1913’te Balkan bağlaşıkları arasında İkinci Balkan Harbi başladı ve 29 Eylül 1913 İstanbul Antlaşması’yla Balkan Harbi sona erdi. Ali Fuat Bey de Şam’daki 8’nci Kolordu Kurmay Başkanlığı’na atandı.

3. Birinci Dünya Harbi’nde Ali Fuat Cebesoy

Son yıllarda birbirini izleyen harpler nedeniyle stoklar tükenmiş, kaynaklar kurumuştu.

Avrupa büyük devletlerinin gruplaşmaları ve Osmanlı devleti üstündeki emelleri nedeniyle politik durum çok kritikti. Her iki taraf da hırslarını tatmin amacıyla Osmanlı devletiyle anlaşmaya yanaşmıyordu.

Bu atmosfer içerisinde Avusturya - Macaristan Veliahtı Arşidük Ferdinant ve eşinin Saraybosna’da bir Sırplı öğrenci tarafından öldürülmesi üzerine Birinci Dünya Harbi başladı. Bir süre sonra Almanya da Rusya ile harbe tutuştu. Bunun üzerine Almanya, 2 Ağustos 1914’de Osmanlı hükümeti ile gizli bir anlaşma imzalamaya yanaştı.

Birinci Dünya Harbi 3 Ağustos’tan itibaren bütün Avrupa’yı sarmıştı. Alman taarruzları, Batı Cephesi’nde duraklayınca, 2 Ağustos anlaşmasının uygulanmasını istediler. İşler karıştı ve sonunda Karadeniz Olayı adıyla tarihe geçen trajik oyunla harbe girdik. Önce Ruslar, Kafkas sınırlarımıza taarruz ettiler. Hemen arkasından İngiliz deniz kuvvetleri İzmir körfezi ve Çanakkale boğazındaki hedeflere ateş açtı. 3 Kasım 1914’te Osmanlı Devleti bütün Üçlü Anlaşma Devletleriyle harbe girmiş bulunuyor.

Kur. Yb. Ali Fuat Bey, I. Dünya Harbi’nin başlaması üzerine Şam’daki 25’nci Tümen Komutanlığı’na atanmıştı. Bu tümen ile I. Kanal Harekatı’na katılmış ve bu muharebedeki başarıları nedeniyle rütbesi Albaylığa yükseltilmişti. 1915’te tümeniyle Çanakkale Cephesi’ne gelmiş ve Seddülbahir Muharebelerinin son safhasına katılmıştır.

Çanakkale zaferinin kazanılmasından sonra Kur. Alb. Ali Fuat Bey 14’ncü Tümen Komutanlığı’na atanmış ve tümeniyle Kafkas Cephesi’ne hareket etmiştir. 14’ncü Tümen Çapakçur Muharebelerinde yararlık göstermiş, birliğini liyakatla sevk ve idare eden Tümen Komutanı da Altın Liyakat Madalyası ile ödüllendirilmiştir. Buradan 5’nci Tümen Komutanlığı’na atanan Ali Fuat Bey, İkinci Gazze Muharebesi’nden sonra 20’nci Kolordu Komutanlığı’na atanmış, Kudüs savunmasıyla sona eren Üçüncü Gazze ve Filistin Muharebelerinde Cephe Komutanlığı yapmış ve Kudüs’ü savunmuştur. Bu muharebelerdeki üstün başarıları nedeniyle Generalliğe yükseltilmiştir.

Ali Fuat Paşa, Mondros Mütarekesi’ne kadar 20’nci Kolordu Komutanlığında kalmış ve bu arada İngilizlerin iki defa Şeria nehri vadisi boyunca yaptıkları yarma hareketine mani olarak Filistin Cephesi’ni felâketten kurtarmıştır.

Harp tarihlerinde Birinci ve İkinci Salt Muharebeleri adıyla geçen bu harekatta, birçok silâh, cephane, malzeme, teçhizat ve hayvan ele geçirilmiş bir hayli esir alınmıştır. Bu muharebelerdeki başarıları, 7’nci Ordu Komutanlığı’nca tebrik ve takdir edilmiştir.

Mütarekeden önceki, İngilizlerin büyük taarruzlarında da Filistin Cephesi’ndeki tüm birlikler imha tehlikesine maruz kalmışken, 20’nci Kolordu çetin artçı muharebeleri vere vere büyük kısmını kurtarmış ve Halep’te yeniden teşkilatlanarak İngilizlerin zırhlı kuvvetlerle takviyeli iki süvari tugayını tümüyle imha etmiştir. Böylece Torosların düşman eline geçmesini de önlemiştir.

Bu tarihlerde Mustafa Kemal Paşa’nın Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığı’na atanmış bulunması nedeniyle 7’nci Ordu Komutanlığı’na da vekalet etmekte olan Ali Fuat Paşa, komutanının millî kurtuluş hakkındaki tasavvurlarına içten katılmış ve Batı Anadolu’da başgösteren anarşik hareketleri önlemek ve bunların yerine millî kurtuluşa esas olacak teşkilatı hazırlamak üzere Mustafa Kemal Paşa ve diğer ilgililerle İstanbul’da görüşmüş ve birliğinin başına dönerek kolordusunun önce Konya Ereğlisi’ne sonra Ankara’ya intikalini sağlamıştı.

4. İstiklâl Harbinde:

Mustafa Kemal Paşa’nın çağrısı üzerine Rauf Bey’le birlikte Amasya’ya gelen Ali Fuat Paşa, 21/22 Haziran 1919 gecesi hazırlanan kongreye davet genelgesini (Amasya Tamimi) Rauf ve Rafet Beylerin kararsız tutumları karşısında, en ufak bir duraksama göstermeden imzalamıştı. Mustafa Kemal Paşa’nın bunun bir tarihî belge olduğu söylemesi üzerine Rauf Bey de imzalamış, Alb. Refet Bey de belli belirsiz bir işaret koymuştu.3 Sivas Kongresi’ni baltalama teşebbüsleri karşısında, Ali Fuat Paşa, kongrenin kendisine güveni ve onayı ile çekingen davranan valilere sert uyarılarda bulunmuş (Özelikle Ankara ve Konya Valilerine) bölgelere yüksek rütbeli subaylardan millî komutanlar göndermişti.4

Ali Fuat Paşa Eylül 1919’da Batı Anadolu Genel Kuva-yı Milliye Komutanı olmuştu. Paşa, Eskişehir ve dolaylarını millî bir bölge kabul edip Komutanlığına Süvari Yarbay Atıf Bey’i, Afyonkarahisar ve dolaylarını da bir millî bölge kabul ederek Komutanlığına 23’ncü Tümen Komutanı Ömer Lütfü Bey’i atamıştı.

O tarihte Eskişehir’de İngiliz birlikleri vardı. Bunlar Yb. Atıf Bey’i tutuklamış ve İstanbul’a göndermişlerdi. Fuat Paşa, toplayabildiği millî kuvvetlerle bizzat Eskişehir’e yakın Çemşit’e gitmiş ve Eskişehir’i uzaktan kuşatmış, bu arada İstanbul’daki temsilcilerine de bir muhtıra verilmişti. Nihayet İngilizler Millî Mücadelemiz’e asla karışmayacakları konusunda söz verdiler ve Merzifon’da bulunan kuvvetlerini de geri çektiler, Yb. Atıf Bey de görevi başına döndü.5

Meclis-i Mebusan’ın toplanacağı yer, Heyet-i Temsiliye’nin ve millî teşkilâtın alacağı şekil ve çalışma yöntemi, Paris Banş Konferansı’nın bizim için olumlu veya olumsuz bir karar alması halinde tutulacak yol hakkında verilen kararda Ali Fuat Paşa’nın da imzası vardı.6

İçişleri Bakanı’nın, Anadolu’ya bir takım öğütçü heyetler göndermesi üzerine Ali Fuat Paşa’nın Ankara’da kolordusunun başında bulunması uygun görülmüş, Salihli ve Aydın Cepheleri Komutanlığı’na Alb. Refet Bey gönderilmişti.7

Ali Fuat Paşa, Damat Ferit Paşa zamanında görevden alınmıştı. 20’nci Kolordu’ya Ankara’da bulunan 24’ncü Tümen Komutanı Yb. Mahmut Bey vekâlet ediyordu. Ali Fuat Paşa hem Kuva-yı Milliye Genel Komutanlığını yapıyor hem de Kolordusu ile ilgileniyordu. Bu nedenle Kolordusuna hakimdi.8

18 Haziran 1920’de Batı Cephesi Komutanlığı’na atandı 20 Haziran’da göreve başladı.9

(24 Ekim 1920’de yapılan Gediz Taarruzu, 25 Ekim’de Yunanlıların karşı taarruza geçerek Yenişehir ve İnegöl’ü almaları, Kuvve-i Seyyare ile ordunun birbirini suçlamaları Ali Fuat Paşa’nın Moskova Büyükelçiliğine gönderilmesi ve sonraki gelişmelere, “D” bölümünde değinilecektir.)

D. ATATÜRK İLE ALİ FUAT PAŞA ARASINDAKİ ANLAŞMAZLIKLAR:

20’nci Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa, Atatürk’ün okul ve gençlik arkadaşı ve savaşın başında batıdaki dayanağıydı. Aralarındaki anlaşmazlıklar Ali Fuat Paşa’nın Batı Anadolu Genel Kuva-yı Milliye Komutanlığı sırasında, Gnkur. Bşk.lığı Gediz taarruzunun yapılmamasında ısrar ettiği halde bu taarruzu yapması ve yenilgiye uğrayıp astlarının güvenini kaybetmesiyle başladı. Fakat Atatürk bu olayda da büyüklüğünü gösterdi. Eski hizmetlerini dikkate alarak onu Moskova Büyükelçiliği’ne gönderdi. Dönüşünde de 1’nci Ordu Komutanlığı’nı kabul etmemesine rağmen, büyük zaferde görev alan komutanların rütbelerinin yükseltilmelerinden bir süre sonra Ali Fuat Paşa’nın da Korgeneralliğe yükseltilmesini ve 2’nci Ordu Komutanlığı’na atanmasını sağladı.

Bu olayları şöyle açıklayabiliriz:

1. Ali Fuat Paşa da Alb. İsmet Bey’in Genelkurmay Başkanlığı’na karşı çıkanlar arasındaydı. Alb. Refet Bey’le birlikte Anadolu’ya daha önce Mustafa Kemal Paşa ile aynı zamanda çıktıklarını söylüyorlardı.10 Mustafa Kemal Paşa İstanbul’da bulunduğu sırada dahi İsmet Bey’in kendisiyle fikir birliği halinde olduğunu sonra Ankara’ya izinli gelerek kendisiyle çalıştıklarını Harbiye Nazırı olan Fevzi Paşa (Mareşal Çakmaklın çağırması üzerine İstanbul’a dönmek zorunda kaldığını v.b. söyleyerek onları yatıştırdı.

2. Gediz yenilgisi ve Ali Fuat Paşa’nın Batı Cephesi Komutanlığı’ndan alınması:

Millî teşebbüslere karşı başlayan iç isyanlar, süratle memleketin her tarafına yayılmıştı. Bu isyanlara karşı gönderilen kuvvetler, Çerkez Ethem, Bnb. Nazım Bey, Yb. Arif Bey ve Bnb. (Çolak) İbrahim Bey müfrezeleri olmak üzere dört gruptan ibaretti.

Ali Fuat Paşa, Geyve Boğazı’ndan Adapazan’na kadar uzanan kesime, Alb. Refet Bey de Ankara’dan Beypazarı yoluyla Bolu’ya uzanan kesime komuta ediyordu.

28 Haziran 1920’de Ali Fuat Paşa Batı Cephesi Komutanı oldu. 11

24 Ekim 1920’de Genelkurmay Başkanı’nın karşı koymasına rağmen, n, 61’nci Tümenler ve Kuvve-i Seyyare ile Gediz’deki düşmana taarruz etti. Dalgalı, disiplinsiz, emir ve komutasız bazı hareketlerden sonra Gediz’de yenildik; 25 Ekim 1920’de karşı taarruza geçen Yunanlılar Yenişehir ve İnegöl’ü işgal etti ve birliklerimiz Dumlupınar sırtlarına kadar çekildi.

Çerkez Ethem ve kardeşleri bütün suçu Cephe Komutanı’yla düzenli ordu tümenlerine atarak kendilerinin güç durumda bıraktırıldıkları yolunda propaganda yaptırdılar. Ordu da Kuvve-i Seyyare’nin hiçbir iş yapamadığını söylüyordu.12

Ali Fuat Paşa’nın artık Batı Cephesi’ne komuta edemeyeceğine inanan Mustafa Kemal Paşa, onu Moskova Büyükelçiliği’ne gönderdi.

Çok ciddî ve dikkatli bir çalışma bekleyen bu cephe komutanlığı da zaten genel askerî harekatı yürütmekte olan Genelkurmay Başkanı Alb. İsmet Bey’e ek görev olarak verildi. (Kuzey Kesimi)

Kuvvetli bir süvari teşkilâtına ihtiyaç vardı. Sırf bu teşkilâtı kurabilmek için de İçişleri Bakanı Rafet Bey ek görevle Konya ve dolaylarına gönderildi. (Batı Cephesi Güney Kesimi Komutanı) Genelkurmay Başkan-lığı’na da Millî Savunma Bakanı Fevzi Paşa vekâlet edecekti.13

3. Ali Fuat Paşa, politikadan hoşlanmadığını söylüyor. Fakat Meclis’e dönebilmek için 2’nci Ordu Komutanlığı’ndan istifa ediyor:

Ali Fuat Paşa Moskova Büyükelçiliği’nden dönüşte, (daha önce cephe komutanlığı yapmış olduğu için) 1’nci Ordu Komutanlığı’nı kabul etmemişti. Refet Paşa da bu göreve yanaşmamıştı.14

Zaferden sonra İstiklal Harbi’ne katılan komutanlardan başarı gösterenlerin rütbeleri yükseltilmişti. Meclis İkinci Başkanı Ali Fuat Paşa, Rauf Bey aracılığıyla Başkomutan’dan 2’nci Ordu Komutanlığına atanmasını istemiş politikadan hoşlanmadığını bildirmişti. Halbuki atanmasını istediği orduda kendisinden üst rütbede kolordu komutanları vardı. Refet Paşa için de uygun bir görev verilmesi ve her iki paşanın zafer dolayısıyla terfileri de isteniyordu. Başkomutan önce, askerî harekata katılmaktan kaçınan bu paşaların katılanlarla bir tutulamayacağını söylediyse de yakın arkadaşlarını kıramayarak Ali Fuat Paşa’nın geçmiş hizmetleri gözönünde bulundurularak korgeneralliğe yükseltilmesini ve 2’nci Ordu Müfettişliği’ne atanmasını sağladı.15

Refet Paşa da İstanbul ve Trakya Fevkalâde Temsilcisi olarak İstanbul’a gönderildi.16

Politikadan hoşlanmadığını söyleyen Ali Fuat Paşa 30 Ekim 1924’te Ankara’ya gelmiş ve Milletvekilliği yasama görevine başlayacağından, 2’nci Ordu Müfettişliği’nden atlını istemiştir.17

Kâzım Karabekir Paşa da 26 Ekim 1924’te i’nci Ordu Müfettişliği’nden istifa ettiğini bildirmişti. Her iki Paşa da, Genelkurmay Başkanlığı’nca, yeni komutanlara görevlerini teslim etmek üzere ordularının başına gönderilmiş, Meclis’e kabul edilmemişlerdi. Atatürk Nutuk’ta Rauf Bey’inde dahil olduğu büyük bir komplonun başarısızlığa uğratıldığından söz etmektedir.

4. Ali Fuat Paşa “Terakkiperver Cumhuriyet Partisi”nin Genel Sekreterliği’ne getiriliyor:

Muhalefetin oluşturduğu “Terakkiperver Cumhuriyet Partisi”nin Başkanlığı’na Kazım Karabekir Paşa, Genel Sekreterliği’ne de Ali Fuat Paşa getirilmiş ve dinî düşünce ve inançlar bayrak olarak kullanılmıştı.18 İstiklal Mahkemeleri kuruldu ve bu parti kapatıldı.19

5. Atatürk’e karşı düzenlenen suikaste Ali Fuat Paşa’nın ve diğer bazı yakın arkadaşlarının da adı karıştırılıyor fakat beraat ediyorlar:

Maalesef, Atatürk’e karşı düzenlenen suikast olayına bu paşaların da adı karıştı ve Afyon Milletvekili Ali Çetinkaya başkanlığındaki İzmir İstiklal Mahkemesi’nde yargılandılar. Ali Fuat Paşa, Kâzım Karabekir Paşa ve Refet Paşa beraat edenler arasındaydı.

Bu üç paşa ile Atatürk bir süre sonra barışmış, hatta 1933 yılında Ali Fuat Paşa Atatürk’ün daveti üzerine yeniden Konya Bağımsız Milletvekili seçilmiştir.

Bu nedenle Parti Başkan vekili İsmet Paşa tarafından beyanname yayınlanmış, ayrıca Parti Genel Sekreteri Recep Bey de Konya Parti Teşkilâtı’na bir tamim göndermiştir.

Yaşamı bölümünde açıklandığı gibi, Konya Bağımsız Milletvekili seçilen Ali Fuat Paşa, daha sonra Bağımsız Eskişehir ve İstanbul Milletvekillikleri de yapmıştır.

6. İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde:

3 Nisan 1939-9 Mart 1943 tarihleri arasında Refik Saydam Kabinesi’nde Bayındırlık Bakanlığı,

9 Mart 1943-5 Ağustos 1946 tarihleri arasında Şükrü Saraçoğlu Kabinesi’nde Ulaştırma Bakanlığı,

20 Ocak 1948-1 Kasım 1948 tarihleri arasında da Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı yapmıştır.

Atatürk ve Ali Fuat Cebesoy arasındaki anlaşmazlıkları gördük. Sonuç olarak bu konuda şunları söyleyebiliriz:

Mondros Ateşkes Anlaşması’yla vatanın en güzel bölgeleri işgal edilmişti. Bu yerleri düşmandan arındırmak ve millete bağımsızlığını kazandırmak için Atatürk, okul arkadaşı ve ordunun kolordu komutanlarından biri olan Ali Fuat Paşa ile İstanbul’daki son görüşmelerinde 20’nci Kolordu’nun süratle Ankara bölgesine intikalini istemiş, Paşa da bu isteği yerine getirmişti. Bu vatansever paşalar ve yakın arkadaşları, dört yıl canla başla çalıştılar. Doğal olarak bu süre zarfında askerî, idarî ve siyasî alanda görüş ve düşünce ayrılıkları oldu. Ama sonunda zafer kazanılıp barış dönemine geçilince, basit gibi görülen fikir ayrılıkları su yüzeyine çıkmaya başlamıştı. Ali Fuat Paşa Cumhuriyet’in ilk yıllarında muhalefetteki arkadaşları tarafından askerlikten politikaya çekilmiş ve Kazım Karabekir Paşa’nın Başkanlığını yaptığı “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası”nın genel sekreterliğine getirilmişti. Bu parti zamanla gericilerin istilâsına uğramış, partinin başındakilerin inançları sömürülerek dinî bağnazlık coşturulmuştur. Sonuçta paşalar, çok takdir ettikleri, yakın arkadaşları Atatürk’e suikast düzenleyenlerle aynı safta, İstiklal Mahkemesi’nde yargılanmışlar, fakat bu gibi denî faaliyetlerde bulunmadıkları ve tamamen suçsuz oldukları meydana çıkarak beraat etmişlerdir. Zamanla Atatürk’le eski yakınlıkları oluşmuş, 1933’te bizzat Atatürk’ün daveti ve İsmet Paşa’nın desteklemesiyle Ali Fuat Paşa, Bağımsız Konya Milletvekili olmuştur.

İsmet Paşa’nın Cumhurbaşkanlığı zamanında da Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlıklarına getirilmiş ve Meclis Başkanlığı’na seçilmiştir.

10 Ocak 1968’de aramızdan ebediyen ayrılan Korgeneral Ali Fuat Cebesoy’a Tanrı’dan rahmet dileriz.

** Bazı eserlerde son rütbesi Orgeneral olarak gösterilmekte ise de Gnkur. Bşk.lığının ilgili şubesinde ve arşivdeki şahsî dosyasında bu rütbeye yükseldiğine dair bir kayıt ve belgeye rastlanmamıştır. Esasen emekli maaşı da Ferik yani Korgeneral rütbesi üzerindendir.

1 Türk İstiklal Harbi’ne Katılan Tümen ve Daha Üst Kademelerdeki Komutanların Biyografileri; Gnkur. Harp Tarihi Başkanlığı Yayımı, Ankara, Gnkur. Basımevi, 1972 s. 153-155- Nutuk’ta Anılan Komutanların Biyografileri; Gnkur. ATEŞE Başkanlığı, Ankara, Gnkur. Basımevi, 1981, s. 5,6. Korg. Ali Fuat CEBESOY’un Hal Tercümesi Gnkur. ATEŞE Bşk.lığı Arşivi: 1-228, Dolap No. 59, Göz No. 10, Dosya. No. 4-11, F. No. 1

2 a.g.e.; Aynı sayfalar

3 Korg. Ali Fuat Cebesoy’un Hal Tercümesi, Gnkur. ATEŞE Bşk.lığı Arşivi; 1-228 Göz No. 10, Dosya. No. 4-11, F. No. 1 ATATÜRK, Kemal; Nutuk, c. 1, Ankara, Başbakanlık Basımevi, 1984, s. 22-24

4 a.g.e.; s. 80, 113.

5 a.g.e.; s. 116.

6 a.g.e.; s. 189.

7 a.g.e.; s. 195.

8 a.g.e.; s. 238.

9 a.g.e.; s. 313.

10 a.g.e.; s. 302.

11 a.g.e.; s. 313.

12 a.g.e.; s. 339, 340

13 a.g.e.; s. 343.

14 ATATÜRK, Kemal, Nutuk, c. II., s. 453.

15 a.g.e.;s. 461,537, 538.

16 a.g.e.; s. 477.

17 a.g.e.; s.,577.

18 a.g.e.; s. 601, 603.

19 a.g.e.; s. 604.

Nusret Baycan*

*Emekli Kurmay Albay

Kaynak: ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 14, Cilt V, Mart 1989 

Bu yazıyı paylaş
Kapat
0/0
Ali Fuat Cebesoy