Anafartalar Grubu Kurmay Kıdemli Kurmay Albay Mustafa Kemal Kireçtepe Şehitliği'nin önünde. (11.1915)
Anafartalar Grubu Kurmay Kıdemli Kurmay Albay Mustafa Kemal Anafarta'ların sağ tarafında savaşmış olan 9. Fırka'nın askerleri tarafından top mermisi kovanlarından yapılan Kireçtepe Şehitliğ'inin önünde. (Kasım 1915)
ÇELENGİ NEREYE KOYARSANIZ KOYUN!
18 Mart Çanakkale Zaferi'nin yıldönümü nedeniyle Gelibolu Yarımadası'ndaki şehitliklerin bulunduğu yerde düzenlenen anma törenine Atatürk de çağrılı bulunuyordu. Törene, Çanakkale'de dövüşen ve on binlerce kurban veren devletlerin temsilcileri de gelmiş. Ortalık çelenkten geçilmiyordu. Fransız ve İngiliz meçhul asker anıtlarına çelenkler konulmuş, ulusal marşlar çalınmış, fakat henüz bir Türk anıtı olmadığından Mehmetçik çelenginin konacağı yer konusunda bir duraksama olmuştu.
O günkü törende çelengi koyacak bir yer bulunamayınca hemen Atatürk' e koştular:
- “Paşam, bizim çelengi nereye koyalım?” diye sordular.
Tarihin en korkunç savunma ve hücumunun geçtiği alanda, o günleri yaşar gibi dalgın gözlerle ufka bakan Anafartalar Kumandanı, kendisinden cevap bekleyen Vali, komutan ve beraberindekilere dönüp:
- “Türk kanıyla sulanmış bu toprakların her köşesi, bir Türk abidesidir. Çelengi nereye isterseniz oraya koyun, fark etmez” dedi.
1935 yılında Türk Tarih Kurumu üyeleri, Atatürk'ün buyruğu ile tarihi bir geziye çıkarıldılar. Programın ilk uğrak yeri Anafartalar ve Conkbayırı oldu. Üyeler, bu topraklar için canlarını veren binlerce şehit Mehmetçiğin anısına saygı duruşunda bulundular. Orada pek çok yabancı anıt vardı. Mehmetçik anıtı ise yoktu.
Döndükten sonra kurul üyeleri arasında bulunan Prof. Dr. Afet İnan, Atatürk' e gezi anılarını anlatırken, Mehmetçik anıtına da değindi. Orada neden bir Mehmetçik anıtı yapılmadığını sordu. Atatürk şu karşılığı verdi:
- "Çok doğru söyledin. Biz de Mehmetçiğimizi anmak için çok büyük anıtlar yapmalıyız. Fakat bu, bir zaman ve imkan işidir. Ancak şunu da söyleyeyim ki, bu toprakların sınırları içinde kalmasıyla Mehmetçik en büyük anıtı zaten kendi kurmuştur."
İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Çanakkale Bölgesi'ni teftişe giderken, Atatürk ona şöyle demişti:
- "Çanakkale'ye gittiğinde aziz şehitlerimizi de ziyaret etmeyi unutma. Bu görevi yapacağına şüphem yok. Yalnız orada nasıl bir nutuk söyleyeceksin?"
Atatürk, Şükrü Kaya'nın, söyleyeceği nutku düşünmeye başladığını görünce şöyle dedi:
- "Dur ben söyleyeyim nasıl konuşacağını."
Orada diyeceksin ki:
“Ey burada yatan sevgili şehitlerimiz, sizi saygıyla anıyoruz.” Sonra Mehmetçik anıtının başında yapacağın konuşmada: “Burada rahat ve huzur içinde yatınız. Siz olmasaydınız, düşman bu kutsal topraklarımıza yayılacaktı”.
Şükrü Kaya, Atatürk'e tıpkı bu şekilde konuşacağını söyleyince Atatürk itiraz etti:
-"Hayır böyle konuşmayacaksın. Bundan daha güzel konuşacaksın."
Çanakkale' de yalnız bizim şehitlerimizi değil, bu topraklar üzerinde kanlarını döken yabancı muharipleri de saygıyla anacaksın. Diyeceksin ki:
“Bu ülkenin topraklarında kanlarını döken kahramanlar. Burada bir dost vatan toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyun. Mehmetçikle koyun koyunasınız."
Şükrü Kaya buna karşı çıktı:
- "Paşam ben bunu yapamam." deyince Atatürk kızdı:
- "Söyleyeceksin. Cihana karşı böyle konuşacaksın."
Diyeceksin ki:
“Uzak diyarlardan evlatlarını savaşa gönderen analar. Göz yaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarımız bizim bağrımızdadır. Huzur içinde rahat uyumaktadır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
Atatürk'ün bu sözlerini, tüylerimiz diken diken olmuş dinledik.
Yarabbi, bu ne büyük insan, ne yüce düşüncelere sahip bir büyük adamdı? Böyle bir sözü tarihte hangi büyük devlet adamı söylemişti bugüne kadar?
Şükrü Kaya'nın Çanakkale'de Mehmetçik anıtının başında söylediği Atatürk'ün yendiği uluslara karşı gösterdiği yüksek insanlık duygularını yansıtan bu nutuk, orada bulunan yabancı gazeteciler tarafından dünyaya yayılmış. Daha bir hafta geçemeden Şükrü Kaya'ya Avustralya'dan, Yeni Zelanda'dan ve daha birçok yerden telgraflar yağmaya başladı.
Çanakkale Savaşları sırasında düşmana atılan mermilerden meydana getirilmiş piramit şeklinde bir de Türk anıtı vardı ki, zamanla bozulmuş, kalıntıları da kaybolmuştu. Atatürk'ün o zamanlar bu anıta çelenk koyarken çekilmiş bir fotoğrafı da Harbi Umumi Mecmuası'nın kapağında yayınlanmıştı.
Harp Mecmuası Sayı-4, Çanakkale’de Kireçtepe’de Yarbay Mustafa Kemal’in Harp Mecmuası’nda yer alan iki fotoğrafından biridir.
Kaynak: Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri, Cemal Granda, Kentkitap 2008, 2. Baskı, ISBN: 978-9944-915-03-8. Sayfa:281-283