Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal Balkan Savaşı günlerinde. (1912)

Karakter Boyutu

Mustafa Kemal'in İstanbul Basınında ilk kez yayımlanan resminin, Enver Paşa'nın kesin yasaklamasına karşın gazetede yayımlanabilmiş olmasının ilginç bir öyküsü vardır.

MİRALAY MUSTAFA KEMAL'İN İSTANBUL BASININDA İLK KEZ YAYIMLANAN RESMİ

Mustafa Kemal’in İstanbul basınında ilk kez yayımlanan resminin, Enver Paşa’nın kesin yasaklamasına karşın gazetede yayımlanabilmiş olmasının ilginç bir öyküsü vardır;

Çanakkale cephesinden üst üste zafer müjdeleri gelmektedir. Elindeki yetersiz kuvvetlerle Müttefik kolordularını durduran, onları denize kadar süren ve iki kez İstanbul’u kurtaran, aynı zamanda Türk ve Alman birliklerinin Müttefiklerin eline esir düşmesini önleyen bu kahraman kimdir?.. Bu kuvvetlerin başında elbette bir komutan vardır; saldırıyı da, savunmayı da planlayan, taktik, strateji ne ise onun gereğini yapan bu savaş ustasının adından gazeteler hiç söz etmez.

İstanbul’da çıkan tüm gazete sahipleri bu meçhul kahramanın Albay Mustafa Kemal Bey olduğunu bilmektedir. Fakat, Çanakkale ile ilgili savaş haberlerinde ne zaman Mustafa Kemal adı geçse, sansör tarafından silinmekte, bu adın gazetelere geçmesine engel olunmaktadır. O tarihlerde İstanbul’da yayımlanmakta olan Tasvir-i efkar1 gazetesinin Başyazarı Yunus Nadi (Abalıoğlu) Bey, yazı işleri müdürü de Abidin Daver (Dav’er) Bey’dir. Gazete bu haksızlığa karşı, ne pahasına olursa olsun, Mustafa Kemal’in resmini yayımlamaya karar verir.

Mustafa Kemal'in basında çıkan ilk resminin olduğu, Tesvir-i Efkar Gazetesi'nin baş sayfası.

Mustafa Kemal'in basında çıkan ilk resminin olduğu, Tasvir-i Efkar Gazetesi'nin baş sayfası.

Şimdi, gazetenin Yazıişleri Müdürü Abidin Daver (Dav’er) Bey’i dinleyelim:

“1914 Cihan Harbi’nin başlangıcında Tasvir-i efkar’ın başyazarı Yunus Nadi Beydi. Çanakkale muharebeleri yeni başlamıştı. Boğaz Mevki-i Müstahkem Kumandanı Cevat (Çobanlı) Paşa idi. İhtiyatta bulunan 19.Tümen Kumandanı Mustafa Kemal Bey. Karaya çıkan düşmanın üstüne emir almadan atılmış, Anzaklar denilen Avustralyalı, Yeni Zelandalı düşman kuvvetleri arıburnu mıntıkasında bir avuç yere tıkamış ilk defa İstanbul’u O kurtarmıştı.”

“Mustafa Kemal Bey, Yunus Nadi (Abalıoğlu) Bey’le tanışıyorlar ve mektuplaşıyorlardı. Gazetede bu kahramanca müdafayı canlandırmak için büyük resimli ve haritalı bir yazı hazırladık. Haritanın bir tarafındaki yuvarlağın içine bogaz’ın deniz cephesinin kahraman müdafii Cevat (Çobanlı) Paşanın resmini, ikinci yuvarlağa da kara cephesinin celadetli (Şanlı) müdafii Mustafa Kemal Beyin resmini koyduk. Askeri sansür Memuru, Mustafa Kemal Bey’in resmini çıkardı. Meğer devrin Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili meşhur Enver Paşa Mustafa Kemal Bey’den hoşlanmazmış, onu kıskanırmış. Bizim bunlardan haberimiz yok ya. Bu resmin çıkarılması bizi çok üzdü. Evvela o resmi bin bir müşkülatla elde etmiş ve güzel bir sayfa hazırlamıştık, sonra da Çanakkale haritasının iki tarafındaki yuvarlağın biri boş kalıyor, gazetenin tenazuru (Simetriği) bozuluyor, bilhassa müdafanın hakiki kahramanını halka tanıtmak imkanı kalmıyordu.”

Mustafa Kemal Bey'in gazetede ilk kez yayınlanan resmi 

Mustafa Kemal Bey'in gazetede ilk kez yayınlanan resmi 

“Telefonla sansür zabitlerinin amirini aradık.”

-“Ben müsaade edemem. Karargah-ı umumi ikinci istihbarahat Şubesi Müdürü Bey’e  müracaat ediniz.”, cevabını aldık.

O zamanki İstihbarat Şubesi Müdürü Kaymakam (yarbay) Seyfi Bey ise gazetecileri kendi hizmet neferi gibi sayan mağrur, sert bir zattı. Bizimle konuşmaya bile yanaşmaz, silsile-i meratibe (rütbe sırasına) riayet edilmesine son derece riayet ederdi. Her müracaatımıza da:

-“Sansüre müracaat ediniz”, cevabını verirdi.

Nitekim telefonla:

-“Bir ricamız var beyefendi", diye söze başlarken.

-“Sizinle konuşamam, sansür zabitine müraacat edin, o bana söylesin” dedi.

Sansür zabitine müdürün böyle söylediğini söyledik;

-“Aman" dedi; "Beni mazur görün." Ben ona bir şey söyleyemem, korkarım” deyip kestirip attı.

Bu durum karşısında taaruza geçmek lazım geldiğini anladık. Kararı da verdik.

“Biraz sonra sansür zabitine tekrar müracaat ederek Karargah-ı Umumi İstihbarat Şubesi beyefendinin telefonla resmin neşri müsaadesi verdiğini söyledik. Zavallı da inandı, amirine bir daha bir şey sormaktan çekinerek provanın kenarına imzayı bastı. Ertesi gün de gazetede Arıburnu Kahramanı, yani Mustafa Kemal’in ilk resmi intişar etti. Sansürü atlatmıştık, diğer gazeteleri de... Bizdeki sevince payan yoktu”.

“Enver Paşa’nın Mustafa Kemal’i fena halde kıskanıp çekemediğini söylemiştim ya Paşa Merhum bu resmi görünce küplere binmiş. İstihbarat Şubesi Müdürü Seyfi Bey de esasen fena halde köpürmüş. Evvela Sansür zabitini üç gün hapsettiler, bizi de cepheye gödermek tehdidiyle müthiş surette haşladılar. Bereket versin ki Yunus Nadi Bey mebustu. Bu yüzden gazeteyi kapatmaktan çekindiler. Fakat sonra bir bahane icat ettiler, Tasvir-i efkar’ı on gün müddetle kapattılar. Buldukları bahane şuydu: Şehremini İsmer Bey'in kardeşi Savni Bey Yeniköy Dairesi Belediye reisi tayin edilmişti."

-“Vay, kardeşi kelimesi ilave ederek bu haberi yazdınız, bunda kötü niyet var", dedilerdi.2

Abidin Daver’in sözünü ettiği bu gazeteyi ve koleksiyon içindeki bu resmi bulabilmek için hayli heyecanlı bir araştırmanın içine girdik. Atatürk’ün İstanbul basınında ilk çıkmış resmini kapsayan gazeteyi koleksiyon içinde bulduğumuz zaman da Arşimed kadar sevindik, buldum diye. Olanaklar gereği kadar elverişli olmadığı için fotokopi ne yazık ki flu çıktı. (Sonradan net fotokopisi alınmıştır).3

1 Gazetenin asıl adı Tasvir-i Efkar’dır. O tarihte gazete herhangi nedenle kapatıldığı zaman, gazete sahibi, yasaların boşluğundan yararlanarak, o gazetenin adına yakın bir başka adla yayınını sürdürür.

2 Yirminci Asır dergisi, 28 Ocak 1956, Cemalettin Saraçoğlu.

3 Tasvir-i Efkar Gazetesi, Belediye Kitaplığı, 29 Ekim 1915 (16 Teşrinievvel 1331-20 Zilhicce 1333), sayfa:1

Kaynak: Atatürk’ün İstanbul’daki Çalışmaları (1899-16 Mayıs 1919), Derleyen: Sadi Borak, 2. Basım 1998, Kaynak Yayınları, Sayfa: 75-80

Bu fotoğrafı paylaş
Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal Balkan Savaşı günlerinde. (1912)