Bir Eğitim Lideri Olarak Atatürk
Karakter Boyutu
Bir Eğitim Lideri Olarak Atatürk
BİR EĞİTİM LİDERİ OLARAK ATATÜRK
Bir eğitim lideri olarak Atatürk eğitimle ilgili hataları ve aksaklıkları doğru teşhis edip, ona göre eğitim sisteminde çözüm olan köklü değişiklikleri bizzat kendisi uygulayarak gerçekleştirmiştir.
Atatürk’ün eğitim liderliğini incelemeden önce eğitim ve eğitim liderliğinin ne olduğuna bakmak gerekmektedir.
BÖLÜM I
EĞİTİM ve EĞİTİM LİDERLİĞİ
1.1. EĞİTİM NEDİR?
İnsanın ekmek-su gibi yaşamsal bir ihtiyacıdır eğitim. Olmazsa olmaz diye nitelendirebiliriz.
İnsan tek başına doğar ama, toplum içinde dünyaya gözlerini açar ve yaşamını ölünceye kadar bir grup içerisinde devam ettirir.
Doğumdan ölüme kadar içinde yer aldığı gruplar içerisinde etkileşim halindedir. Dolaylı-dolaysız, kasıtlı-kasıtsız bir eğitimin etkisi altındadır. Bu anlamda eğitim sadece okulda değil ailede, arkadaş grubunda, sokakta, camide, asker ocağında... her ortamda ve hayatın her safhasında eğitime tabidir. İnsan etkilenir ve etkiler.
Anne karnında başlayan ve mezara kadar devam eden bir süreç. Her an, her zaman yeni bir bilgi, beceri, davranış öğrenebiliriz veya mevcut bilgi, beceri ve davranışımız her an ve her zaman değişebilir.1
Çeşitli yazarlarımıza göre eğitimin tanımı farklıdır.
Eğitim genel anlamıyla, insanları belirli amaçlara göre yetiştirme süreci; geniş anlamıyla toplumda varolan kültürü bireye aktarmada benimsetme sürecinin bir parçasıdır.2
Önceden belirlenmiş esaslara göre insanların davranışlarında belli gelişmeler sağlamaya yarayan planlı etkiler dizisidir.3
Bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme sürecidir.4
Eğitim, bireyde davranış değiştirme sürecidir.5
Bu tanımlara göre eğitimin öğeleri;
a- Toplumda varolan kültürü aktarmada benimsetmede, geliştirmede araç olması
b- Bireyde yeni bir davranış meydana getirmesi, varolanı da değiştirmesidir.
Eğitim aynı zamanda birçok işlevi de yerine getirmektedir.
a- Bireyin içinde yaşadığı toplumun bir üyesi olmasını sağlamaktadır.
b- Ekonomik ve toplumsal kalkınmanın temeli olan nitelikli insan gücü ihtiyacını yetiştiren itici güçdür.
c- Bireyin yetenekleri ve kabiliyetleri ölçüsünde kendini yetişmesini sağlayarak nihai amaç olan bireyin kendini gerçekleşmesinde etkili bir araçdır.
d- Ortak değerleri, inançları, kültürü, siyasi rejimi benimseyen vatandaşlar yetiştirerek toplumun devamlılığını sağlamada vazgeçilmez bir araçdır.
EĞİTİM GEREKLİLİĞİ
Bireyin davranışlarından pek çoğu öğrenme ürünüdür. Bir davranışın öğrenme ürünü sayılabilmesi için onu:
- Bireyin sonradan kazanmış olması,
- En azından belli bir kararlılıkla göstermeye başlaması gerekmektedir. 6
Malzemesi insan olduğu için eğitim ince bir sanattır. Eğitimin bilen kişiler tarafından uygun bir program, araç-gereç, yöntem ve ayrıca özel bir dikkat ve itina ile yapılması gerekmektedir.
Eğitim, meyvesini geç veren bir süreçdir. Biliyoruz ki bugünün toplumunda söz sahibi olanlar 20-30 yıl önceki eğitim uygulamalarının ürünüdür. Bu anlamda geleceğin istenen nitelikte insanını yetiştirmeye şimdiden başlamak gerekmektedir. 7 Ünlü Çin düşünürü Kuan Tzu’nun dediği gibi
“Bir yıl sonrasıysa düşündüğün, tohum ek; Ağaç dik, on yıl sonrasıysa tasarladığın; Ama düşünüyorsan yüz yıl ötesini, halkı eğit o zaman;
Bir kez tohum ekersen, bir kez ürün alırsın; Bir kez ağaç dikersen, on kez ürün, eğitirsen milleti;
Birine bir balık verirsen, doyar bir defalık; Balık tutmayı öğret, doysun ömür boyunca.”
Eğitim günümüzde hızla gelişmekte olan bir teknolojidir. Bu teknoloji ile toplumların geleceği demek olan yeni nesiller yetiştirilmektedir.
Eğitim her an her yerde olan bir olay ve olgudur. Yeri ve zamanı yoktur.
Eğer:
- Eğitim faaliyetleri iyi planlamazsa,
- Bireyler çevrelerinde rasgele bir eğitime tabi tutuluyorlarsa,
- Çevrelerinde eğitim açısından iyi örnekler azsa veya yoksa,
- Bireylere verilen eğitim hedef, program, araç-gereç, yöntem bakımından bilimsel değilse; amaçlara ulaşamamaktan daha kötüsü istenmeyen tipde insanlar toplumda boy gösterebilecektir.
Tüm bunlara dayanarak eğitimin gerekliliğini şu şekilde ifade edebiliriz;
1- Toplumda varolan kültürün yeni bireylere aktarılması, benimsetilmesi,
2- Toplumun devamlılığını sağlayacak ortak değerleri paylaşan, kaynaşmış, birbirine karşı hoşgörülü, demokratik yaşam tarzını benimsemiş ve bunu bir davranış olarak gösterebilen vatandaşların yetiştirilmesi,
3- Toplumsal ve ekonomik kalkınmada başat güç olan nitelikli insan gücü ihtiyacının ihtiyaç duyulan alanlarda ve sayıda yetiştirilebilmesi,
Bireyin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yetiştirilerek nihai amaç olan bireyin kendini gerçekleştirebilmesi, için eğitim her toplumda ve bireyin hayalının her safhasında gereklidir.
Toplumu oluşturan bireylerin doğumdan ölüme kadar geçen zaman süresi içerisinde her safhasında istendik davranışlar göstermesi isteniyorsa tabi olduğu eğitim tesadüflere bırakılmamalıdır; mutlaka planlanmalıdır ve hataları, eksiklikleri düzeltilerek yeniden işe koşulmalıdır.8
EĞİTİMİN TÜRLERİ
Örgün eğitim, belirli yaş grubundaki ve aynı seviyedeki bireylere, amaca göre hazırlanmış programlarla, okul çatısı altında düzenli olarak yapılan eğitimdir. Bu eğitim türünde genel, mesleki ve teknik eğitim programları uygulanır.
Yaygın eğitim, örgün eğitim sistemine hiç girmemiş, herhangi bir kademesinde bulunan veya bu kademelerin biriden ayrılmış olan bireylere ilgi ve gereksinme duydukları alanlarda yapılan eğitimdir. Bu eğitim değişik yaş gruplarındaki ve seviyelerdeki bireylere amaçlarına uygun hazırlanmış programların gerektirdiği ortamda ve sürede verilen eğitimdir. Halk eğitim, yetişkinler eğitimi, yetişkinler eğitimi, hizmet öncesi meslek eğitimi ve hizmetçi eğitim birer yaygın eğitimdir.9
1.2. EĞİTİM LİDERLİĞİ
Okuldan lider yetiştirmesi ve liderlik yapması beklenir. Okulun yetiştirdiği liderler yetiştiremediği liderler ve liderliğini yaptığı konular sürekli eleştirilir.
Eğitimde her zaman her düzeyde yöneticiden, her düzeyin deneticisinden, her dersin sınıfın öğretmeninden, arada sırada da öğrenciden liderlik beklenir. 10
BİR ÖRGÜT OLARAK OKULUN KENDİNE HAS ÖZELLİKLERİ
Okulun örgüt olarak kendine has özelliklerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
1- Üzerinde çalıştığı hammadde toplumdan gelen ve topluma giden insandır.
2- Çeşitli değerler vardır. Bu değerler birbirleriyle etkileşir ve çatışır.
3- Ürününü değerlendirme güçlüğü vardır.
4- Özel bir çevredir.
5- Çevresindeki bütün biçimsel ve doğal örgütler okula yön vermeye veya etkilemeye çalışır.
6- Fikir bağımsızlığı sınıflandırılmaya çalışılır.
7- Kültür aktarımını ve değişimini sağlar.
8- Bürokratik bir kurumdur.
9- Kendine özgü bir kişiliği olduğundan her okulun örgüt havası değişiktir.
EĞİTİMDE LİDERLİK
Eğitimde liderlik yetki, görev, yürütme ve etki ile kendini belli eder. Bir eğitim örgütündeki üyelerin beklentileri yönetimde liderliğe bir yanıt sayılabilir. Bu üyelerin yöneticiden beklediği davranışlar, örgütün yapı ve havasında önemli bir yer tutar.
Bugünün eğitim liderleri her şeyden önce bilgili ve çok yönlü olmak zorundadırlar. Lider yönetici eğitim girişiminin ne olduğu ile ne olması gerektiğini birbirinden ayırt edebilen ve sorumluluğundaki madde ve insan kaynaklarını ikinci yönde kullanabilen insandır. 12
Eğitimde kalkınma bir liderlik sorunudur. Tutucu eğitim örgütleri, lider yönetici yetiştirme girişimine yanaşmazlar Merkez yöneticileri iyi olunca, merkez dışındaki birimleri iyi işletebileceğim kabul ederler.13
BÖLÜM II
ATATÜRK’ÜN EĞİTİM LİDERLİĞİ
Atatürk’ün eğitim liderliğini eğitime ilişkin doğru gözlem ve tespitlerde bulunması, eğitimle ilgili ilkeler getirmesi, köklü değişiklikler gerçekleştirmesi, öğretici kişiliği ve eğitim uygulayıcısı olmasında görmekteyiz.
2.1. EĞİTİMİMİZE İLİŞKİN DOĞRU GÖZLEM ve TESPİTLERDE BULUNMASI
Liderin en önemli özellikleri arasında iyi bir gözlem ve analiz yaparak mevcut problemleri belirleyip tanımlaması gelmektedir. Atatürk içinde bulunduğu toplumumuzun eğitim sistemini gençliğinden beri eleştirisel bir gözle bakmış, gözlemleri ve teşhisleri gelecekte eğitim alanında yapmayı düşündüğü köklü değişiklikler için ışık olmuştur.14
Atatürk eğitimimize ilişkin doğru gözlem ve tespitlerde bulunmuş, eğitimimizin temel hatalarını görmüş ve milletimize de göstermiştir.
TOPLUMUMUZDA YAYGIN BİR BİLGİSİZLİK VARDIR
Atatürk’ün bilgisizlikle ilgili yaptığı gözlemler şunlardır.15
“Milletimizi yüzyıllarca başkalarının hırs ve faydalanma aracı kılan en büyük düşmanı bilgisizliktir. Milleti yüzyıllarca kendi benliğine sahip yapmayan, milleti yüzyıllarca ihtiyatsız bulunduran hep bu bilgisizliktir. Hükümdarların, şunun-bunun milleti esir gibi, köle gibi kullanmaları, bütün arazileri kendi öz arazileri gibi saymaları hep milletin bu bilgisizliğinden istifade edebilmek sayesindedir. Gerçek kurtuluşu istiyorsak, her şeyden önce, bütün kuvvetimiz, bütün suretimizle bu bilgisizliği yok etmeğe mecburuz. Burada bilgisizliği sadece okuma yazma manasında almıyoruz.”
EĞİTİM - ÖĞRETİM YÖNTEMLERİMİZ UYGUN DEĞİLDİR
Atatürk öğrencilik hayatında baskıya-kısmen serbestiye dayanan, pasif-etken, ezberci deneyci eğitim öğretim yöntemlerini bizzat yaşamış; Türk çocuklarının, gençlerinin yüzyıllardır nasıl yetiştiklerini ve bunun ne gibi sonuçlar verdiğini incelemiş ve gözlemiştir. Bütün bu tecrübelerden, gözlemler ve incelemelerden sonra Temmuz 1921’de Ankara’da toplanan Maarif Kongresi’nde öğretmenlerimizin önünde, Türk eğitim tarihinin en önemli teşhislerinden birini yapmıştır.16
“Şimdiye kadar takip olunan tahsil ve terbiye usullerinin, milletimizin gerileme tarihinde en mühim sebep olduğu kanaatindeyim.”
ÇOCUKLARIMIZ ÜZERİNDE AİLE BASKISI VARDIR
Atatürk, ailelerin çocuklar hakkında yanlış bir tutumuna da ana-babaların dikkatini çeker. 17
“ Çoğu ailelerde öteden beri kötü bir alışkanlık var: Çocuklarını söyletmez ve dinlemezler, zavallılar lafa karışınca “sen büyüklerin konuşmasına karışma “ der, sustururlar. Ne kadar yanlış, hatta zararlı bir hareket.”
EĞİTİM SİSTEMİMİZ MİLLİ DEĞİLDİR
Atatürk’e göre bir milletin yükselmesi de, alçalması da eğitim sisteminin milli olup olmamasıyla ilgilidir. Milli olmayan eğitim sistemimiz yüzyıllardır süren felaketlerimizin temel sebeplerindendir. Eylül 1924’de Samsun’da öğretmenlerle yaptığı konuşmada şu çok önemli teşhis ve tespitte bulunur.18
“Terbiyedir ki bir milleti ya hür, bağımsız şanlı, yüksek bir toplum olarak yaşatır veya bir milleti kölelik ve yoksulluğa terkeder.”
İSTİKRARLI BİR EĞİTİM POLİTİKAMIZ YOKTUR
Atatürk Osmanlı eğitiminin son dönemleri için 1923’de şu teşhis ve tespitte bulunmuştur. 19
“ Her Maarif Nazırının, Vekilinin birer programı vardı. Memleketin maarifinde çeşitli programların uygulanması yüzünden öğretim berbat bir hale gelmiştir.”
EĞİTİMİMİZİN AMACI TÜKETİCİ İNSAN YETİŞTİRMEKTİ
Atatürk, her Nazırın başka bir program uygulattığını söyledikten sonra eğitimimizin amacının kendini ve hayatı bilmeyen, her konuda yüzeysel bilgi sahibi tüketici insan yetiştirmek olduğu tespitini söylemiştir. 20
“ Bütün bu uygulama ve programlar ne veriyordu? Çok bilmiş, çok öğrenmiş bir takım insanlar... Ama neyi bilmiş? Bir takım nazariyatı bilmiş! Fakat neyi bilememiş? Kendini bilememiş, hayatım, ihtiyacını bilememiş ve aç kalmış! İşte bu öğrenim tarzının uğursu sonucu olarak denilebilir ki, memlekette aydın olmak demek, çok bilmiş olmak demektir, sefalete ve fakirliğe mahkûm olmak demektir.”
2.2. SORUNLARA “EĞİTİM İLKELERİ” NİN IŞIĞINDA ÇÖZÜM GETİRMESİ
Atatürk gözlem ve teşhisleri sonucunda ortaya kovduğu problemleri, ortaya koyduğu “eğitim ilkeleri” nin ışığında çözüm önermiş ve ulusal eğilim politikasını biçimlendirmiştir.
Atatürk’ün mevcut eğitim sorunlarını çözmede ve gelecekteki eğitim uygulamalarını şekillendirmede ortaya koyduğu eğitim ilkeleri şunlardır. 21
- Eğitim lâik olmalıdır.
- Eğitim ulusal olmalıdır.
- Eğitim karma olmalıdır.
- Eğitim bilimsel olmalıdır.
- Eğitim uygulamalı olmalıdır.
Bu ilkeleri belirlerken Atatürk’ün nasıl bir Türk insanı islediği de kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. O, ümmetçi bir toplum anlayışından Türk ulusçuluğuna, teba anlayışından halkın egemenliğini temel alan bir düzene geçilmesinde en başta gelen öğenin eğitim olduğunu biliyordu. 22
Liderin özellikleri arasında sorunları teşhis edip, tanımlaması yanında uygun çözüm önerileri sunması da vardır. Atatürk’ün eğitim sorunlarına getirdiği çözüm önerileri çağdaş, akılcı, milli, bilime dayalı ve uygulanabilirdi. Bu da Atatürk’ün bir lider olarak aynı zamanda Türk milletini ne kadar iyi tanıdığını da göstermektedir. Atatürk’ün eğitim sorunlarına çözüm önerileri uygulamalar için temel, gelecek için örnek olmuştur. 23
EĞİTİM LÂİK OLMALIDIR
1923’te Anadolu’da eğilimin dörtte üçü hala medrese çatısı altındaydı. Atatürk eğitim alanında ve başka alanlarda muhtaç olduğu yetişmiş kadroları bulmakta çok güçlük çekmiştir. 24
Medreselerin kaldırılmasından bir süre sonra. Rize seyahatinde bir gaip Atatürk’e bir dilekçeyle başvurarak medreselerin tekrar açılmasını istedi. Atatürk, medrese eğitiminin yetersizliğini ve memleketteki felâketteki rolünü bu heyete anlattıktan sonra, sözlerini şöyle tamamladı. 25
“Mektep istemiyorsunuz. Halbuki millet onu istiyor. Bırakınız artık bu zavallı millet, bu memleket evladı yetişsin. Medreseler açılmayacaktır... Millete mektup lazım.”
EĞİTİM ULUSAL OLMALIDIR
Önceki dönemlerin milli olmayan eğitimini felaketlerimizin temel sebebleri arasında gören Atatürk yeni, devletin eğitiminin milli olmasını istemiştir. Mart 1923’de Konya gençlerine yaptığı konuşmada “milli terbiyenin” ne olduğunu anlatmaya çalışır. 26
“Aydınlarımız “milletimizi en mesut millet yapayım” der. “Başka milletler nasıl olmuşsa onu da aynen öyle yapalım “ der. Lakin düşünmeliyiz ki böyle bir nazariye hiçbir devirde muvaffak olmuş değildir. Bir millet için saadet olan bir şey diğer millet için felaket olabilir. Aynı sebeb ve şartlar birini mesut ettiği halde diğerini bedbaht edebilir. Onun için bu millete gideceği yolu gösterirken dünyanın her türlü ilminden, buluşlarından, ilerlemelerinden yararlanalım. Lakin unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak zorundayız”
EĞİTİM KARMA OLMALIDIR
1 Mart 1923’de TBMM’ni açarken yaptığı konuşmada eğitim birliği konusunda açık direktifler verdi. 27
“Memleket çocuklarının eşit şekilde ve ortak olarak elde etmeye mecbur oldukları ilim ve fenler vardır. Yüksek meslek ve ihtisas erbabının ayrılabileceği öğretim derecelerine ulaşıncaya kadar “eğitim ve öğretimde birlik” toplumumuzun ilerlemesi ve yükselmesi açısından çok önemlidir.”
EĞİTİM BİLİMSEL OLMALIDIR
Atatürk bilimin her alanda olduğu gibi eğitimde de bize tek rehber olması gerektiğini söylemiş, eğitim tarihimizde yepyeni bir çığır açmıştır. Onuncu Yıl Nutkunda bunu şöyle ifade etmiştir. 28
“ Türk milletinin yürümekte olduğu medeniyet ve ilerleme yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale müsbet ilimdir.
EĞİTİM UYGULAMALI OLMALIDIR
Eğitim işe yarar, üretici ve hayatta başarılı olacak insanlar yetiştirmelidir. Atatürk Osmanlı’nın duraklama ve gerileme dönemlerinde rağbet edilen mesleklerin memuriyet olduğunu ve bu nedenle ticaret ve sanayinin Rum, Ermeni, Yahudilere kaldığını görmüş; gerilememizin en önemli sebeblerinden biri olan memur olmaya aşırı düşkünlüğü kaldırmaya çalışmış ve eğitimimize yeni ve aktif bir insan tipi yetiştirmeyi hedef göstermiştir. 1931’de şöyle der. 29
İlk ve orta öğretim mutlaka insanlığın ve medeniyetin gerektirdiği ilmi ve tekniği versin, fakat o kadar pratik bir tarzda versin ki, çocuk okuldan çıktığı zaman aç kalmaya mahkûm olmadığına emin olsun.”
2.3. EĞİTİMDE KÖKLÜ DEĞİŞİKLİKLER YAPMASI
Lider yeni yapı ve davranışlar gösterebilendir. Atatürk eğitim alanındaki inkılaplarıyla yeni bir yapı ve davranış oluşturmuş, o güne kadar ki uygulamalar tamamen değişmiştir. Dini eğitim yerine lâik eğitim yapılmaya; Arap harfleri yerine Latin Türk harfleri kullanılmaya; metafizik yerine müspet ilim gösterilmeye; Türk dili Arapça ve Farsça’dan arındırılmaya; Türk tarihi gerçek yönleriyle ortaya çıkarılmaya başlanmıştır. 30
EĞİTİMİ LÂİKLEŞTİRMESİ
Atatürk daha Kurtuluş Savaşı yıllarında 1 Mart 1922’de TBMM’de yaptığı konuşmasında milli eğitimin milletimizin bugünkü haliyle, içtimai ve hayati ihtiyaçlarıyla, çevrenin şartlarıyla, içinde yaşadığımız asrın icaplarıyla uyumlu hale getirilmesini istedi.31
3 Mart 1924’de “halifeliğin kaldırılması” kanunuyla birlikte “Tevhid-i Tedrisat (eğitimin birleştirilmesi)” kanunu da kabul edildi ve bu kanunla medreseler önce MEB’na devredildi, sonra da kapatıldı. Atatürk “Tevhid-i Tedrisat” kanununun kabulünden sonra bir yurt gezisinde yaptığı şu konuşmayla eğitim ve öğretim birliğine verdiği önemi şu şekilde vurguladı. 32
“ Eğitim ve öğretimi birleştirmedikçe aynı fikirde, aynı zihniyette fertlerden kurulu bir millet yapmağa imkân aramak abesle uğraşmak olmaz mı idi? Dünya medeniyet ailesinde saygı toplayan bir yerin sahibi olmaya lâyık Türk milleti evlatlarına vereceği eğitimi “mektep” ve “medrese” adında birbirinden büsbütün başka “iki çeşit kuruluşa” bölmeye katlanabilir iniydi?”
Bir süre sonra Türkiye’deki yabancı okulların “ilk kısımları” kapatıldı. Böylece bütün Türk çocuklarının aynı programı uygulayan “mecburi ilk öğretimden” geçmeleri ilkesi güçlendirilmiş oldu. Azınlık okullarıyla yabancı okulların “orta” kısımlarında da “Türkçe, tarih, coğrafya ve yurt-bilgisi dersleri” nin “Türk öğretmenler” tarafından “Türkçe” okutulması esası kabul edildi. Bu da eğitim birliği yönünde atılmış önemli bir adımdı.
ARAP HARFLERİ YERİNE LATİN TÜRK HARFLERİNİ GETİRMESİ
Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda nüfusun % 90’ı okuma yazma bilmiyordu. Bunun nedenini dilbilimcimiz şöyle açıklıyordu. 33
“ Cumhuriyetten önce, halkın yüzde doksanından çoğu okuma-yazma bilmiyordu. Nedeni, eski yazı ile okuyup yazmanın güçlüğü idi. Eski yazı güçtü; çünkü Arapçanın yazısı idi; Türkçeyi yazmaya elverişli değildi. Biz Arap abecesini almış, buna sadece Arapçada bulunmayan “p,ç,j” harflerini eklemiştik. Ama bununla Türkçenin abecesini oluşturmuş olmuyorduk.”
Atatürk’e göre Arap harfleri şu nedenlerle bırakılmalıydı:34
1- Türkçeye uygun değildi.
2- Öğrenilmesi zordur, bu da toplumda eğitim düzeyinin düşüklüğünün bir nedenidir.
Atatürk Ağustos 1928’de şöyle der:
“ Bir toplumun %10’u, %20’si okuma yazma bilir, %80’i, %90’ı okuma yazma bilmezse, bu ayıptır. Bundan insan olarak utanmak lâzımdır. Halbuki bu millet utanmak için gelmemiştir.”
1 Kasım 1928’de kanunla yeni Latin Türk Alfabesi kabul edilmiştir.
Harf devrimi geniş halk kitlelerinin hızla okur-yazar olmalarını sağlamalarının yani sıra. Türk dili ve kültürünün Arap ve doğu kültürünün etkisinden kurtarılmasını amaçlıyordu.35
YENİ BİR TARİH ANLAYIŞINI GETİRMESİ
Osmanlı tarih anlayışına karşı çıkarak, Türklerin binlerce yıllık bir tarihi ve uygarlığı bulunduğunu savunmuş, özellikle İslamiyete geçişinden önceki dönemler üzerinde çok daha fazla üzerinde durmuştur.
Tüm bu çabalardan amaç, hem batılıların tarih. ırk, uygarlık bakımından haksız saldırılarda bulunduğu Türk insanına köklü bir güven duygusu aşılamak, hem de bilim adamlarını yeni araştırmalara teşvik etmek olmuştur. 36
Atatürk 1931 yılında da bu amaçla Türk Tarih Kurumunu kurmuştur.
TÜRKÇE’NİN SADELEŞTİRİLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ ÇALIŞMALARINI SİSTEMLEŞTİRMESİ
II. Meşrutiyet döneminde, gittikçe güçlenen Türkçülük akımının etkisiyle dilde hızlı bir sadeleşme gerçekleşmiştir. Fakat yine de Türkçe’de başka dilden gelen kelimelerin sayısı çoktu.
Atatürk dildeki sadeleşmeyi hızlandırmak ve sürekli hale getirmek, Türkçeyle ilgili bilgili bilimsel araştırmaların yapılmasına olanak sağlamak amacıyla 1932 yılında Türk Dil Kurumunu kurmuştur.
BÖLÜM III
SONUÇ
Atatürk’ün eğitim sistemine ilişkin gözlemlen, teşhisleri, önerileri ve emirleri kişisel liderliğini göstermektedir.
Eğitimciliği, uygulayıcılığı ve eğitim-öğretim alanındaki inkılapları durumsal liderliğini göstermektedir.
Atatürk eğitimde hem teori hem de uygulama lideridir.
Atatürk, eğitim girişiminin ne olduğu ile ne olması gerektiğini birbirinden ayırd edebilen ve sorumluluğundaki madde ve insan kaynaklarını ikinci yönde kullanabilen liderdi.
“Çağdaş uygarlık seviyesinin de üstüne çıkma”nın eğitimle olacağının bilincini yerleştirmiştir.
Tüm bunlar Atatürk’ün eğitim liderliğini güncel kılmaktadır.
KAYNAKLAR
AÇIKALIN, Şule Eğitim Liderliği Ders Notları Ankara: Hacettepe Üniversitesi, 1992
ADEM, Mahmut Ulusal Eğitim Politikamız ve Finansmanı Ankara: A.Ü. Eğitim Bilimleri Fakültesi Yayınları, No: 172, 1993
Atatürkçü Düşünce Işığında Eğitim Politikamız Eğitim Politikası Ankara: 1995
AKSOY, Ömer Asım Atatürk’ün Halkçılık Anlayışının Eğitimdeki Önemi Ne Olmuştur? Türk Eğitim Derneği V. Eğitim Toplantısı, Ankara 4-6, 11
1981 Atatürk ve Eğitim Ankara: TED Yayını, No:5, 1981
AKYÜZ, Yahya Türk Eğitim Tarihi (Başlangıçtan 1993’e) İstanbul: Kültür Koleji Yayınları Eğitimde Arayışlar Dizisi: 4, 1994
BURSALIOĞLU, Ziya Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış Ankara PEGEM. No:2, 1992
ERDEM. Ali Rıza. Eğitimin Gerekliliği Bilgi Çağında Eğitim. Yıl:3, Sayı:6, Ocak-Şubat-Mart 1996
Bir Eğitim Lideri Atatürk (Eğitim Liderliği Ders Ödevi) Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Ocak 1993
ERTÜRK, Selahattin. Eğitimde Program Geliştirme Ankara: Yelkentepe Yayınları, 1972
FEYZİOGLU, Turhan ve Diğerleri Atatürk Yolu Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, 1987
FİDAN, Nurettin. ERDEN, Münire Eğitim Bilimine Giriş Ankara: Repa Yayınları, 1989.
OĞUZKAN, Ferhan. Eğitim Terimleri Sözlüğü Ankara. Türk Dil Kurumu Yayını, 1974.
ÖZCAN, Demirel Eğitim Terimleri Sözlüğü. Ankara: Usem Yayınları No: 10,1993
ÖZÇELİK, Durmuş Ali. Eğitim Programları ve Öğretim Ankara: ÖSYM Yayınları, No: 8, 1989
TAYMAZ, Haydar. Hizmet İçi Eğitim Ankara: Pegem Yayınları No:3, 1993
1 Ali Rıza Erdem. Eğitimin Gerekliliği, Bilgi Çağında Eğitim, Yıl:3, Savı:6, Ocak-Şubat-Mart 1996, s .9
2 Nurettin Fidan, Münire Erden Eğitim Bilimine Giriş Ankara : Repa Yayınları, 1989, s. 5
3 Ferhan Oğuzkan Eğitim Terimleri Sözlüğü Ankara: Türk Dil Kurumu, 1974. s. 6
4 Şelahattin Ertürk Eğitimde Program Geliştirme Ankara: Yelkentepe Yayınları, 1972. s. 12
5 Özcan Demirci Eğitim Terimleri Sözlüğü Ankara: Usem Yayınları, No: 10. 1993. s.36
6 Durmuş Ali Özçelik, Eğitim Programları ve Öğretim Ankara. ÖSYM Yayınları. No: 8. 1989.
7 Erdem: a.g.m. s. 10
8 a.g.m. s. 10
9 Haydar Taymaz Hizmet İçi Eğitim Ankara: PEGEM Yayınlan. No:3, 1993. s.3
10 Şule Açıkalın Eğitim Liderliği Ders Notları Ankara: Hacettepe Üniversitesi 1992. s. 11
11 Ziya Bursalıoğlu. Okul Yöneliminde Yeni Yapı ve Davranış Ankara: PEGEM. No:2, s.32-35
12 a.g.e.. s. 191
13 a.g.e.. s. 191
14 Ali Rıza Erdem. Bir Eğitim Lideri Atatürk (Eğitim Liderliyi Ders Ödevi) Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Ocak 1993. s.4
15 Yahya Akyüz Türk Eğitim Tarihi (Başlangıçtan 1993’e) İstanbul Kültür Koleji Yayınları Eğitimde Arayışlar Dizisi: 4, 1994, s. 290
16 A.g.e., s. 291
17 A.g.e., s. 291
18 A.g.e, s. 291
19 A.g.e., s. 292
20 A.g.e., s. 292
21 Mahmut Adem, Ulusal Eğitim Politikamız ve Finansmanı Ankara: A. Ü Eğitim Bilimleri Fakültesi Yayınları. No:172, 1993. s 25
22 Adem, Atatürkçü Düşünce Işığında Eğitim Politikamız Eğitim Politikası Ankara: 1995. s 77
23 Erdem. Bir Eğitim Liderleri Atatürk. S . 5
24 Turhan Feyzioğlu ve Diğerleri Atatürk Yolu Ankara: Atatürk Araştırına Merkezi. 1987, s.47
25 A.g.e.. s 205’ten Atatürk l000 Temel Eser. İstanbul: 1970. s.218
26 Akyüz a.g.e. s. 94
27 Feyzioğlu ag.e., s.204’den Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, c.l. İkinci Baskı. s.300
28 Akyüz a.g.e.. s.295
29 A.g.e., s. 295
30 Erdem, Bir Eğitim Lideri: Atatürk, s.6
31 Feyzioğlu. a.g.e. s.203’den Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, c. II. İkinci Baskı, s. 16
32 A.g.e. 205’ten Atatürk 1000 Temel ESER. İstanbul. 1970, s.217
33 Ömer Asım Aksoy. Atatürk’ün Halkçılık Anlayışının Eğilimdeki Önemi Ne Olmuşlar’’ Türk Eğitim Derneği V. Eğitim Toplantısı. Ankara: 4-6.11
1981 Atatürk ve Eğitim Ankara: TED Yayını, No: 5, 1981, s. 91
34 Akyüz Age., s. 298
35 Adem. Ulusal Eğitim Politikamız ve Finansmanı s. 11
36 Akyüz A.g.e., s. 299
Öğretmen Menendi Erdem
Kaynak: ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 40, Cilt: XIV, Mart 1998