Mustafa Kemal Atatürk yeni harfleri tanıttığı Tekirdağ'da. (23.08.1928)

Karakter Boyutu

Mustafa Kemal Atatürk yeni harfleri tanıttığı Tekirdağ'da. (23 Ağustos 1928)

Mustafa Kemal Atatürk Tekirdağ'da. (23 Ağustos 1928)

Gazi Mustafa Kemal’in Tekirdağ’ı Ziyareti:
Tekirdağ, Gazi Mustafa Kemal’in tümen komutanı olarak görev yaptığı ilk kasabaydı. 23 Ağustos 1928 tarihinde ise halka ilk kez öğretmen olarak yeni Türk harflerini tanıtacağı şehir unvanını kazanmıştır. Tekirdağlıların yeni Türk harflerini benimsemesi ve öğrenme konusunda gösterdikleri yeterlilik, Mustafa Kemal’in Türk harflerinin kısa sürede uygulamaya konulması ve hedefine ulaşması konusunda bir gösterge teşkil etmiştir. Mustafa Kemal’in inkılâpçı özelliklerinden biriside yapacağı inkılâpları oluşturmuş olduğu kadrosu ile paylaştıktan sonra halka mal etmesiydi. Mustafa Kemal, gerçekleştireceği inkılâp öncesinde yurt gezilerine çıkar. Yapacağı inkılâbı halka anlatır, gösterir, yaptırır en son olarak halkı överek halka mâl ederdi. Falih Rıfkı Atay; O’nun inkılâp metodunu, “Halkı övmek, yapacaklarını ona mâl etmek, ve bir halk emaneti  gibi görünmek” olarak ifade etmiştir. Gerçekten Mustafa Kemal’in Tekirdağ ziyareti Falih Rıfkı Atay’ın O’nun inkılâpçılığı konusundaki tezini doğrulamaktadır. Gazi Mustafa Kemal’in Tekirdağ’ı ziyareti Türk basını tarafından ayrıntıları ile birlikte verilmiştir. Tekirdağlıların Gazi Mustafa Kemal’e gösterdikleri saygı ve sevgi, yeni Türk harflerini öğrenme konusundaki isteklerini tam anlamıyla yansıtmak amacıyla Atatürk’ün Tekirdağ’ın ziyareti sırasındaki gelişmeleri Türk gazetelerinde yer aldığı şekilde aktarmayı uygun bulduk.

Mustafa Kemal Atatürk yeni harfleri tanıttığı Tekirdağ'da. (23 Ağustos 1928)

Gazi Mustafa Kemal 23 Ağustos 1928 sabahı saat 05:50’ de Ertuğrul yatıyla Tekirdağ iskelesine varır. Mustafa Kemal ile birlikte Tekirdağ’a gelenler arasında Dahiliye Vekili Şükrü Kaya, mebuslardan Salih, Falih Rıfkı, Ruşen Eşref, Recep Zühtü, Cumhuriyet Halk Partisi genel Sekreteri Saffet ve Moskova Büyükelçisi Tevfik Beylerle, Kolordu Komutanı Salih Paşa, Başyaver Rusuhi, Deniz İşletmesi Müdürü Sadullah ve yaverleri Nasıd ve İsmail Hakkı Beyler bulunmaktaydı. Tekirdağlılar Gazi Mustafa Kemal’i karşılamak için iskeleye ve sahillere dökülmüşlerdi. Tekirdağ halkı Gaziyi büyük samimi alkışlarla karşılar. Gazi 11:15 geçe doğruca hükümet konağına giderek orada memurlara Yeni Türk harfleri ile yazı yazma konusunda alıştırma yaptırır. Gazi saat 13:30’da Tekirdağ Belediyesi’ne gider, orada da yeni harflerin uygulanması konusunda çalışmada bulunur. Belediyeden sonra Zabitan yurdunu ziyaretinde de Yeni Türk harflerini kullanmanın zorunluluk ve faydalarından bahsettikten sonra çarşı içinde bir eczaneye uğrayarak orada bir hoca efendiye Arapça harflerden yazılı bir cümle yazdırırken, kendisi de bu cümleyi yeni harflerle yazar. Arapça yazıyı kimse doğru okuyamadığı halde yeni yazıyı orada bulunan herkes doğru bir şekilde okur. Gazi buradan otomobille şehir içinde dolaştıktan sonra Tekirdağ İskelesine varır. Gazi’yi uğurlamak için iskelede bekleyen askerî kıta ve halka veda ederek Ertuğrul yatıyla tekrar İstanbul’a Büyükada’ya döner.

Mustafa Kemal Atatürk Şükrü Kaya ile Tekirdağ'da. (23 Ağustos 1928)

Gazi Mustafa Kemal’in Tekirdağ gezisi esnasında O’nun Tekirdağ'lılara yeni Türk harflerini benimsetmekteki başarısını, Tekirdağlıların Gazi’ ye olan duydukları sevgiyi, Gazi’nin Tekirdağ gezisi sırasında yanında bulunan Falih Rıfkı(Atay) şöyle anlatmaktadır;

“ Sabah saat 6:00 Ertuğrul yatı denizde Tekirdağ kasabası uyuyordu. Tabiatın çığlığı kasabaya, mahallenin köhneliği nazar-ı dikkate çarpıyor. Reisicumhur Hazretleri erken uyandılar. Kasabada yavaş yavaş kımıldanış peyda oldu; Vali Bey yata geldi.

Haber aldık ki Tekirdağlılar Reisicumhurun bir türlü geldiğine inanmamışlar.

«— Canım Reisicumhur böyle sessiz sedasız gelir mi?» diyorlarmış. Fakat az biraz zaman sonra sahildeki halkın alkış sesleri, çığlığı, otomobillerin « klakson» müzikası kasabaya bir fevkaladelik havası verdi. Reisicumhur halkın coşan dalgalarını yararak Hükümet Konağı’ na çıktı. Valinin odasında istirahat etti. Salonlarda ve koridorda memur, ahali keyif keşif bir kalabalık vardı. Bir iki dakika sonra Gazi;

«— Beyler Milliyet gazetesi getirir misiniz?» dedi.

Bir gün evvelki «Milliyet» bulup getirdiler; Gazi, Vali odasına bitişik meclis-i umumi salonuna geçti; memurlar ve vüzeraların teşkil ettiği yarım kavisin nihayetinde bir kara tahta vardı. Reisicumhur Hazretleri sordular;
«— Türk yazısını biliyor musunuz?» : kalabalıktan

«Öğrendik öğreniyoruz; sesleri geldi. Gazi alâlade bir zatı tahta başına davet etti ve yeni yazı ile bir cümle yazmasını söyledi. Biraz sonra üç küçük hata ile şu cümleyi okuduk.« Büyük Gazi’ye malik olan Türkler bahtiyarlardır.» Başka birini davet etti;«— Henüz bilemiyorum efendim.» dedi.

«— Beş on şekil öğrenmek o kadar güç bir şey midir? Niçin alakadar olup öğrenmediniz»? dedi.

Artık millet reisinin Türk milletine ilk alfabe ve yazı dersi başlamıştı. Herkesi birer birer çağırarak, muhtelif alfabe ve imlâ kaidelerinin hepsini misallerle izah etti. Bir odacının tecrübesi şayan-ı dikkatti. Tekirdağ Hükümet Dairesi’nin odacısı şimdi yeni Türk yazısını biliyor!

Hükümet Konağı’ndaki ders bir saat sürdü. O aralık Tesadüf ettiklerimizden şunu öğrendik: yeni yazı ümit edildiğinden daha kısa zamanda tâmim edilecektir; Herkes teessüse ve hepsinin bir tek arzusu var! « Komisyonun alfabesini ve gramerini çabuk tâmim edeceğiz.»

Reisicumhur Hazretlerinin ikinci ziyaretleri Belediye dairesine oldu. Orada kaldıkları beş on dakikada yine yeni yazının tatbiki ve tâmimi hususunda fikirlerini söylemek için istifade ettiler. Alkış sesleri ve coşuş içinde boğulan sokakta halk arasına katılan Gazi, biraz ötede bulunan Zabitan yurduna gitti. Ve Livâ Kumandanına Türk yazısı ile satırları dikte etti. «Zabitan yurdunda LivâKumandanı bey efendiye yazdırılmıştır. Bu gün tekir dağında bulunan zabit arkadaşlarımı ziyaretten çok memnun oldum. Bu memnuniyetimi burada hazır bulunmayanlara da lütfen söylersiniz. Yeni türk harflerini muhitlerine serîan öğrenmelerini kendilerinden hasatsan ricâ ve talep ederim. »

Gittikçe kesafatı artan Tekirdağ halkından sokaklar geçilemez halde idi. Na memul bir bayram günü ; kadınlar, kızlar, büyük küçük herkes şenlik yapıyordu. Gazi sevgili halkın içindeydi. Bir aralık kenarda duran Hoca Efendi gözüne ilişti.
«— Gelir misiniz? Hoca Efendi» dedi.

Hemen yakındaki eczaneye girdi. Bulunduğu masaya kapının önüne birikmiş olanlardan birkaç kişi davet etti. Bir kağıda Arapça bir yazı yazdı. Bu yazıyı diğerlerine okuttu. Herkes her kelimeyi bin türlü okudu. Biraz sonra Reisicumhur hazretleri aynı satırları yeni Türk yazısı ile yazdılar. Arapça bilen bilmeyen herkes bu satırları tamamen doğru ve bi’l tabi bir türlü okudu. Kendi el yazısı olan kağıdı Hoca Efendi’ye vererek

«— Sizden Türk yazısını öğrenmenizi isterim.» dedi.

Vakur ve sakin olan Hoca Efendi giran-baha yadigarı her zican ederek çekildi. Reisicumhur Hazretleri kumsaldaki askerî kıtayı selamlayarak yata avdet ettiler. İskelede bir kadın atlayarak Gazi’ye koştu. Yere kapandı, ayağının toprağını gözlerine sürdü.

Yatta bu satırları yazarken intihamım şudur: eski yazıdan yeni yazıya intikal meselesi ne ay meselesidir; ne de nesil meselesidir. Bil’a istisna herkes şahsi ve millî menfaatlerin bir an evvel bu istikbal vetiresinden çıkmak olduğunu anlamıştır. Herkes yeni yazının manasını hedefini ve ehemmiyetini severanda benimsemiştir. Bir iki sene içinde Büyük Reisin dediği çıkacak. Şimdi size söylüyorum. Göreceksiniz neler olacak?.

                                                                                                                   Ertuğrul yatı 24 Ağustos 1928”.

Tekirdağ Muallimler Birliği Başkanı Mustafa Raşit’in, Gazi Mustafa Kemal’in Tekirdağ’a gelişi ve Latin harflerini memurlara öğretirken aralarında geçen anısını şöyle Naşit Hakkı Uluğ şöyle anlatmaktadır;

"- Hükümet konağına vardığımızda Gazi bir kara tahta etrafında bulunan memurlara Lâtin harfleri hakkında izahat veriyor, bunları teker teker imtihan ediyordu. Fransızca bilenler başarı gösterirken bilmeyenler şaşırıyor, duraklıyordu. Bu durum karşısında Gazi şöyle demişti;

- Şimdiye kadar hazırlanmalıydınız!

- Bu, ufak bir hitap, bir serzenişti. Herkes susmuştu. Gazetelerde bu inkılâba dair yazılar çıkıyordu. Fakat dava resmen ele alınmış değildi. Bunun içindir ki, hakikati açıklamakta fayda olacağına inanarak ona doğru ilerlemiş,kendisini selamlamış ve demiştim ki:

 - Paşa hazretleri, evet, buyurduğunuz gibi, bizleri bu işte hazırlanmış görmediniz. Müsadenizle sebebini arz edeyim. Bundan beş on gün önce latin hurufatını yayımlamaya memur komisyon, tarafından gazetelere verilen ilanda önüne gelen, rastgele latin harflerini öğrenmeye kalkmasın. Yakında komisyonumuz tarafından resmi mühürlü bir alfabe yayınlanacaktır. O çıktıktan sonra öğrenmeye gayret edilsin”.

Gazi Tekirdağ Muallimler Başkanının sözlerini samimiyetle karşılar ve yanında bulunan Dahiliye Vekili Şükrü Kaya’ya:

-Beyefendinin sözlerini not ediniz ve acele ediniz demişti.

Gazi Mustafa Kemal Tekirdağ’dan ayrıldıktan hemen sonra 25-29 Ağustos 1928 tarihleri arasında Dolmabahçe Sarayı’nda toplanan bilgin ve uzmanlara 3 maddelik bir öneri sunarak alfabenin biran evvel Latin harfleriyle yayımlanmasını ve dilbilgisi yazım kurallarının basılmasını istemiştir.

Gazi Mustafa Kemal, Tekirdağ’da halka Türk alfabesini öğretme ve benimsetme yanında yeni harflere geçiş konusunda meydana gelen aksakları yerinde görme ve buna yönelik önlemler alma fırsatını yakalamıştır.
Tekirdağlıların yeni Türk harflerini öğrenme konusundaki istekleri onların Mustafa Kemâl ve gerçekleştirdiği inkılâplara karşı bağlılıklarını göstermiştir. Bununla birlikte, Gazi Mustafa Kemal Tekirdağlıların kendisine olan sevgisi ve yeni Türk harflerini öğrenme isteklerine hayran kalmıştı. Tekirdağ’daki ilk öğretmenlik tecrübesinin başarısı ve Türk milletinin yeni Türk harflerini kolaylıkla öğrenebileceği kanısı Gazi Mustafa Kemal’in İstanbul’a döndükten sonra yayınladığı mesajına yansımıştır. Gazi Mustafa Kemal bu mesajında Tekirdağ’daki ilk izlenimlerini şöyle belirtmiştir;

“ilk fırka kumandanı olduğum Tekirdağ’ı 14 sene sonra ziyaret edebildim. Bundan çok memnun ve mutahassisim Fakat daha çok memnun ve münşerih olduğum nokta şudur; Tekirdağlı vatandaşlarım daha şimdiden yeni Türk harflerini yazıp okumayı hemen öğrenmişlerdir diyebilirim. Memurların kaffesini bizzat imtihan ettim. Sokaklarda, dükkânlarda halk ile temaslar yaptık. Arap harflerini hiç yazıp okuyamayabilenlerin Türk harfleriyle derhal ünsiyet ettiklerini gördüm. Henüz ortada salâhiyatdarmakamatın tasdikinden geçmiş bir rehber olmadan, henüz mekteb muallimleri dalâlet-i faaliyete geçmeden yüce Türk milletinin hayırlı olduğuna kanaat getirdiği bu yazı meselesinde bu kadar yüksek şûur ve intikal istical göstermekte olduğunu görmek benim için cidden büyük ama çok büyük saadettir. Bu husus elbette ağyar için mucib-i hayret olacaktır. Az zaman sonra yeni Türk harfleri ile gözler kamaştırıcı Türk manevî inkişafının vasıl olabileceği kudret ve itibarın, beynelmilel seviyesini, gözlerimi kapayarak şimdiden o kadar parlak görüyorum ki bu manzara beni gayş ediyor. Ben yalnız bugün Tekirdağlılarda sezdiğim ruhi ve hissi halete, yalnız buna dahi istinaden katî olarak beyan ediyorum ki bütün Türk milleti benim gördüğümü, benim hissettiğimi aynen görmekte ve hes etmektedir. Bu kadar hassa ve şuurlu olan Türk Milleti kendisinin refahına, itilasına binlerce seneden beri haylulet edilmekte olduğunu artık temyiz eyledi. Bütün maddi ve manevi manî’leri parça parça ederek ortadan kaldıracaktır. Bundan artık şüpheye mahal yoktur. Dimağınını vicdanını bu kadar azm ve kat’iyetle temizlemeye karar vermiş olan büyük milletimin istikbâlini tasavvur etmek hiçte güç değildir.”

Gazi Mustafa Kemal’in, Tekirdağ’da gördüğü ilgi ve alaka, Türk milletinin kendisine göstermiş olduğu saygı, sevgi, güven ve O’nun yapmak istediği inkılâpları benimsemesinin bir sonucuydu. Gazi’nin, Türk milletinin yeniliklere açık ve bunları kavrama konusunda son derece kabiliyetli olduğu düşüncesinde ne kadar haklı olduğunun da bir göstergesidir. Gazi’nin Tekirdağ’ı ziyareti sonrasında Harf inkılâbını yaymak için daha etkili hareket ettiği görülür.
Tekirdağ’dan dönüşünün hemen sonrasında yurdun her tarafında yeni Türk harflerinin öğrenilmesi için kurslar açılmış, devlet matbaası tarafından yeni Türk harflerinin öğrenilmesi ve okuma yazmayı kolaylaştıran alfabe ve gramer kitapları basılmıştı. Aynı zamanda kurumlar kendi memurlarına bu amaçla hafta sonları kurslar açmaktaydılar. Yeni mebuslardan İstanbul’da bulunanlar için Dolmabahçe Sarayı’nda konferanslar veriliyor. Konferanslara mebusların katılımının sağlanması için onlara Gazi tarafından davetiye gönderiliyordu. Gazi Mustafa Kemal’in kararlılığı Türk aydını ve Türk milletinin de yeni Türk harflerinin çok daha erken öğrenilebileceği inancını da giderek arttırmıştır. Bu en iyi örnek Falih Rıfkı Atay’ın Gazi Mustafa Kemal’in Tekirdağ seyahatine ilişkin tutmuş olduğu notlarında görmekteyiz;

“……intikal müddeti hakkındaki münakaşaları hatırlar mısınız, ibtida bir nesil, iki nesil, sonra on sene, on beş sene diye düşünüyorduk; şimdi bunun yerine ay hesabı geldi. İlk zamanlar hiç birimiz millî alakamızın hiç bu kadar geniş ve ateşli olacağını tahmin etmezdik. Halbuki O intikal meşakâti için mübalağa edildiğine kani idi. Bütün mesele işin tutumunda idi. Gazi bütün yazı eselelerini, istiklâl davası gibi tuttu. Hepimiz kabiliyetimizin birkaç misli arttığını hissettik: Yeni harflerle okumayazma i timadını mümkün olduğu kadar süratle kazanarak intikal teessüsünden süratle kurtulmak hepimizin ideali oldu.”

Sözleri Gazi’nin kararlığını, cesaretini, kendisine ve Türk milletine olan inancının güveninin ne kadar güçlü olduğunu göstermektedir. Gazi Mustafa Kemal çok öncesinde kafasında tasarladığı harf inkılâbını birkaç ay gibi kısa bir sürede gerçekleştirdi. Tekirdağlılar ve Türk milletinin yeni Türk alfabesini öğrenmekte azim ve kararı O’nun Türk milletini ne kadar iyi tanıdığının göstergesiydi.

Kaynak: Harf İnkılâbının Gerçekleştiği Süreçte Atatürk’ün Tekirdağ’ı Ziyaretinin Basındaki Yansımaları, Dr.Özgür Mert Çorlu IMKB Fen Lisesi Müdür Yardımcısı, Tarih Öğretmeni, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi XVII/34 (2017-Bahar), ss. 191-214.

Bu fotoğrafı paylaş
Mustafa Kemal Atatürk yeni harfleri tanıttığı Tekirdağ'da. (23.08.1928)