Çankaya Köşkü'nün bahçesi’nde köpek yavrularıyla birlikte. (1923)

Fotoğraf Kaynağı: M. D. Ashton tarafından çekilen bu fotoğraf ilk defa 20 Ekim 1923 tarihinde yayınlanan The Saturday Evening Post gazetesinde, Isaac F. Marcosson'un yazısı ile yayınlanmıştır.
Karakter Boyutu

Çankaya Köşkü'nün bahçesi’nde köpek yavrularıyla birlikte. (1923)

Atatürk'ün Köpek Sevgisi

Mustafa Kemal'in yaşamında en önemli hayvan, hiç şüphesiz ‘‘Foks’’ adındaki köpeğidir. 

"...Mustafa Kemal'in 1. Dünya Savaşı yıllarında doğu cephesinde savaşırken ‘‘Alp’’ adında bir köpeğinin olduğu ve bu köpeğin onun yatak odasının kapısında beklediği ve Atatürk'ün izni olmadan hiç kimseyi içeri bırakmadığı anlatılır...’’

"...Ulusal kurtuluş savaşımız sırasında ele geçirilen Yunan komutanlarından birisinin köpeği olan ‘‘Alber’’ adında bir köpeği daha vardır. Beyaz-sarı renklerde bir av köpeği olan Alber'i çok seven Atatürk, onun ölümünden derin üzüntü duymuştur...’’

Kastamonu'da şapka giyilmesi hakkında söylevini verirken, Fox hemen yanında. (30 Ağustos 1925)

"...Ancak Mustafa Kemal'in yaşamında en önemli hayvan, hiç şüphesiz ‘‘Foks’’ adındaki köpeğidir. Atatürk Foks'u Yalova’da halâ banyolarda seyyar fotoğrafçılık yapan Hasan Efendi’den 50 liraya satın almıştı. O zamanlar 50 lira oldukça önemli bir paraydı. Atatürk bir sabah gezisinde seyyar fotoğrafçının sephasının ayakları arasında yatan köpeği  görünce sordu:
- Bu köpek senin mi?
Fotoğrafçı birden ne yapacağını şaşırdı. Hemen toparlanarak:
- Evet Paşam diye karşılık verdi.
- Çok güzel bir şey…
Atatürk’ün köpeğiyle ilgilenmesi üzerine fotoğrafçı Hasan Efendi’ye cesaret geldi:
- Çok beğendiyseniz size hediye edeyim Paşam dedi.
Köpek o zaman yavruydu. Asil falan değil, bayağı  bir  sokak  köpeğiydi.  Ama tüyleri çok güzeldi. Atatürk bir daha hayvana dikkatli baktıktan sonra yanındakilere:
- Bu adamı memnun ediniz dedi.
Böylece fotoğrafçının köpeği Foks, Atatürk’ün köpeği oldu. Foks aşağı, Foks yukarı derken hayvan büyüdü. Adının nereden geldiğini, kimin taktığını pek hatırlamıyorum…

Foks uzun süre Köşk’te kaldı. Bir Cumhurbaşkanı köpeği olarak hayatta kendi cinslerinin hiç birinin sahip olmadığı rahat ve mutlu bir yaşantı sürdü.
Foks, Atatürk’ün yatak odasında yatardı. Karyolasının ayakucunda  onun için diktirilmiş özel bir minder dururdu. Atatürk sabaha karşı yatağına girene kadar Foks da uyumaz, O’nu bekler, ancak sahibi uyuduktan sonra mindere kıvrılırdı. Çok sadık, çok duygulu bir hayvandı.

Atatürk’ün Foks’a düşkünlüğünü bilen bazı kimseler sofrada çok zaman onun bahsini açarlar, sadakatinden, büyüklüğünden dem vurup,  neslini  üreterek memlekete yaymayı teklif ederlerdi. Dalkavukluğuyla dikkati çekenler, Foks’un asil kandan geldiğini, kaynağının Avrupa olduğunu söyleyecek kadar ileri gidip “Köpek değil, adeta insan. İnsandan da akıllı” derlerdi. Atatürk bu konuşmaları belli belirsiz gülümsemeyle dinler, Foks’a bakıp başını sallardı.
Atatürk Foks’la yakından ilgilenirdi. Bir gün Ankara’da,  Köşk’ün  bahçesinde dolaşırken, köpeğinin hareketlerini dikkatle izliyordu. Foks’un tembelliği mi üzerindeydi, neydi? Bir köşeye çekilmiş, boş gözlerle sahibine bakıyordu. Atatürk hayvana uzun uzun baktıktan sonra bana döndü:
- Bu hayvan aç dedi.
- Yemeğini az önce yedi diye karşılık verdim.
- Yese böyle olur mu?
- Bir tencere pilavı kendi elimle verdim. Hem öyle bir pilav ki, fukara evinde dört kişi doyar.
Atatürk bu sözüme güldü. Foks genellikle benim avucumdan yerdi. Bir şey söylemedi ama akşam aklına Foks gelmiş olacak ki, yemekten sonra sözü yine ona getirdi:
- Bu köpek çiftleşti mi? diye sordu…
- Konya’da iki ay önce çiftleşmişti dedim.
- İyi ama o orada kaldı. Konya başka, Ankara başka. Ben burada bir şey oldu mu, diye soruyorum.
- Henüz olmadı Paşam.
O zaman Atatürk şöyle konuştu:
- Hayvanlar belirli zamanlarda çiftleşirler. Onların asaletini görüyor musun? Hiç değilse arzularının mevsimi var. Onlar kadar olamıyoruz.
Atatürk’ün bu sözlerine için için ne kadar gülmüşümdür. Afet İnan, Darülaceze’den dört beş yaşlarında bir evlatlık almıştı. Galiba adı İnci’ydi. Ortada dolaşır, Köşk’tekilerin sigaralarını yakardı. Bir gün muziplik olsun diye Foks’un ağzına da bir sigara tutuşturmuş. Hayvan bunu önce taşıması için  ağzına verilen bir çubuk sanmış. Ardından evlatlık kibriti çakmış. Kibrit alevinden fena halde ürken Foks, bir an ne yapacağını şaşırdı. Evlatlık kız kibritleri peş peşe çakıp hayvana doğru tutuyordu. Foks gözlerini orada bulunanların üzerinde gezdirdi. Kıza bir şey yapmadı. Ne dişlerini gösterdi, nede hırladı. Boynunu büküp bir kenara çekildi. Sessizce beklemeye başladı.
Atatürk bu olaydan duygulanmıştı:
- Gördünüz mü, şu köpek bile insan denen mahlûktan çok daha temiz, çok daha asildir dedi.
Fakat aslında hırçın bir köpekti. Birkaç yıl Atatürk’ün yanında kalmıştı. Zaman zaman hırçınlaştığı olurdu. Bir gün Atatürk’ün elini sarılı gördük. Foks ısırdı dediler. Olay gece olmuş…Elinden kan akmaya başlayınca zile basmış. Hemen koşup kanları oksijenli suyla yıkamışlar. Tentürdiyot sürmüşler. O gün elini sarılı görünce hepimiz meraklanmıştık. Demek ki, meselenin aslı buymuş.
Bunun üzerine köpeği Köşk’ten uzaklaştırdılar, çiftliğe götürdüler. Yakınlarından birkaç kişi, “sahibini ısıran köpekten hayır gelmez” diye öldürülmesi için Atatürk’e ısrar ettiler. İzin verdi mi, vermedi mi bilmiyorum ama, Foks o günlerde öldürüldü. Baytarlar Atatürk’e yaranmak için özenle köpeğin derisini yüzmüşler. İçini samanla doldurup göz yerlerine cam göz takmışlar. Bir  camekân içine oturtmuşlar. Tabii bunlardan Atatürk’ün haberi yok”.
Çok sevdiği köpeği Foks öldükten sonra, çiftlikteki baytarlar Atatürk’ün köpeğidir diye, ustalıkla derisini soymuşlar içini mükemmelce doldurarak, bir camekâna koymuşlardı.
Fakat Atatürk’ün bundan haberi yoktu. Bir gün gezinti esnasında çiftliğe uğradığı zaman camekânda köpeği Foks’u görünce, duraklamış, mahzun bir eda ile:
- Sevdiğim bir mahlûku böyle görmek istemem, gömdürünüz! demişti.
Halbuki Foks, ölümünden bir süre önce Atatürk’ün elini, hem de derince bir şekilde ısırmıştı.
Buna rağmen “sevdiğim bir mahlûk” deyişine bir türlü anlam veremeyenlere verdiği cevap ise, şu olmuştu:
- Her ısırana kızılmaz, hele Foks, can acıtmak, fenalık yapmak için ısıran köpeklerden değildi...1

Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Ege Vapuru'yla Trabzon’a  giderken Afet İnan'la birlikte halka atmaca oynuyor. Fox oyunlarına eşlik etmektedir. (27 Kasım 1930)

Cemal Granda, hatıralarında Foks’un doldurulmuş bedeninin bahçeye gömüldüğünü belirtmesine karşın, camekândan kaldırıldıktan sonra gömülmemiş, uzun yıllar Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında muhafaza edildikten sonra Anıtkabir’de Genelkurmay Başkanlığı  tarafından  düzenlenen ve 26 Ağustos 2002 tarihinde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından açılan Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’nde sergilenmiştir.2

Fox

1 Muzaffer ERENDİL, İlginç Olaylar ve Anekdotlarla Atatürk, Genelkurmay Başkanlığı Yayınları, Ankara 1988, s.137.

2 Eren Akçiçek, “Atatürk’ün Köpeği Foks”, Az Bilinen Yönleriyle Atatürk, Editör:Necmi Ülker, Meta Basım Matbaacılık Hizmetleri, İzmir, 2007, s.165,166.
 

Bu fotoğrafı paylaş
Çankaya Köşkü'nün bahçesi’nde köpek yavrularıyla birlikte. (1923)